Allah aşkına çiftçiden ne istiyorsunuz siz? Gübreye zam, yüzde 100’ün üzerinde, yüzde 200. Elektriğe zam, ilaca zam, fideye zam, tohuma zam, her şeye zam. Ne üretecek bu insan, nasıl üretecek bu insan? İnadına üretiyorsunuz, İnadına çalışıyorsunuz, Kemal Kılıçdaroğlu Konyada çiftçilik yapan kadınlara böyle seslenerek teşekkür etti.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Konya’da çiftçi kadınlarla bir araya geldi.
Konyalı çiftçilere de ‘güneş tarlası’ vaadinde bulunan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Allah’ın güneşi. Güneş tarlalarını kurarsınız, elektrik elde edersiniz. Her şey bedava. Bedava elektrik kullanacaksınız. Elektriğe ihtiyacı olan fabrikalar var. Oraya satacak, gelir elde edeceksiniz. Bu geliri kime veriyorlar Konya’da? ‘Beşli Çete’den birisine veriyorlar. Size sözüm söz; ‘Beşli Çete’den alacağım, çiftçiye vereceğim onu” diye konuştu.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Konya’nın Karapınar ilçesinde çiftçi kadınlarla bir araya geldiği toplantıda şöyle konuştu:
Teşekkür ederim. Karapınar’da olmaktan son derece mutluyum. Özellikle de neredeyse günün 24 saati çalışan kadın kardeşlerimle beraber olmaktan son derece mutluyum. Türkiye’yi değiştirecek olanlar sizlersiniz sevgili anneler, sevgili hanımlar; Türkiye’yi sizler değiştireceksiniz. Türkiye’ye huzuru, bereketi sizler getireceksiniz.
Eğer bir evladınız -komşunuzun olabilir, yakınınızın olabilir, hiç tanımadığınız bir anne olabilir- evladını karnı tok uyutmuyorsa hiçbir anne huzur içinde değildir. Her evde bereketin olması lazım, her evde tencerenin kaynaması lazım. Her evde annenin, babanın yetiştirdiği, üniversiteye gönderdiği veya şöyle ya da böyle eğittiği evladı eğer işsizse, anne huzur içinde değildir. Dolayısıyla her bir annenin huzuru için huzurunuzdayım. Bunun mücadelesini vereceğim, bunun kavgasını vereceğim, hiç endişe etmeyin. Kavgaysa kavga edeceğiz, mücadeleyse mücadelemizi yapacağız. Bütün mücadelem bu topraklarda hiçbir çocuk yatağa aç girmesin diye. Bütün mücadelem, emeğiyle çalışan, alın teri döken herkesin gelir sahibi olması için, hiç kimsenin emeği zayi olmasın.
Başkan konuşurken – eski başkan diyelim, inşallah tekrar başkan olur – burasının yani Karapınar’ın tarım konusunda ne kadar önemli olduğunu ifade etti. Bereketli topraklar var mı, var. Çalışkan insanları var mı, var. Güneşi var mı, var. Suyu var mı, kısmen de olsa var. Her şey var. O zaman şu soruyu her kadının kendisine sorması lazım; biz niye buğdayı dışardan alıyoruz, biz niye arpayı dışardan alıyoruz, biz niye mercimeği dışardan alıyoruz, biz niye canlı hayvanı dışardan alıyoruz, biz niye eti dışardan alıyoruz? Bizim topraklarımız yetersiz mi? Var. Çalışkan insanlarımız var, güneşimiz var, suyumuz var. Konya’dan küçük bir devlet olan Hollanda, Konya’dan küçük, yıllık tarım ürünü ihracatı 180 milyar doların üzerinde. Biz niye yapmıyoruz? Bize niye yaptırmıyorlar? Her şeyimiz varken. İktidardaki siyaset anlayışı bizim çiftçimizin, bizim üreticimizin kazanmasını istemiyor. Dışarda pek çok devlet diyor ki, kendi aralarında yarışıyorlar. 85 milyonluk Türkiye’yi biz doyuracağız diyorlar. Hollanda ben doyuracağım diyor. Fransa ben doyuracağım diyor. Almanya ben doyuracağım diyor. Brezilya ben doyuracağım diyor. Ama biz kendi kendimize yeterli olmalıyız. Topraklarımız var, bereketli ovalarımız var, çalışkan insanlarımız var. Niye biz kendi kendimizi doyuramıyoruz? Doyurmanın dışında ayrıca neden dışarıya ihraç etmiyoruz? En azından bir Hollanda kadar. Bunun önündeki tek engel siyaset kurumudur. Beyler size de sesleneyim, önündeki tek engel siyaset kurumudur.
Bu siyasetle Türkiye büyüyemez. Bu siyasetle Türkiye gelişemez. Zam üzerine zam, Allah aşkına çiftçiden ne istiyorsunuz siz? Gübreye zam, yüzde 100’ün üzerinde, yüzde 200. Elektriğe zam, ilaca zam, fideye zam, tohuma zam, her şeye zam. Ne üretecek bu insan, nasıl üretecek bu insan? İnadına üretiyorsunuz, teşekkür ederim. İnadına çalışıyorsunuz, teşekkür ederim. Ama göreceksiniz, milletin iktidarında kim alın teri döküyorsa hakkını teslim edeceğiz, hukukunu teslim edeceğiz, adaletini teslim edeceğiz. Hiç kimse endişe duymasın. Elektriğe büyük paralar verdiğinizi biliyorum. Şanlıurfa’ya gittim dedim ki, “Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı bize verin, Şanlıurfa’daki bütün çiftçilere elektriği bedava vereceğiz.”Ama Evet 6 ile, en başta 6 ile; aynı şeyi Konya’da da söylüyorum, aynı şeyi burada da söylüyorum, Karapınar’da da söylüyorum. Ama onların yaptığı gibi değil, beşli çetelere Allah’ın güneşini teslim etmek değil. Beşli çeteler yerine bu ülkenin tarım kooperatifleri var, çiftçileri var, ziraat odası var, ticaret odası var. Bütün bunların ortak olduğu bir kooperatifle kurulacak. Çiftçi kendi elektriğini kendisi üretecek. Ürettiği elektriğin bir kısmını bedava kullanacak, artan kısmını enterkonnekte sistemi içinde satacak, çiftçi ayrıca ektiği üründen pay alacak, ayrıca elektrikten de kar elde edecek. İnanıyorsunuz değil mi? Kooperatif olacak, güneş enerjili kooperatif olacak. Her biriniz o kooperatifin üyesi olacaksınız. Ticaret odası olacak, sanayi odası olacak, ziraat odası olacak, borsalar olacak, onun üyesi olacaklar, kooperatifin üyesi olacaklar. Üye olanlar elektrik elde edildikten sonra kendi ihtiyacı olan elektriği bedava kullanacak, zaten sahibi kendisi. Artan elektrik olacak, artanı enterkonnekte sistemi içinde satacak, oradan da ayrıca gelir elde edecek. Yani Allah’ın güneşini beşli çeteye teslim etmeyeceğiz. Hiç meraklanmayın, orayı kamulaştıracağız, çiftçilere vereceğiz, elektrik elde edeceğiz. Elektriğin tamamını bedava kullanacaksınız, ayrıca elektrikten, buğdaydan gelir elde edeceksiniz, mısırdan gelir elde edeceksiniz, ne ekiyorsanız gelir elde edeceksiniz. Ayrıca elektrik üretiminden de gelir elde edeceksiniz. Diyeceksiniz ki, elektrikten de kar elde edilir mi? Allah’ın güneşine para veriyor musunuz? Bedava değil mi? Bedava. Doğalgaz mı bu? Yok. Petrol mü? Yok. Kömür mü? Yok. Allah’ın güneşi. Güneş tarlalarını kurarsınız, elektrik elde edersiniz, her şey bedava, bedava elektrik kullanacaksınız, elektriğe ihtiyacı olanlar var, fabrikalar var, oraya da satacaksınız, oradan da gelir elde edeceksiniz. Bu geliri kime veriyorlar şimdi Konya’da, beşli çeteden birisine veriyorlar. Size sözüm söz, beşli çeteden alacağım, çiftçiye vereceğim onu.
Benim verilmeyecek hesabım yoktur. Birileri gibi değilim ben. Ben sizden birisiyim, sizden. Halktan birisiyim, halktan. Ben onlar gibi saraylarda yaşamıyorum, saraylara gideceğim diye bir çabam da yok. Mütevazı, sizler gibi yaşayan bir insanım ben. Benim evlatlarım öyle parayla pulla oynamıyorlar. Benim evlatlarım öyle sarayları arkalarına almıyorlar, kimse ne yaptıklarını bile bilmez, herkes alın teriyle çalışır.
Dönem değişiyor, zaman değişiyor. Değişimi yapacak olan kadınlar, sizlersiniz. Bakın bir, tarlalarda çalışıyorsunuz Allah aşkına. Hakkınızı teslim edelim, kocalarınızdan fazla çalışıyorsunuz. İyide niye sizin sigortanız yok? Niye emekli olamıyorsunuz? Bu kardeşiniz onları yapacak, hiç meraklanmayın. Aile Destekleri Sigortasını getireceğiz. Prim ödemeyeceksiniz, öyle bir şey yok. Ama geliri asgari ücretin altında olan veya hiç geliri olmayan bütün ailelerin asgari bir gelir güvencesi olacak. Para, kadının banka hesabına yatacak. Siz emekli gibi, memur gibi, işçi gibi gideceksiniz, bankadan paranızı çekeceksiniz. Kocalarınıza muhtaç etmeyeceğiz sizi, hiç endişe etmeyin. Bir toplumda kadın ne kadar güçlü olursa, toplum o kadar güçlüdür. Bunu sadece ben söylemiyorum, Sevgili Peygamberimiz ne söylüyor, “cennet kadınların ayakları altındadır” diyor. Cennet eğer oradaysa, o cennete hizmet etmekte benim görevimdir, hiç endişe etmeyin. Kadınların hakkını, hukukunu teslim etmemiz lazım. Kadınlar, bazen şehirde yaşayan kadınlar, evde yaşlı birisi var, ona bakmak zorunda. Engelli evladı var, ona bakmak zorunda. Çocuklarınız var, durumu iyi olmayan ailelerin çocukları var, bu çocuklar üniversiteyi kazandığı zaman onlara yeteri kadar para gönderemiyorlar. Çocuklar, bakın bizim belediye başkanlarına şunu söyledim, kazandığınız andan itibaren en fakir mahallelerden başlayarak kreş yapacaksınız. O fakir aile evladını getirecek, kreşe bırakacak. Çocuklarla beraber o çocuk orada oynayacak, eğlenecek, yatacak, sosyalleşecek, karnı doyacak, uyuyacak, annede akşam gelecek huzur içinde evladını alıp eve götürecek. Biz bunu belediyelerimizin olduğu her yerde yapmaya başladık ve devam edeceğiz bunu. Bakın bize oy versin vermesin, hiçbir ayrım yapmadık, oy versin vermesin. Çünkü bu oy verme aracı değildir. Bu insani bir şeydir ve biz bu insani olayı gerçekleştirmek zorundayız.
Şundan emin olmanızı isterim hanım kardeşlerim, sıkıntılarınız var biliyorum, mutfaklarda yangın var, bununda farkındayım, gelen zamların ne kadar büyük olduğunun da farkındayım, devletin yönetilmediğinin de farkındayım, iktidar sahiplerinin gaflet içinde olduğunun da farkındayım, Türkiye’nin yönetilmediğinin de farkındayım. Sınır namustur diyoruz, sınırların sınır olmaktan çıktığını da biliyorum. Elini kolunu sallayan herkesin Türkiye’ye geldiğini de biliyorum. 3 milyon, 6 milyon Suriyelinin veya diğer yabancıların Türkiye’de olduğunu biliyorum. Bizim evlatlarımız asgari ücretle iş bulamazken, onların asgari ücretin yarısıyla çalıştığını da biliyorum. Onlarda insan, onlarında hakkı, hukuku var, onların hakkını hukukunu da koruyarak onları kendi ülkelerine gitmeleri için her türlü teşviki yapacağız, hiç endişe etmeyin. Irkçılık yapmadan yapacağız bunu. Onlarında hakkını, hukukunu teslim edeceğiz. Orada da anneler var, orada da evlatlar var, orada da babalar var. Orada da sıkıntılar var. Biz insana insan olduğu için bakarız. Ayırmayız insanı. Irkına bakmayız, inancına bakmayız, yaşam tarzına bakmayız. İnsansa, başımızın üzerinde yeri var. Ve onun huzur içinde yaşaması için elimizden gelen bütün çabayı göstereceğiz.
Bir sözüm daha var, bu memlekette yoksulluğu bitireceğim. Bu memlekette fakirliği bitireceğim. Hiçbir anne benim mutfağımda tencere kaynamıyor demeyecek, o tencere kaynayacak. O tencere kaynamıyorsa, o anne bilecek ki, Kemal Kılıçdaroğlu’nun evindeki tencerede kaynamıyor. Bunu yapacağız. Herkesin huzur içinde yaşamasını istiyoruz, herkesin. Türkiye, düşündüğünüzden daha zengin bir ülke. Türkiye’nin çok sayıda imkanları var. Ama bu imkanlar bir avuç kişiye veriliyor. Bir avuç tefeciye veriliyor. 11 tane şeker fabrikası özelleştirildi, 10 şeker fabrikası afedersiniz. 10 şeker fabrikasını 11 milyar liraya sattılar. 1 ayda ödedikleri faiz 19 milyar lira. Yani eski parayla, 10 şeker fabrikasını 10 katrilyona sattılar ama 1 ayda bunların ödediği faiz, tefecilere 19 katrilyon lira. Yazık günah değil mi bu memlekete? Memleketin sahibi sadece ben değilim, hepimiz bu memleketin sahibiyiz. Benim sorumluluğum var ama hepinizin sorumluluğu var. Dönemi değiştireceğiz, düzeni değiştireceğiz. Rahmetli Ecevit ne güzel söylerdi, ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen derdi. Evet, memleketimizde bunu yapacağız. Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzeni gerçekleştireceğiz. Şunu da söyleyeyim, Cumhuriyet Halk Partisi’ne geçmişte çok kızan arkadaşım vardı, haklılar. Ama özeleştiri yapmaktan da çekinmiyoruz. Kusurumuz varsa, hatamız varsa, onu da rahatlıkla söylüyoruz, telafi etmeye çalışıyoruz. Şunu bütün kardeşlerimin bilmesini isterim, ayrışmaya değil, kamplaşmaya değil, kavga etmeye değil, kucaklaşmaya, helalleşmeye ihtiyacımız var. Bunu yapacağız inşallah. Beraber yapacağız, birlikte yapacağız.
Bir şey daha, anneler, evlatlarınızı yetiştiriyorsunuz, KPSS sınavına giriyorlar, iyi puanlar alıyorlar, torpili olmadığı için sözlüde eleniyorlar. Ben bununda farkındayım. Torpili kesinlikle bitireceğim, kim hak ediyorsa, hakkı aynen teslim edeceğim.
Bir kişinin hakkını yemek, kul hakkını yemek kadar ağır bir günah, ağır bir vebal yoktur. Yüce Yaradan ne diyor, her türlü günahla karşıma gel affederim ama kul hakkıyla geliyorsan ben affetmem diyor. O zaman kim kul hakkı yiyorsa karşısında beni ve sizi bulsun. Beraber mücadele edeceğiz, birlikte mücadele edeceğiz, birlikte kavgayı vereceğiz, birlikte mücadeleyi başarıya ulaştıracağız. Siz güçlü olduğunuz zaman sevgili kadınlar, sevgili anneler, güçlü olduğunuz zaman bilin ki Türkiye’de güçlüdür. Siz güçlüsünüz, inanın o zaman bende güçlüyüm. Beraber mücadele edeceğiz, haksızlığa karşı, hukuksuzluğa karşı birlikte mücadele edeceğiz.
Bir şey daha söyleyeyim, aile destekleri sigortasından yararlanan aileler, çoğu zaman belediye başkanına ulaşamazlar, milletvekiline ulaşamazlar, bakana ulaşamazlar, başbakanlara ulaşamazlar, birilerine ulaşamazlar. Haklarını, hukuklarını, sıkıntılarını anlatamazlar. Eğer devlet bir eleman alacaksa, önce fakir ailenin çocuklarını işe alacak. Bununda düzenlemesini yapacağız inşallah. Böylece göreceksiniz fakir ailelerin çocukları da bu ülkede adalet olduğuna inanacaklar. Bu devlet bizi de koruyor, şemsiyesi altında bizde varız diyecek.
Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Sağ olun, var olun diyorum. Size inanıyorum, size güveniyorum. Siz üretensiniz, siz çalışansınız, siz alın teri dökensiniz, siz Türkiye’yi besleyensiniz, o nedenle en büyük güvencem çalışan, üreten kadınlar, size güveniyorum. Sonuna kadar güveniyorum. Hepinize en içten sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Sağ olun, var olun diyorum.