Fas’ın Batı Sahra anlaşmazlığını çözmeye yönelik Özerklik Planı, 100’den fazla BM üye devletinin desteğini topladı.
Fas’ın BM Daimi Temsilcisi Omar Hilale Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Batı Sahra’nın Faslılığının tartışılmaz olduğunu ve 1975 Madrid Anlaşması kapsamında teyit edildiğini söyledi.
moroccoworldnews’in haberine göre Faslı diplomat, Birleşmiş Milletler Dekolonizasyon Özel Komitesi’ne (C24) hitap ederken şu yorumları yaptı: “Fas’ın Sahra eyaletlerinin sömürgeleştirilmesinin 1975’te Madrid Anlaşması kapsamında kesin ve geri dönülmez bir şekilde çözüldüğünü bir kez daha teyit etmek istiyorum. ”
Hilale, Batı Sahra anlaşmazlığının tarihsel bağlamına dikkat çekerek, Madrid Anlaşması’ndan önce bile Uluslararası Adalet Divanı’nın (UAD) Fas’ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini desteklediğine işaret etti.
UAD’nin istişari görüşü, İspanya’nın 1884’teki işgali sırasında Sahra’nın terra nullius (kimseye ait olmayan toprak) olmadığını ve Fas Sultanları ile Batı Sahra kabileleri arasında yasal bağlılık ve egemenlik bağlarının her zaman var olduğunu belirtti.
Büyükelçi Hilale ayrıca, Sahra konusundaki anlaşmazlığın Güvenlik Konseyi tarafından Birleşmiş Milletler Şartı’nın VI. Bölümü kapsamında Fas ile Cezayir arasındaki bölgesel bir anlaşmazlık olarak ele alındığını kaydetti.
Ekim 2022’de kabul edilen 2654 sayılı Karar da dahil olmak üzere yıllık kararlarında yansıtıldığı gibi, yalnızca Güvenlik Konseyi’nin bölgesel anlaşmazlığa tavsiyelerde bulunma ve çözüm önerme meşruiyetine sahip olduğunu vurguladı.
2654 sayılı Karar, Batı Sahra sorununu çözmek için geri döndürülemez dört boyutu yeniden teyit etti ve onlarca yıllık anlaşmazlığa gerçek bir çözümün “siyasi, gerçekçi, pragmatik, kalıcı ve uzlaşmaya dayalı” olması gerektiğini vurguladı.
Hilale, bazılarının hâlâ savunduğu sözde “uzlaşma planı” ve “referandum”un, 20 yılı aşkın süredir Güvenlik Konseyi ve BM Genel Sekreteri tarafından kesin olarak reddedildiğini açıkladı.