İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Geçen hafta altı siyasi partinin genel başkanları olarak bir araya geldiklerini hatırlatan Akşener, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ev sahipliğinde Ankara’da yaptıkları toplantının, ülkenin gündemine oturduğunu kaydetti.
Toplantının, büyük bir heyecan oluşturduğunu belirten Akşener, “Bu heyecanın sebebi, son derece açık ve nettir. Milletimiz artık ortak akıl için bir araya gelebilen, milletin ve memleketin meselelerini birbirleriyle konuşabilen siyasetçiler istiyor. ‘Ben yaptım oldu’ anlayışından bıkan milletimiz, partili cumhurbaşkanlığı sistemiyle unutulan istişare kültürünün önemini görüyor. Gerek kurumsal anlamda gerekse de fikren farklılaştıkları noktalar olsa da 6 siyasi parti liderinin, memleket meseleleri için bir araya gelmesi önemlidir. Bu toplantı nedeniyle Cumhur İttifakı’nın bileşenlerini bir garip rahatsızlık almış gibi gözükse de biz İYİ Parti olarak bu toplantıyı önemli bir başlangıç olarak görüyoruz. Çünkü ortak aklın ışığında, sorunları ve çözümleri konuşabilmeyi hem çağın hem de aklın gereği olarak görüyoruz.” diye konuştu.
Akşener, Kılıçdaroğlu başta olmak üzere toplantıya katılan genel başkanlara ve bu girişime büyük destek, güç verip, şevklerini artıran vatandaşlara teşekkür etti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, her ayın, bir önceki aydan daha iyi olacağına yönelik açıklamalar yaptığını söyleyen Akşener, “Bu söz, size de bir yerden tanıdık geldi mi? Türk ekonomisini büyük bir uyum içerisinde el ele verip batırdıkları damat bakan da bir gece ansızın ortadan kaybolmadan önce tam olarak böyle söylüyordu. Peki sonunda ne olmuştu? Damat bakan paket olmuştu. Demek ki artık Sayın Erdoğan da ufukta beliren seçimin sonuçlarını görmeye başlamış. Damadıyla aynı yolun yolcusu olduklarını artık kendisi de anlamış. Geç gelen bu farkındalıktan ötürü kendisini kutluyorum. Ama bu farkındalık göklerden gelen o kutlu kararı değiştirmeyecek. Çünkü ok yaydan çıkalı çok oldu.” ifadesini kullandı.
Akşener, yıllardır millete anlattıkları masalların, tutmadıkları sözlerin, beceremedikleri vaatlerin artık gün gibi ortaya çıktığını, yalanların son kullanma tarihinin geçtiğini, yalancılar için artık yatsı vaktinin geldiğini savundu.
Erdoğan’ın 2016’da dolar 3,51 lirayken millete yastık altındaki dövizleri bozdurma çağrısı yaptığını anımsatan Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yıl 2018, dolar 4,75 iken ‘ver yetkiyi gör etkiyi’ diyerek dolara, enflasyona ve faize sözüm ona meydan okumuştu. Yıl 2019, dolar 5,64 iken geçen zamana rağmen etkisini nedense bir türlü göremediğimiz bu arkadaşımız çıkıp ‘Bunlara göre dolar 10 olacak, enflasyon yüzde 30’u aşacak. Ne oldu? Bunların hiçbiri oldu mu’ diye sormuştu. 2021’de dolar 18 oldu. Enflasyon, yüzde 50’ye dayandı. Kendisi, bu sefer de çıkıp zerre utanmadan ‘rekabetçi kur’ diyerek döviz kuru arttıkça Türkiye’nin de zenginleşeceğini söyledi. Ama ne ilginçtir ki sürecin devamında doların 13’e inmesini de bir başarı olarak milletimize pazarlamakta en ufak bir tutarsızlık görmedi. Ve bugün 2022 yılındayız. Dolar da 13,62 lira.
Gerçekler ortadayken hala utanmadan çıkıp ‘yastık altı’ diyor. Bu sefer de kur korumalı döviz hesaplarıyla milletimize dövizi ve altını bozdurma çağrısı yapıyor. Yahu insan biraz utanır be hiç değilse, yüzü kızarır. Devletin tüm kaynaklarını tükettiniz. Merkez Bankasının tüm rezervlerini erittiniz. Hala milletimizin kenardaki birikimine, kadınların bileziklerine, takılarına göz dikiyorsunuz. Yazıklar olsun. Sayın Erdoğan, madem milletimize ‘döviz ve altınlarınızı bozdurun’ çağrısı yapacaktın o zaman sen ve damadın Hazineyi neden döviz ve altınla borçlandırdınız? Madem kenara döviz koymak kötü bir şeydi, o zaman yandaşlarınıza neden dövizle gelir garantisi verdiniz? Bak, seni şimdiden uyarıyorum, şayet milletimizden topladığın altınlarla yine yandaşlarının cebini doldurmanın peşindeysen hiç kusura bakma, bu defa başaramayacaksın. Bu cefakar millete aynı kazığı bir defa daha atamayacaksın. Bunu böyle bilesin.”
Akşener, AK Parti Türkiye’sinde üniversite mezunu gençlerin, teknoloji şirketlerinde çalışacaklarına, kendi girişimleriyle uğraşacaklarına, motokuryelik yapmak zorunda kaldığını, AK Parti sayesinde Türkiye’nin, dünyanın en eğitimli motokurye ağına sahip olduğunu ileri sürdü.
Salgınla birlikte, e-ticaret şirketlerinin karlarını katladığına ama bu iyileşmenin kuryelerin çalışma şartlarına yansımadığına işaret eden Akşener, bu konuda derhal hukuki standart getirilmesini ve karın tokluğuna çalışan kuryelere sigortalı ve güvenceli çalışma hakkı tanınmasını istedi.
Sadece kışın ortasında elektriğe yapılan zamların bile iktidardakilerin gitmesi için yeterli bir sebep olduğunu iddia eden Akşener, daha maaşını alamadan zammı eriyen asgari ücretlilerin, aldıkları üç kuruşla geçinmeye çalışan emeklilerin, mağazalar, fırınlar, restoranların isyanda olduğunu savundu. Akşener, “Ama ilginçtir sanki zamların sorumlusu kendisi değilmiş gibi Sayın Erdoğan da isyanda. İşi gücü bırakmış, muhalefeti ‘yaygaracı’ diye suçlamakla meşgul. Zamları ben mi yaptım kardeşim? Yahu çık, gez, gör. Tutan mı var? Madem bize inanmıyorsun, cesaretin varsa vatandaşın içine kendin çık. Ama öyle egonu iyice şişirdiğin teşkilat toplantılarından, süslü açılışlarından bahsetmiyorum. Çok uzağa gitmene gerek yok. Mesela bir gün Ankara’da, İstanbul’da esnaf gez. Gez de milletimizin halini gör. Hani Nebati Bakan, ‘Gözler çok önemli’ diyor ya. Bak bakalım, milletimizin gözünde neler göreceksin?” sözlerini sarf etti.
Akşener, “elektrik ile doğal gaz faturası terörü” sürerken gıda maddelerindeki KDV oranının yüzde 8’den yüzde 1’e düşürülmesini olumlu karşıladıklarını, ancak bu indirimin bir defalık bir etki oluşturacağını dile getirdi.
Bu yöntemle enflasyonun düşmeyeceğini öne süren Akşener, enflasyonu doğuran nedenlerin ortadan kaldırılmaması durumunda fiyatların yeniden yükseleceğini savundu. Akşener, bu nedenle enflasyonla piyasalara güven veren kapsamlı bir program çerçevesinde mücadele edilmesi gerektiğini, bunun için kullanacak en önemli silahın politika faizi olduğunu belirtti.
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, şunları paylaştı:
“Kök soruna dokunmadan, yüzeysel hamlelerle ilerleyerek bu kadar yaygın bir ürün grubunda KDV oranını indirdiğinizde özellikle üreticilerde ciddi bir KDV alacağı doğacak. Hali hazırda firmaların devletten KDV alacağı 200 milyar lira seviyesinde. Firmalara bu KDV iadeleri zamanında yapılmıyor, bu nedenle ciddi mağduriyetler doğuyor. Firmaların KDV alacağı, başka vergilerden de düşülmüyor. Yani bir mahsuplaşma da yapılmıyor. Bu boyutta bir KDV alacağı oluşması, firmaların finansman maliyetlerini artırıyor. Bu maliyet de doğal olarak ürün fiyatına yansıtılıyor. Gıdadaki KDV indirimi bu sorunu daha da büyütecek. KDV iadeleri biriken firmalar bunu maliyetlerine yansıtacak. Bunun sonucunda da vergi indirimi nedeniyle ucuzlayan nihai ürün fiyatı maliyetler nedeniyle yeniden artacak. Hatta artık karakteristik bir özelliğiniz haline gelen tutarsız yönetim anlayışınızla gıdadaki KDV indirimi nedeniyle oluşacak vergi kaybını telafi etmek için yarın başka ürünlere zam yapmanız da çok büyük bir ihtimal.
KDV indiriminden bir defalık bile olsa olumlu sonuç alınabilmesi için piyasanın çok önemli bir kısmını elinde tutan firmalarda ve zincir marketlerde vergi indiriminin fiyatlara yansıtılıp yansıtılmadığını denetleyin. KDV iade alacağı doğan firmaların alacaklarını vakit geçirmeden zamanında ödeyin. KDV indiriminden doğacak gelir kaybını telafi etmek için saray sefanıza ayırdığınız harcamaları kısın, israfı bırakın, sakın zam yapmayın. Eğer tutup mazota, benzine, elektriğe, doğal gaza, gübreye, zam yapmaya devam ederseniz bu döngü kaldığı yerden aynen devam eder. Bunu da aklınıza kazıyın.”
Meral Akşener, resmi rakamlara göre, Isparta’da il merkezi ve 8 ilçe merkezi ile 188 köyde, 113 bin 238 abonenin elektriksiz kaldığını vurguladı.
Isparta’da yaşanan sıkıntıya karşın iktidar mensuplarının, “2-3 günlük sıkıntı bizleri rahatsız etmedi” açıklamalarında bulunduğunu aktaran Akşener, “Isparta’da 30 santim karla bile mücadeleyi beceremeyen bir yönetim anlayışının yüzsüzlüğüne, pişkinliğine ve arsızlığına şahit olduk. İstanbul’daki karda, Mobese kaydı peşine düşenlerin mesele Isparta olunca araziye nasıl uyum sağladıklarını ibretle izledik. Yazıklar olsun.” dedi.
Akşener, Isparta’nın bir an önce afet bölgesi ilan edilmesini, sık sık yaşanan kesintiler sebebiyle konut ve iş yerlerindeki hasar gören elektronik cihaz masraflarının devlet tarafından karşılanmasını, 21. yüzyılda kabul edilmesi mümkün olmayan bu ihmalkarlığın faturasının beceriksiz dağıtım şirketlerine kesilmesini ve bu şirketlerin özelleştirme lisanslarının iptal edilmesini talep etti.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in farklı tarihlerdeki açıklamalarını aktaran Akşener, “Bu krizden, Enerji Bakanı kadar ‘yeni bir şey deniyoruz, rekabet gücümüz artacak’ deyip Türk lirasını değersizleştiren son derece liyakatli ekonomi yönetimi de sorumludur. Enerji fiyatlarının, döviz kuruna ne kadar bağımlı olduğunu dikkate almayıp, dünyada enerji fiyatlarının yükseldiği bir dönemde Türk lirasına değer kaybettirecek kadar şuursuz olan ekonomi yönetimi de en az Enerji Bakanı kadar bu krizden sorumludur.” diye konuştu.
Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın da bu krizden sorumlu olduğunu öne süren Akşener, sözlerini şöyle tamamladı:
“Yardımcı oyunculara değindik. Enerji krizi oskarlarında şimdi sıra geldi başrole. Ülkemizde yaşanan bütün krizlerin başrolünde aslında tek bir kişi var. Enerji gibi uzmanlık ve tecrübe isteyen bir alanda marketçiden, manifaturacıdan, hafriyatçıdan, damattan büyük oyuncu yaratmak isteyen vizyonun mimarı Sayın Erdoğan, namıdiğer bay kriz, dokunduğu her alanda olduğu gibi enerjide yaşadığımız krizin de esas sorumlusudur.
2017 yılında asgari ücret, iki çocuklu bir aile için asgari geçim indirimi dahil 1600 liraydı. Peki bugün ne kadar? 4 bin 253 lira. Yani son 5 yıl içinde asgari ücret 2,6 kat artmış. 5 yıl önce fiyatlar nasıldı? Havucun kilosu 1,5 lirayken bugün 10, domatesin kilosu 2 lirayken bugün 15, salatalığın kilosu 2 lirayken bugün 20, sütün litresi 1,5 lirayken bugün 8-10 lira oldu. Yani bundan 5 yıl önce eline 1600 lira geçen bir asgari ücretli, markete girdiğinde bugüne göre en az iki kat fazla ürün alabiliyordu. Aslında bugünkünden en az 2 kat daha zengindi. Son 5 yılda asgari ücret 2,6 kat arttı. Ama bilgisayarın fiyatı 5 kat, telefonun fiyatı 5 kat, mazotun fiyatı 3,5 kat, elektriğin fiyatı 6,5 kat, yerli otomobilin fiyatı 8 kat, konut fiyatları ve kiralar 5 kat arttı.”