Trabzon İYİ Parti Milletvekili Yavuz Aydın Meclis kürsüsünden yaptığı konuşmada”Bölgemizde
üretimin gelişmesi, su ürünlerinin işlenmesi ve katma değerli üretimin teşviki amacıyla su ürünleri ihtisas organize sanayi bölgesi kurulması elzem bir durumdur” dedi
İYİ Parti Milletvekili Aydının konuşması şöyle ;
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İYİ Parti Grubu olarak su ürünleri ve balıkçılık
sektöründeki sorunların tespit edilmesi ve çözüm bulunması amacıyla vermiş olduğumuz araştırma önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, su ürünleri üretimi ve balıkçılık ülkemizde giderek büyüyen bir sektördür. Bu sektör hem istihdam
yaratmakta hem de cari açığımızı azaltmaktadır. Sektörde 60 bin kişiye doğrudan, 250 bin kişiye ise dolaylı olarak istihdam yaratılmaktadır. Yaklaşık 17-18 milyar dolar seviyelerinde olan yıllık tarımsal ihracatımızın 1,7 milyar doları bu sektör tarafından sağlanmaktadır.
Üç tarafı denizlerle çevrili olan ülkemizin su kaynakları potansiyelini dikkate aldığımız zaman bu rakamın yetersiz
olduğu açıktır. Türkiye, 785 bin tonluk üretimle dünyada 32’nci sıradadır fakat dünyadaki toplam üretim yaklaşık 180 milyon ton iken ülkemizin dünya üretimindeki payı ise neredeyse yüzde 0,5 civarındadır. 26 milyon hektarlık su kaynağına sahip Türkiye açısından bu rakam çok yetersizdir. Öte yandan su ürünleri tüketiminde dünya ortalaması kişi başına 16 kilogram ve Avrupa’da 22 kilogram iken Türkiye’de ise bu rakam maalesef 6 kilogramdır. Üretim az olunca doğal olarak tüketim de az olmaktadır dolayısıyla sürdürülebilir bir üretim artışını teşvik edecek politikalara ihtiyacımız vardır.
Sayın milletvekilleri, su ürünleri ve balıkçılık sektöründe avcılık ve yetiştiricilik olmak üzere 2 farklı üretim söz konusudur.
Toplam üretimin yüzde 53’ü yetiştiricilikten, yüzde 47’si ise avcılıktan sağlanmaktadır. Avlanan bu balıkların yüz çeşidinin ise ticareti yapılmaktadır. Bununla birlikte, sektörün geleceği açısından ülkemizin su kaynaklarının biyoçeşitliliğini korumamız
gerekmektedir. Hepimizin bildiği gibi deniz ve yüzey sularımız hızla ve çok ciddi bir şekilde kirlenmektedir. Evsel ve endüstriyel atıkların deniz ve yüzey sularına kontrolsüz deşarjı hızla devam etmektedir. Bu durum tabiatın ekolojik dengesini bozarak biyoçeşitliliğe darbe vurmakta ve sektörün geleceğini tehdit etmektedir. 2021 yılında Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj faciası bu konuda bize ciddi bir ders olmalıdır. TÜBİTAK’ın bir araştırmasına göre ülkemizdeki su kaynaklarının yaklaşık yarısı alg ve plankton çoğalması tehdidiyle karşı karşıyadır. Müsilaj benzeri felaketlerle yeniden karşılaşmamak için ülkemizde mevcut su kalitesinin korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilir bir yönetime kavuşturulması gerekmektedir. Bunun için de çok kapsamlı ve etkin bir su kanununa ihtiyacımız vardır. Hızla alınması gereken tedbirlerden bir diğeri ise ileri derecede arıtım yapan biyolojik ve kimyasal arıtma tesislerinin sayısının ve kapasitesinin artırılmasıdır. Ülkemizin bugünkü evsel ve endüstriyel atık rakamlarıyla
gelecek projeksiyonlarını göz önüne alarak Türkiye’nin arıtma tesisi ihtiyacını sıfırlamamız gerekmektedir. Aksi hâlde, su
kaynaklarımızı korumak mümkün olmayacaktır. Unutulmamalıdır ki ulusal su kaynaklarının yönetimi geleceğimiz açısından çok stratejik bir meseledir.
Kıymetli milletvekilleri, ülkemizin ve işletmelerimizin daha iyi yerlere gelebilmesi için sektörün desteklenmesi ve bazı
sorunlarının giderilmesi gerekmektedir. Bu desteklemelerin başında ise üreticilerimize yönelik yem destekleri gelmektedir.
Önceden verilen yem desteğiyle 1 kilogram yem alabilen işletmeler, bugünkü desteklerle ancak 30 gram yem alabilmektedir.
Mevcut yem desteklerinin yeterli olmadığı ve acilen artırılması gerektiği açıktır. Ayrıca, ÖTV’siz yakıt desteğinin kapsamının da genişletilmesi lazımdır. Diğer taraftan, 5200 sayılı Kanun’un öngördüğü “onaltı tarım üreticisi” zorunluluğundan dolayı su ürünleri birliklerinin sayısı sadece 21’le sınırlı kalmış durumdadır. Dolayısıyla ya bu kanunda ifade edilen “onaltı” sayısının düşürülmesi ya da bitkisel üreticiyle su ürünleri üreticisi arasında net bir ayrım yapılması gerekmektedir.
Sektördeki bir diğer mesele de su ürünleri mühendislerinin yetki ve istihdam sorunudur; bundan dolayı mühendis sayısı
her geçen gün azalmakta ve bölümler birer birer kapanmaktadır. Su ürünleri mühendislerinin bu sıkıntılarının ivedilikle çözülmesi gerekmektedir.
Muhterem milletvekilleri, 2022 yılı verilerine göre ülkemizin su ürünleri ihracatının yarısını tek başına Muğla ilimiz
karşılamaktadır. Muğlalı üreticilerimiz tarafından yılda 126 bin ton deniz ürünü ihraç edilmekte ve yaklaşık 800 milyon dolarlık döviz geliri sağlanmaktadır. Trabzon ilimizde ise somon balığı ihracatı 2021 yılında 47 milyon 986 bin dolar iken 2022 yılı verilerine göre
3 katlık artışla 118 milyon 854 bin dolar olmuştur. Karadeniz Bölgesi’nin tamamına bakıldığında 2022 yılının Ocak-Kasım ayları arasında yapılan su ürünleri ihracatından elde edilen gelir geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 44 artarak 233 milyon dolar olmuştur. Seçim bölgem Trabzon’un ve Doğu Karadeniz Bölgesi’nin parlayan ihraç ürünleri arasında yerini alan Karadeniz somonunun artan taleple orantılı ihracatının her geçen ay yüzde 100’ün üzerinde artış kaydettiği görülmektedir. Bölgemizde
üretimin gelişmesi, su ürünlerinin işlenmesi ve katma değerli üretimin teşviki amacıyla su ürünleri ihtisas organize sanayi bölgesi kurulması elzem bir durumdur