CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, salgın sürecinde sağlık çalışanlarının özverili şekilde çalıştıklarını ve aileleriyle görüşemediklerini anlattı.
Doktorların, 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutlamak istediklerini ancak buna izin verilmediğini belirten Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağlık çalışanları ve doktorların sorunları gündeme geldiğinde “Varsın giderlerse gitsinler.” dediğini anımsattı. Kemal Kılıçdaroğlu, “Demokratik yollarla seni gönderecek olan biziz. Onların tamamı burada, ülkelerinde kalacak, hastalara bakacaklar. Bütün sağlık çalışanlarına söylüyorum, az kaldı, merak etmeyin, bütün haklarınızı alacaksınız.” diye konuştu.
Sağlık çalışanlarının bildirisinden haberdar olduğunu belirten ve onlara verilen sözlerin tutulmadığını savunan Kılıçdaroğlu, “Öyle bir noktaya geldi ki sizi yurt dışına gitmeye zorluyorlar. Gitmeyin. Burada kalacaksınız, beraber biz göndereceğiz.” ifadelerini kullandı.
İnfaz koruma memurlarının salgın sürecinde bulaş olmaması için cezaevlerinde yatıp kalktıklarını anlattığını aktaran Kılıçdaroğlu, bu kesimin, güvenlik görevlisi haklarına sahip olmaya yönelik taleplerinin haklı olduğunu, iktidara gelmeleri halinde bunu da ülkenin diğer sorunları gibi çözüme kavuşturacaklarını söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu, kamuya iş yapan yükleniciler hakkında çıkarılan yasanın, partisinin itirazlarına rağmen yürürlüğe girdiğini ancak maliyetlerdeki artış oranları nedeniyle birçoğunun iflasla karşı karşıya olduğunu öne sürdü.
Mazota yapılan zamların sadece çiftçileri değil balıkçıları da zor durumda bıraktığını dile getiren Kılıçdaroğlu, partisinin, balıkçıların sorunlarına ilişkin bir rapor hazırladığını, iktidara gelmeleri halinde bu kesimin sorunlarını da çözeceklerini iddia etti. Kılıçdaroğlu, “İktidarımızda sadece malı götürenler üzülecek, onun dışında herkes sevinecek.” sözlerini sarf etti.
Kılıçdaroğlu, “Türk Telekom soygunu” olarak nitelendirdiği durumdan haberdar olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hariri ailesine koskoca bir şirket açıkça peşkeş çekildi. Bizim bankalardan kredi aldı, bütün karını aldı, dükkanlarını, mağazalarını, bakır kablolar dahil hepsini sattı. Taksitlerini, borcu ödemeye gelince, ‘Alın sizin olsun.’ dedi. Bankalarımız, büyük zorluklarla karşı karşıya kaldılar. Hep işin bu cephesine baktık. Ama sözleşmede verilen bir söz vardı. Bu konuda hiçbir şey yapmadılar. Ocak 2022 itibarıyla geniş bant internet erişim hızı dünyada 59,9, Türkiye’de ise 26,3. Dolayısıyla biz internete erişimde hala zorluk yaşıyoruz, internetimiz hızlı değil ve teknolojik devrimi kaçırıyoruz işte bu tür yanlış işlerle. Ama hiç kimse merak etmesin, bunun da hesabını soracağız. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumak bizim görevimizdir.”
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Şanlıurfa ve Diyarbakır ziyaretlerini anımsatarak, bu illerdeki çiftçilere ücretsiz elektrik vaadinde bulunduğunu anımsattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Yapın oralarda elektriği bedava, elinizi tutan mı var?” ifadesini kullandığını aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Yatırım teşvik belgesini, CHP’li belediyelerin, büyükşehirler dahil, kuracağı şirkete vereceksin. Diğer şirketlere nasıl veriyorsun, bizim kuracağımız şirkete de teşvik belgesini vereceksin. Güneş panellerinin kurulacağı hazine arazilerini bize tahsis edeceksin. ‘5 bin megavat elektrik üreteceksin, hadi bakayım araziyi de veriyorum sana. Hadi bakayım üret.’ diyeceksin. Araziyi istiyorum. EPDK tarafından lisans vereceksin ve TEİAŞ da bize hiçbir engel çıkarmayacak, trafolar orada olacak, ürettiğimiz elektriği, enterkonnekte sisteme verecek. Önce 6 ilde; Şanlıurfa, Diyarbakır, Batman, Mardin, Siirt ve Şırnak’ta elektriği aşamalı olarak çiftçilere hiçbir bedel alınmadan, ücretsiz vereceğiz.”
Bu şekilde üretecekleri elektrik miktarının Akkuyu Nükleer Santrali’nin üreteceği miktara eş olacağını savunan Kılıçdaroğlu, “Konuyu Diyarbakır’da açtığımda Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı ‘Biz de ortak olmak istiyoruz.’ dedi. Çünkü hem elektriği ücretsiz vereceğiz, aynı zamanda enterkonnekte sisteme daha fazla elektrik verip ayrıca gelir elde edeceğiz. Bütün çiftçilere aşamalı olarak, daha sonra bölge bölge bunu büyüteceğiz.” ifadelerini kullandı.
İktidarın, Türkiye’deki çiftçinin üretim yapmasını istemediğini, Afrika, Nijer ve Sudan’da üretim yaparak bu ülkelerin çiftçilerinin kazanmasını istediğini öne süren Kılıçdaroğlu, “‘Onlar kazansın, bizim çiftçi de batsın.’ diyorlar. Bütün çiftçilere açık ve net söylüyorum; senin hakkını ve alın terini Afrika’ya götürüp orada peşkeş çekmelerine izin veriyorsan, koşa koşa gidip oyunu ver kardeşim AK Parti’ye.” dedi.
Üretmek isteyen çiftçiler için tek adresin CHP olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, çiftçilerin partisine oy vermesini istedi. Kılıçdaroğlu, “(Milliyetçilik) diyorlar ya, işte milliyetçilik budur. Önce benim insanım kazanacak. Bahçeli de duysun bunu. Adam Afrika’ya gidiyor, yer kiralıyor. Ona sesini çıkarmıyor. Kılıçdaroğlu Diyarbakır’a gitmiş, çiftçiye ücretsiz elektrik verecek. ‘Vay sen oraya nasıl gidersin?’ Ben Türkiye’nin her noktasına alnım açık giderim, bu ülke için giderim, vatanım, bayrağım için giderim ama sen gidemezsin.” şeklinde konuştu.
Partisinin dokularında Kuvayımilliye ruhu bulunduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, Millet İttifakı’nın iktidar olması halinde ülkedeki hiçbir çocuğun yatağa aç girmeyeceğini, ülkenin ihtiyaç duyduğu değişim, büyüme, liyakat ve adaletin tesis edileceğini söyledi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Maltepe Ekonomi Forumu’na katıldığını ve 2 gün boyunca bütün konuşmacıları dinlediğini belirterek, bazı temel sorunların Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne itibar kaybettirdiği sonucuna vardığını anlattı.
Bu sorunları kiminle çözeceği, bunlara ilişkin plan ve kadrolarının bulunup bulunmadığının kendisine gittiği her yerde sorulduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, AK Parti’nin 20 yıllık iktidarının sonunda ülkenin finansal sisteminin çöktüğünü öne sürdü.
Yabancı paralar değerlenirken, Türk lirasındaki değer kaybının sürdüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, Merkez Bankası’ndaki 128 milyar doların arka kapıdan kimlere satıldığının bilinmediğini savundu.
Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Bugün Merkez Bankası’nın kasasında kendisine ait bir sent bile yok. Yabancılardan topladıkları paralarla orada duruyorlar. Bakiyesi eksi 43 milyar dolar. Türkiye’yi o kadar büyük bir sıkıntının içine soktular ki kapı kapı Afrika’daki, Ortadoğu’daki ülkeleri ‘Acaba birileri borç para verebilir mi? Borç para versin, Merkez Bankası’nın kasasına koysak da hiç değilse durumu idare etsek mi?’ diye geziyorlar. Düne kadar kendi medyalarında en ağır hakaretleri yaptıkları kişilerin ayağına gittiler, el etek öptüler. Sayın Bahçeli’ye sormak istiyorum, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne karşı bu kadar ağır laflar edenin ayağına Erdoğan gittiği zaman neden iki cümle kuramadın? Bu ülkenin şerefi, itibarı yok mu? Oturuyorsun, günün 24 saati CHP. Evet, CHP bu ülkenin teminatıdır, geleceğidir, milletin partisidir. Bunu hiç kimsenin unutmamasını isterim.”
Finansal çöküşün ticari çöküşü de getirdiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, herkesin anlık yaşadığını, vadeli alış ve satışların bittiğini, başta doğal gaz ve elektrik olmak üzere arka arkaya gelen zamların tedarik zincirinde kopmalara yol açtığını öne sürdü.
Türkiye’de milyonlarca kişinin açlık sınırının altında yaşadığını belirten Kılıçdaroğlu, boşanma davalarının arttığını, ailenin temeline dinamit konulduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, ailenin bütün fertlerinin işsizlik nedeniyle birbirlerinin yüzüne bakamadığını, işsizliğin bütün kötülüklerin anası olduğunu dile getirerek, bu sorunların iktidarın umrunda olmadığını ileri sürdü.
Kemal Kılıçdaroğlu, bütün il ziyaretlerinde kendisine “Bu memleketi uyuşturucu batağından kurtarın.” denildiğini aktararak, “20 yılda öyle bir hale getirdiler ki bugün Türkiye’de her gelir grubuna göre uyuşturucu pazarlanıyor. Fakirsen ona göre uyuşturucu var, paran varsa ona göre uyuşturucu var. Önce fakir ailelerin çocuklarını elde ediyorlar. Sosyal çöküş yaşıyoruz. Bu böyle devam ederse Türkiye, çok daha büyük felaketlerle karşı karşıya kalabilir.” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, yaptığı konuşmada, bugün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye biraz fazla takılmış olabileceğini ifade ederek, “Allah rızası için, hiç mi soru sormuyorsun ya… Türkiye Cumhuriyeti Devleti hapishanelerinde bir tane uyuşturucu baronu var mı? Yoktur. Ama garibanlar oradalar.” ifadelerini kullandı.
Uyuşturucu baronları siyasetçiyi satın aldığı için cezaevine girmediğini öne süren Kılıçdaroğlu, bunun farkında olunup olunmadığını sordu.
Kılıçdaroğlu, yolsuzluk ve rüşvetin de artık sıradanlaştığını savunarak, kim rüşvet alıyorsa, tepedekilerin onları kanatlarının altına aldığını iddia etti.
AK Parti ve MHP’ye oy verenlere seslenen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
“Bir ülkenin İçişleri Bakanı çıkar, devletin televizyonunda konuşur ‘Ayda 10 bin dolar rüşvet alan siyasetçi var’ der, 84 milyon bunu bilmez. Neden? O rüşvetçiyi kim korudu, kim kanatlarının altına aldı? Hala oy vermeye devam edersen hiç kusura bakma, rüşvetçiler bir gün gelir senin de kapını çalar. Biz o rüşveti, o yolsuzluğu kamu yönetiminden tamamen arındıracağız. Rüşvet alan adamdan büyükelçi olur mu? Yine Bahçeli’ye soruyorum. Birisi zaten alışkın olduğu için ona sormuyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bayrağı, o bayrak benim de senin de bayrağın. O bayrağı arabasında taşıyan kişi, rüşvet alan kişi, rüşvetçiden büyükelçi olur mu? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni temsil edecek. Benim kanıma dokunuyor, benim ağrıma gidiyor. Allah nasip eder, göreceksiniz bu millet bizi iktidar yapacak, ben o rüşvetçilerin burnundan fitil fitil getireceğim.”
Kültürel çöküş yaşandığını ileri süren Kılıçdaroğlu, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı’nın, “Böyle giderse Hatay’da Suriyeliler çok daha fazla olacak” dediğini anımsattı.
Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“Onların kültürü, oluşturdukları gettolar bizim kültürümüzü bozmaya başladı. Bizim kültürümüz, Ahi Evran, Yunus Emre, Mevlana’nın kültürü… Arkadaş sen bu kültürü korumak zorunda değil misin? Sen bu kültürün derinleşmesini sağlamak zorunda değil misin? Bütün demokratik değerlerimiz tahrip edildi. Gazeteler kapandı çok sayıda. Dergiler kapandı, kültür dergileri. Üniversiteler, üniversite olmaktan çıktı. Okuma yazma bilmeyenlerin, üniversite mezunlarına göre daha değerli olduğunu söyleyen üniversitelerde hocalar çıktı. Entelektüel zenginliğimiz tahrip edildi, kültürel değerlerimiz tahrip edildi.”
Politik çöküş yaşandığını da öne süren Kılıçdaroğlu, 600 milletvekilinin görev yaptığı parlamentoya bakılmasını istedi. “Parlamento ne yapıyor, ne işlevi var? El kaldırıp indirme, o kadar.” diyen Kılıçdaroğlu, bir gün çıkıp 600 milletvekiline, “Meclis’e ne gerek var” denilebileceğini öne sürdü.
Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin, bölgesinde ve dünyada yaşanan politik çöküşün sonucu itibar kaybına uğradığını iddia etti.
Devleti yöneten kişinin, bir egemen gücün “bak beni kızdırma, senin yasa dışı bütün gelirlerini, mal varlığını açıklarım” dediğinde sesini çıkarmıyorsa, politik çöküşün katmerleştiğini öne süren Kılıçdaroğlu, o kişinin artık bağımsız bir iradeye sahip olmadığını, egemen gücün elinde olduğunu savundu.
Kılıçdaroğlu, devletin bir kişiye teslim edilemeyeceğini ifade ederek, tarihten ders alınması halinde bunun görüleceğini söyledi.
Yozlaşma ve çürümenin bürokrasiyi de esir aldığını, bu nedenle bürokratlara çağrıda bulunduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, yolsuzluk dosyalarının altına imza atmayan yüzlerce, binlerce bürokratın alnından öptüğünü belirtti.
Kılıçdaroğlu, yaşananların düzeltilmesi için üç temel kuralın; yeni kadrolar, yeni kurallar ve yeni kurumlar olduğunu kaydetti.
Devlette liyakat olmazsa adalet değil, çürüme olacağını dile getiren Kılıçdaroğlu, yeni kadrolardan; devletin bütün kurumlarında, tepe noktalarından başlayarak aşağıya kadar liyakat sahip kişilerin atanmasını kastettiğini söyledi.
Kılıçdaroğlu, “Sizin kadrolarınız var mı?” diye sorulduğunu ifade ederek, “Bu ülkenin devlet kadrolarının içinde namuslu, haram yemeyen, rüşvet almayan, yolsuzluk yapmayan, beytülmale el uzatmayan, devletin hazinesine sahip çıkan 10 binlerce namuslu bürokrat var ve onların tamamı bizim kadrolarımız. Biz gelince onları atayacağız. Niçin? Yolsuzluğu kim yaparsa burnundan getireceğiz.” diye konuştu.
İşi ehline teslim edeceklerini belirten Kılıçdaroğlu, devlette liyakat sistemini ahlaklı, erdemli, bilgili, birikimli politikacıların oluşturabileceğini anlattı.
Devlet yönetilirken belli kurallar olması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, “Devlet yönetiminde şeffaflık olacak, gizli kapaklı iş olmayacak.” dedi.
Kılıçdaroğlu, vaatte bulunan siyasetçinin millete de hesap vermesi gerektiğini dile getirerek, bunun için Kesin Hesap Komisyonu kuracaklarını bildirdi.
Siyasi Ahlak Kanunu çıkaracaklarını da anlatan Kılıçdaroğlu, iş-ihale takipçisinin, rüşvet alanın Meclis’te yeri olmadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, “Bu çatının altına gelecek olan milletvekilleri hangi partiden olursa olsun ahlaklı, erdemli, bilgili, birikimli olacak, iradesini satmayacak.” ifadelerini kullandı.
Yeni kurumlara da gerek duyulduğunu belirten Kılıçdaroğlu, ilk yapacakları işin Stratejik Planlama Teşkilatı kurmak olacağını bildirdi. Kılıçdaroğlu, Türkiye’de bir planlama olmadığını, teşkilatın, her kuruşun hesabını soracağını söyledi.
Ayrıca mevcut kurumları da düzelteceklerini belirten Kılıçdaroğlu, “Merkez Bankasının başkanı düzgün, ahlaklı adam olacak, Türkiye’yi düşünecek, fiyat istikrarından sorumlu olacak. Şimdi fiyat istikrarından sorumlu bir kişi var, sarayda oturuyor. Onun da fiyatlarla ilgisi yok, yediği her şey bedava.” diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, Gelir İdaresi Başkanlığını bağımsız yapacaklarını, Kamu İhale Kurumu ve uygulamalarını değiştireceklerini, Ekonomik Sosyal Konseyin yeniden toplanacağını anlattı.
Bu kadroların, kurumların stratejiyle çalışması gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, “Orada da 4 ayaklı bir stratejimiz var. Önce demokrasiyi inşa edeceğiz. Sonra üreten Türkiye diyeceğiz. Herkes üretecek. Çiftçiye nasıl elektriği ücretsiz veriyorsak, sanayiciyi teşvik edeceğiz. Katma değeri yüksek ürünler üreten sanayicilere özel teşvikler getireceğiz. Sonra güçlü bir sosyal devleti oluşturacağız. Bu topraklarda hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek, hiçbir anne evladını yatağa aç yatırmayacak.” ifadesini kullandı.
Seçim Kanunu değişikliğini de değerlendiren Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Gideceklerini çok iyi biliyorlar. Amaçları Seçim Kanunu’nda değişiklik yapıp milletin iradesini Meclis’e yansıtmak değil. Amaçları ‘biz acaba koltuğumuzu nasıl koruruz’. Bunun için bir düzenleme yapıyorlar. Kardeşim sen milletin sesini bilmiyor musun? Millet artık kararını vermiş. Seni yolcu edecek. Seçim Kanunu’nu ister sabah değiştir, ister öğle değiştir, ister akşam değiştir. Biz seni yolcu edeceğiz kardeşim.”
Kılıçdaroğlu, milli iradenin Meclis’e yansımasını ve seçim barajının yüzde 3 olmasını istediklerini anımsattı.
Kılıçdaroğlu, koltuk için değil ülkenin geleceği, refahı, huzuru için siyaset yapılması gerektiğini vurgulayarak, “Hiç meraklanma seni oradan paşa paşa göndereceğiz. Bugüne kadar en kıdemli hakim sandık başkanıydı. ‘En kıdemli hakim olmasın da bizim hakim olsun’. İster sizin hakim olsun, ister Anayasa Mahkemesine atadığın şaibeli başkan olsun, ister senin yandaşın olsun… Seni bu milletin elinden kimse kurtaramaz kardeşim. Sen sandığı getireceksin, demokratik yollarla seni paşa paşa göndereceğiz.”