2024 yılının son günleri yaşadığımız bu günlerde üreticilerin beklentilerinin karşılık bulmadığı umutlarını yeni yıla taşıdığı 2025 yılı için Ulusal Fındık Konseyi Yönetim Kurulu Başkanı Cem ŞENOCAK, fındık sektörüne dair tespit ve önerilerini şöyle sıraladı.
1- Döviz kurlarının ülke ekonomisine etkileri ekonomik realite ve kurallara uygun olarak, gerçekçi yöntemlerle ele alınmalıdır. Yüksek kurun zararlarını faiz silahıyla önlemek ve enflasyonun artışı gibi… Döviz mevduatlarının kur değişikliğinden dolayı zararları konusunda yatırımcı bilgilendirilmedir. Bu konuda gerekirse Diyanet İşleri Başkanlığından da açıklamalar kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Yatırıma dönmeyen döviz mevduatlarının ülkeye zarar verdiği konusunda farkındalık yaratılmalıdır.
2- Fındığın ülke ekonomisine, ihracata, istihdama ve bölgeye katkısının yanında, terör unsurlarının bölgeye girmemesi adına göçün önlenmesi gibi hususlar önem arz etmektedir. Ordu ve Giresun, dünya fındık üretimin yaklaşık %35’-40’ını sağlamaktadır. Buna rağmen en az gelir elde eden üretici de bu iki ilde yoğunlaşmaktadır. Bu husustaki dengesizliği ve ters ilişkiyi ortadan kaldıracak kalıcı ve etkin önlemler alınıp programlar uygulanmalıdır.
“Alan Bazlı Gelir Desteği” gibi destekler elden geçirilmelidir. “İyi Tarım” uygulayan, kalite ve verimliliğe yatırım yapan üreticilerin ayrıca desteklenmesi, taltifi önemlidir.
3- Özellikle Ordu ve Giresun’da sanayinin gelişmesinin önündeki en önemli altyapı sorunu arazidir. Bu noktada OSB kamulaştırmalarının önü açılmalıdır.
4- Kıdem Tazminatı işverenin korkulu rüyası hâline gelmiştir. Bu hususta milat ve tarih netleştirilip işveren ve devlet tarafından bir fon oluşturulmalıdır. Bu aşamalar tamamlandıktan sonra sağlanacak istihdam için düzenlemeler bu esaslarla yapılmalıdır. En azından bundan sonraki dönemde kademeli olarak işverenin korkusu azaltacaktır.
5- Kalkınma Ajansları, TKDK gibi birçok kurumun destek ve teşvikleri yeni kurulan/ kurulacak firma esaslı çalışmaktadır. Devlet, düşük cirolu, küçük çaplı işletmeleri canlandırıp, güçlendirerek kurumsallaştırmayı amaçlamaktadır. Genel durum bu minvalde olunca yeni şirket kurulmasının teşviki, yeni yatırım ve istihdam anlamına gelmemektedir. Yeni şirket kurulmasının teşviki, rekabet, liyakat, finans alanlarında sorunlar yaratmaktadır. Bu yeni şirketler ticari hayatın kural ve alışkanlıkları ile tecrübelerinden yoksundur. Ticari geçmişimize bakınca batık ve işlevsiz şirketlerle dolu olduğu görülmektedir. Ekonomik realitelerden uzak ve ihtiyaç analizi yapılmadan kurulan bu şirketler kısa zamanda bulundukları sektörlere ciddi zararlar vermektedirler.
Teşviklerden ve desteklerden yararlanarak kurulan bu yeni şirketlere karşı sektörlerdeki köklü, deneyimli ve risk alarak faaliyet gösteren şirketler rekabet etmek durumunda kalmaktadır ki çoğu zaman bir “haksız rekabet” ortaya çıkmaktadır.
Bu yaklaşımdan yeni şirket kurulmasının engellenmesi ve mali yönden zayıf olan şirketlerin desteklenmemesi gibi bir sonuç da çıkartılmamalıdır. Ekonomik realitelere uygun analizler yapılarak bu aksiyonlar alınmalıdır. Şirketlerde bir takım olmazsa olmaz donanımlar aranmalıdır. Türk Ticaret Kanununda hükmedilmiş olan “Devamlılık” ilkesine dair basiret aranmalıdır.
Devamlılık arz eden, kendini yenileyen, teknolojiye yakın ve imkânları dâhilinde teknolojik altyapı yatırımlarına önem veren, kapasitesini artıran ve mali yönden sıkıntılı KOBİ kapsamına girmeyen ve yeni kurulmamış, eski, büyük şirketlerin de bu teşvik ve desteklerden yararlanması sağlanmalıdır.
Teşvik ve desteklerin belli kriterlerle kısıtlı kalması, büyük tabloya baktığımızda, istihdama ve ihracata dair olumsuz etkiler ortaya çıkardığı görülmektedir.
Teşvik ve desteklerin, eski yeni demeden, KOBİ ya da makro, mikro ayrımı gözetilmeksizin hakkaniyetle uygulanması “Rekabet hakkı” na da uygun düşecektir. Sonuç olarak da kazanan ülkemiz, iş dünyamız olacaktır.
UFK BAŞKANI CEM ŞENOCAK ÜRETİCİNİN SESİ OLDU yazısı ilk önce Haberin Yildizi üzerinde ortaya çıktı.