Kerpiç evde gaz lambası ışığında soğuktan elleri titreyerek ders çalışırken hayallerinin bile zamanını çaldığı fark etti.
Hayallerini, davar güderken, çamaşır yıkarken, tarlada ot biçerken planlama kararı aldı. Böylece ders çalışmaya vakti olacaktı.
Soğuğa direnerek hayalinle buluşmak için koşarcasına saatlerce yürüyor, okuluna gidiyordu.
Cumhuriyet kurulmuş, halen erkek egemenliği devam ediyordu.
Çarpık, yozlaşmış, bağnazlaşan düzene karşı kadın olarak ayakta durmak istiyordu.
Hayali, hakkı olanı alarak vuslata ermekti.
Safiye Ali (Doktor)
Süreyya Ağaoğlu (Avukat)
Sabiha Bengütaş (Heykeltıraş)
Leman Bozkurt Altınçekiç (Jet Pilot)
Feriha Sanerk, (Emniyet Müdürü)
Aysel Çelikel (Anayasa Mahkemesi Başkanı)
Tülay Tuğcu (Adalet Bakanı) Cumhuriyet tarihinin hayallerini gerçekleştiren ilk kadınlardan bazıları…
Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’te kadın olarak varlıklarını hissettiriyor, erkekler tarafından da saygı duyuluyor, destekleniyorlardı.
Onlar, kağnı çekerek, mermi taşıyarak, çorap örerek, kırmızı –beyaz kumaşlardan bayrak dikerek vuslatlarına kavuşan kurtuluşun ilk adımları atan Türk kadınlarının kızları idiler.
“Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır.” Sözünü, “Kadın da başarır” dedirtenlerdi.
Kadın,
Çıktığı yoldan dönmeyen,
Susmayan,
Onurlu ve kararlıdır.
Üreten, değer katan,
Araştıran, sorgulayan,
Hakkını arayan, adalet dağıtan,
Anneliğinin yanı sıra eşine destek veren,
Hemcinslerine yol gösterendir.
Erkek egemenliğinin olduğu yerde onlara yolu yine kadınlar açmalı idi.
Dilek İmamoğlu tam da bunu yaptı.
Kızları için proje başlattı.
“Hayallerini Büyüt”
Üç evlat annesi Dilek hanımın eğitim ve çocuklar için attığı ilk adım değildi. Ancak bu farklı olacaktı.
İşe logoyla başladılar.
Bulut, kız çocuklarının hayallerini,
Kutup yıldızı, hayallerde yön bulucuyu,
Mor ile mavi arasındaki geçiş renk, cinsiyet eşitliğini vurguluyordu.
Sıra tohum ekimine geldiğinde,
Kırk yazardan, kırk ilham veren Türk kadınının hikâyesini yazdırdılar.
Meyvenin adını, “İlham veren adımlar” koydular.
Hasat zamanı meyvelerin satışından elde edilen gelirle kız çocuklarının hayallerini geliştirmelerine destek olacaklardı.
Başardılar da…
Üç yüz kursiyer kızdan otuzu üniversitelerinden diplomalarını aldılar.
Onlar, erkek kahvehane de otururken, kadın, çapa savuran, tohum atan, pamuk, fındık, üzüm, zeytin toplayandan daha fazlası idiler.
Nene Hatun, Satı Kadın, Halide Edip Adıvar, Adalet Ağaoğlu, Afife Jale, Altın Mimir, Bilge Olgaç, Duygu Asena, Nermin Abadan Unat, Nezihe Muhittin, Nihal Yeğinobalı, Piyale Madra, Remziye Hisar, Sabiha Rıfat Gürayman, Sabiha Tansuğ, Türkan Saylan, Yıldız Kenter ve yüzlercesinin torunları…
Güreşte ikinci kez Dünya Şampiyonu olarak Türk Kadının gücünü dünyaya gösteren Yasemin Adar’ın hemcinsleri,
Vee hayallerini büyüten Türk kızları oldular.
Kızlar, hayallerini büyütürken kültür ve sanat alanlarında part time çalışarak ekonomik olarak güçlendiler. İş hayatını tanımaya başladılar.
Onlar; duygusal, yardımsever, otoriter, kuralcı,
Hoşgörülü, bir o kadar da esprili,
Kibirsiz, egosuz ancak azimle her işin üstesinden gelen,
Hayallerini gerçekleştiren birer kutup yıldızı oldular.
Şimdi, hikâyelerden aldıkları ilham ve cesaretle hayallerini büyütüyorlar.
Atatürk’ün dediği gibi,
“Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan biçim ve kılıkta başarıdan çok; ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır! Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacağı aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.”
Bizde daha güzel Türkiye ve dünya için çoğalmalarına destek olalım.
Çünkü, “Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir.”
İlk öğretmen Mustafa Kemal Atatürk.
Ve unutmayalım Adalet Ağaoğlu’nun dediği gibi, “Kadını özgür olmayan ülkenin erkeği de özgür değildir.”