Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), ekim ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Eylülde yüzde 83,45 olan yıllık tüketici enflasyonu (TÜFE), ekimde yüzde 85,51 yükseldi. Bu enflasyon oranı, 24 yılın yeni zirvesi oldu.
CHP Parti Meclisi Üyesi ve Ekonomist Müslim Sarı açıklanan rakamları ve bu rakamların vatandaşa yansımalarını değerlendirdi.
CHP’li Sarı’dan ‘Enflasyon aralıkta hızla düşecek’ diyen Bakan Nebati ‘ye yanıt: Siz mücadele ettiğiniz için değil baz etkisiyle düşecek
Hem Cumhurbaşkanı Erdoğan hem de Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati aralık ayında enflasyonun aralıktan itibaren hızla düşeceğini dile getirdi. CHP Parti Meclisi Üyesi ve Ekonomist Müslim Sarı, bu açıklamanın yaklaşan seçimlere yönelik siyasi bir tutum olduğunu ifade etti. Enflasyonun mücadele ile değil baz etkisiyle düşeceğine işaret eden Sarı, “Ne diyor Nebati ‘Aralıkta enflasyon düşecek.’ Niye düşecek? Biz müdahale ettiğimiz için mi? Faiz silahını çektiğimiz için mi? Hayır baz etkisiyle düşecek. Şimdiden hem cumhurbaşkanı hem de Nebati onun siyasetini yapıyor şimdiden” dedi.
“Her hanenin enflasyonu harcama kalemine göre farklılık gösterir”
Enflasyon rakamlarının değişkenliğine değinen Sarı, her hanenin enflasyon oranının yaptığı harcama kalemlerine göre farklılık gösterdiğine vurgu yaptı.
Sarı, “Siz ölçüm yapılan sepetten farklılaştıkça sizin enflasyonuz da değişir. Örneğin geliriniz azsa harcamalarınız içinde gıda kalemi daha fazla bir alan teşkil edeceği için gıda ürünlerinde fiyat artışı diğer ürünlerden fazla ise sizin enflasyonunuz daha yüksek olacaktır” dedi.
Enflasyon algısında iki eşik olduğuna işaret eden Sarı, “Mesela yüzde 20 ile 25 arasında 5 puan fark var yüzde 25 ile 30 arasında da 5 puan fark var ama bu 5 puanın algısı birbirinden farklıdır. Öyle bir noktaya gelirsiniz ki sürü psikolojisine dönüşür enflasyon. O birinci eşiktir. O eşiği çoktan aştık Türkiye’de. Bir de ikinci eşik var; belirli bir noktaya geldikten sonra fiyatları ölçemiyorsunuz. O yüzden kafalar karışıyor. Çünkü fiyat algısı kayboluyor. Türkiye bu eşiği de aştı.” diye konuştu.
“Üretici fiyat endeksi artmaya devam ettikçe enflasyon artar”
ENAG’ın rakamlarının gerçek enflasyona daha yakın olduğunu ancak gerçek enflasyonun bunun da üzerinde olduğunu ifade eden Sarı, Üretici fiyat endeksi ile tüketici fiyat endeksi arasındaki farka dikkat çekerek şunları söyledi:
“Bu iki fiyat arasından neredeyse iki kat fark var. Tarihin hiç bir döneminde bu iki endeks arasındaki fark bu kadar fazla değil. Burada net bir hata var ve üretici fiyat endeksi artmaya da devam ediyor. Bu ileriki dönem de tüketici fiyatlarına da yansıyacak. Yani enflasyon artmaya devam edecek.
“Fiyatların düşmesi için bir sebep yok çünkü mücadele edilmiyor”
Hani Tayyip Erdoğan ve Nebati diyor ya ‘2023’ün sununda enflasyon yüzde 20’lere 25’lere düşecek’ diye işte o öyle olmayacak. Yeni bir kur şoku olmasa bile üretici fiyatları tüketici fiyatlarına yansıyacak. Velev ki bir kur şoku oldu o zaman farklı şeyler konuşacağız.
Fiyatların düşmesi için bir sebep yok çünkü yükselen fiyatlarla mücadele edilmiyor. Dünyanın hiçbir yerinde merkez bankası Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın aldığı pozisyonu almış değil.
Ne diyor Nebati ‘Aralıkta enflasyon düşecek.’ Niye düşecek? Biz müdahale ettiğimiz için mi? Faiz silahını çektiğimiz için mi? Hayır baz etkisiyle düşecek. Şimdiden hem cumhurbaşkanı hem de Nebati onun siyasetini yapıyor şimdiden.
Baz etkisi nedir? Yıllık enflasyon hesaplanırken bu ayın enflasyonu açıklanınca geçen yılın bu ayı son 12 ay hesaplandığı için istatistikten çıkarılır. Yani geçen yıl aralık ayında kur şokunun da etkisiyle yüzde 15 olan enflasyon hesaptan çıkarılacak bu yıl aralık ayında yüzde 3- 3,5 olan enflasyon eklenecek. Bu nedenle enflasyon otomatik olarak yüzde 10 oranında düşecek. Ve işin bir başka boyutu çalışanların ücret artışı bu baz etkisiyle düşen enflasyona göre yapılacak. Baz etkisi çalışanlar için böyle ters çalışacak bir bakıma.”
Ekim ayı dış ticaret rakamlarının açıklanmasının ardından, ihracattaki hızlı yükseliş yerine durgunluk aldığı gözlendi. Bununla birlikte ithalattaki yükselişin de hız kesmediği son rakamlarla belirlendi.
Ekim ayında, ihracat yüzde 2,8 artarak 21,3 milyar dolara ulaşırken, yüzde 31,9’luk artışla ithalat da 29,3 milyar dolara yükseldi.
Dış ticaret rakamlarına ve yeni ekonomi modeline ilişkin değerlendirmeler yapan Sarı şunları söyledi;
“Bu model çökmüştür”
“Aslında ortada bir model yok da, hükümet model değil için biz de öyle diyelim. Bu modelin bize anlattığı neydi. ‘Biz döviz kurunu serbest düşüne bırakacağız, ulusal para değer kaybedecek. Ulusal para değer kaybettikçe, bir ihracat rekabeti elde edeceğiz. Niye? Çünkü ihraç ettiğimiz mal ve hizmetin fiyatıdır ya döviz, ulusal para değer kaybettikçe, ihracat ucuzlaşır, ithalat pahalılaşır. İhracat ucuzlaştığı için maliyet avantajı doğar bizim için, o avantajla ihracat patlayacak, ihracat ithalatı geçecek biz fazla vereceğiz, o fazla sebebiyle de döviz düşmeye başlayacak. Bize anlatılan hikâye buydu.
Böyle mi oldu? Hayır. İhracat arttı evet, çünkü Türk Lirası çok düşük seviyelerde. Ama İthalat ihracattan daha çok arttı. Son 10 aya baktığımız zaman ihracat yüzde 15 artmış, 209 milyar dolara gelmiş ama ithalat yüzde 40 artmış, 300 milyar dolara gelmiş. Dolayısıyla dış ticaret açığı artmış.
Nebati bunun bir kısmını enerji maliyetlerine bağlıyor. Evet enerji maliyeti bu hikâyenin bir kısmını anlatır. Ama enerji hariç dış ticaret açığına baktığımız zaman da açık görüyoruz. Dolayısıyla bu model çökmüştür.
“2023’te daha az ihracat yapar hale geleceğiz”
İkinci olarak önümüzdeki dönem ihracatın daha da düşeceğine ilişkin emareler var. Nereden var. Dünya resesyona giriyor. Ne alakası var bizim ihracatımızla. Şöyle, o ülkelerin merkez bankaları enflasyonla mücadele etmek için faizi arttırdıkça o ülkelerin geliri düşüyor, o ülkelerin geliri düşünce bizim ihracatımız düşüyor. Şimdi başladı bu. 2023’te daha da belirginleşecek, daha az ihracat yapar hale geleceğiz.
AKP bunun önüne geçmek için şöyle bir şey yapıyor. Biz diyoruz ya ‘neden bu döviz kuru ile mücadele etmiyorlar?’ Edemezler. Çünkü ihracatın tıkandığı yerde yeniden dövizi ivmelendirmeleri gerekecek. Döviz bir iki aydır stabil görünüyor. Ama burada kalamaz. Burada kaldığı anda bu sefer ihracat zorlanmaya başlayacak. İhracatı ivmelendirmek için dövizi yukarı çekecekler. Dövizi yukarı çekince de bu sefer fiyatları tutamayacaklar.
Siz sadece rekabet gücünüzü döviz üzerinden ölçerseniz geldiğiniz nokta budur.
“Türkiye artık otoriter ülkeler liginde”
“Türkiye negatif ayrışıyor diyerek, AKP iktidarının yirmi yıllık bilançosunu değerlendiren Müslim Sarı şu sözleri kaydetti,
“Türkiye artık otoriter ülkeler liginde. Demokrasi ile yönetilen bir ülke yerine, çünkü orada bazı kriterler var, mesela hukukun üstünlüğü, basın özgürlüğü gibi, otorite ile yönetilen bir ülke olarak kabul ediliyor.
Bu önümüzdeki dönem ekonomik gelişmeleri de etkileyecek. Ekonomik gelişmeler ülkenin siyasetini etkiler, siyasi gelişmeler ekonomilerini etkiler. Kimse böyle bir ülkeye yatırım yapmaz, böyle bir ülkede yatırım yapmaz. Bu model seçimden sonra da devam etmez.
“Kılıçdaroğlu’nun yurtdışı ziyaretlerinin amacı ne?”
ABD’den sonra İngiltere’ye giderek bir dizi ziyaret gerçekleştiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ziyaretlerini ve kasım ayı sonunda açıklayacağını dile getirdiği vizyon hazırlığını değerlendiren Müslim Sarı, şunları dile getirdi:
“Sayın Genel Başkanın bu iki seyahati çok eleştirildi çünkü alışık olunmayan seyahatlerdi. Normalde siyasiler yurt dışına gittiklerinde siyasi görüşmeler yaparlardı. Ama sayın genel başkan farklı bir yol izliyor.
Siyaseti de etkileyen alt yapıları; büyük teknolojik gelişmeleri, bunun ekonomik vizyonlarını üreten kişilerle görüşüyor doğrudan doğruya. Dolayısıyla burada Türkiye’yi anlatıyor, şu anki pozisyonunu ve önümüzde ki dönemde yapılması gerekenleri anlatıyor ve bilgi de alıyor.
Dolayısıyla bütün bunlar içselleştirilmiş bir vizyon belgesini de oluşturacak. Bu aslında teknoloji yoğun yeni bir iktisat politikasına, yeni bir ekonomik modele geçişi sağlayacak bir vizyon çalışması bu. Kasımın sonunda da bunu açıklayacağız.”