Memleket Partisi Genel Başkan Vekili ve Parti Sözcüsü Prof. Dr. Gaye Usluer, düzenlediği basın toplantısı ile Türkiye gündemini değerlendirdi.
Memleket Partisi Genel Başkan Vekili ve Parti Sözcüsü Prof. Dr. Gaye Usluer, düzenlediği basın toplantısı ile Türkiye gündemini değerlendirdi. Memleket Partisi Genel Merkezi’nde gerçekleşen basın toplantısında Usluer’in gündeminde denetlenmeyen tarikat ve cemaat yurtları, öğretmenlik meslek yasası, iktidarın ekonomi politikası, pandemi sürecindeki son gelişmeler ve Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce tarafından başlatılan ‘Siyasi Partilere Tasarruf Kampanyası’ yer aldı.
Konuşmasına geçtiğimiz günlerde cemaat yurdunda intihar eden Enes Kara’yı anarak başlayan Usluer, “Geçtiğimiz hafta bir tıp öğrencisi, cemaat yurdunda kalan bir öğrenci; Enes Kara intihar etti. Enes ne diyordu mektubunda? Kendimi özgür hissetmiyorum. İktidar tarafından söylenen ‘Bu olay siyasileştirilmemelidir’ sözü ne kadar yanlışsa, muhalefet partilerinin suskunluğu ya da “Bu olay hakkında konuşmak etik değildir” sözünün söylenmiş olması da o kadar yanlıştır. Hatırlayın; 45 öğrenci yine bir vakfa ait yurtta tecavüze uğramıştı. Hatırlayın; 12 yaşında bir çocuk yatılı Kuran kursunda kendini astı. Hatırlayın; 11 kız çocuğu denetimsiz Kuran kursunda yanarak öldüler. Ve hatırlayın; daha geçtiğimiz haftalarda tarikat yurdunda kalan bir öğrencinin kafası satırla kesildi. Konuşmazsak, ses çıkarmazsak olmamış mı olacaklar?” dedi.
BİR KEREDEN BİR ŞEY OLMAZ ÜLKESİ TÜRKİYE
“Türkiye “bir kereden bir şey olmaz” ülkesi olmuştur” diyerek tepki gösteren Usluer, “Kimi muhalefet partileri ‘Aman şimdi ses çıkarmayalım, iktidara gelince biz bunları düzeltiriz’ düşüncesinde susuyorlar. Kusura bakmayın ama, oy devşirmek adına, bugün haksızlıklara ses çıkarmayanlar iktidar olduklarında da bir şey yapamazlar. Bakınız bu ülkenin aklı selim yurttaşları ne diyor? ‘Değişim için önce haksızlığı kabul etmeyeceğiz. Dinin istismarına göz yummayacağız. Tarikat ve cemaatleri denetleyeceğiz, kamusal alandan uzaklaştıracağız diyemiyorsanız; size oy vermeyeceğiz.’ Halının altına süpürdükleriniz çocuklarımızın geleceği. Çocuklarımızın geleceğini tüketmenize izin vermeyeceğiz. Sevgili gençler size söz; geleceğinizi geri alacağız!” diye konuştu.
BÖYLE YASA OLMAZ
Bu hafta TBMM’de gelecek Öğretmenlik Meslek Kanunu Tasarısı hakkında konuşan Usluer, “Tasarı 3 maddeden oluşuyor. Adaylık kaldırma sınavı kaldırılıyor. Öğretmenlik mesleği kariyer basamaklarına ayrılmış; aday, öğretmen, uzman ve baş öğretmen. Eğitim öğretim tazminatında değişiklikler içeriyor. Mesleki dayanışma bozulacak. Öğretmenler ücretli, sözleşmeli, kadrolu, uzman, başöğretmen gibi sınıflara ayrılması çalışma barışını bozar. Öğretmen veli ilişkileri olumsuz etkilenecek. Soruyoruz size; eğitimin paydaşları bu yasanın neresinde? Tek olumluluk 3600 ek gösterge gibi görünüyor. Ancak onun da yürürlüğe girme tarihi 15 Ocak 2023. Bu bir seçim yatırımıdır. Yaklaşık 411 bin öğretmen için 5 bin lira kayıp demektir. Öğretmenlik mesleği kutsal bir meslektir. Mesleğin sorunları, gereksinimleri bellidir. Bunların var olan sorunlar çerçevesinde çözülmesi eğitimin kalitesini de yükseltecektir. Böyle yasa olmaz” dedi.
HALK YÜKLÜ FATURALAR ALTINDA EZİLİYOR
Perşembe günü Para Politikası Kurulu (PPK) yılın ilk faiz kararını açıklayacağını belirten Usluer,
“Eylül/Aralık döneminde politika faizi yüzde 19’dan yüzde 14’e çekildi. Yani eylülden sonra politika faizi tam 5 puan indi. Ne oldu? Faiz arttı. İhtiyaç kredisi yüzde 31.69, taşıt kredisi yüzde 29.57, konut kredisi yüzde 18.58…Enflasyon tam 16 puan arttı. Enflasyon yüzde 19.58 den yüzde 36.08’e çıktı. Dolar arttı. Dolar 8.37’den 13.53 TL’ye çıktı. Türkiye seçim ekonomisine girdi. ‘Enflasyon ile sıkı para politikasıyla mücadele edeceğiz’ diyen yok. Görünen o ki yüksek enflasyon, yüksek kur, yüksek faizle bu süreç devam edecek. Halk yüklü faturaların altında eziliyor. Ülkede güven kalmamış; ne gam! Bu durumun kazananı yok bugün için kazandığını sananlar var. Eninde sonunda herkes kaybedecek. Acilen bilimsel temelli alternatif ekonomik programın oluşturulması gerekiyor” diye konuştu.
SİYASİ PARTİLERE ÇAĞRIMIZDIR!
Memleket Partisinin Siyasi Partilere Tasarruf Kampanyası’nı gündeme taşıyan Usluer, “2022 yılında siyasi partiler 645 milyon TL hazine yardımı alacak. Seçim kararı alınırsa ilave olarak 2 milyar TL daha alacaklar. Ne yapacaklar bu hazine yardımı ile? Parti bayrağı asacaklar, ses düzeni kiralayacaklar, kampanya yapacaklar… Siyasi partilere çağrımızdır! Gelin bu defa hazine yardımından vazgeçin! Bu parayı yani 2 milyar TL’yi, eski parayla 2 katrilyon TL’yi almayacağınızı açıklayın. Bu parayla tam 2 milyon gencimize tablet, bilgisayar alalım dağıtalım.
Var mısınız?” dedi.
OMİKRON’UN OLUŞTURDUĞU TEHDİT BÜYÜK VE ÖNEMLİDİR
Omikron varyantı ile küresel COVID-19 pandemisinde riskin hala çok yüksek olduğunu dile getiren Usluer, “Elimizdeki mevcut veriler Omikron varyantının, önceki varyanttan yani Delta varyantından daha bulaşıcı olduğunu, bu nedenle toplumda hızlı yayılmaya yol açtığını gösteriyor. Üstelik bu iki varyanta ikiz tehdit olarak bakarsak, sonuç tsunami etkisi yaratacaktır. Vakalarda hızlı artış hastaneye yatışlarda artışa yol açacaktır. Özel hasta gruplarında (yaş, zemindeki hastalıklar, aşılı/aşısız olma) yoğun bakım yatışları ve ölüm oranları artacaktır. Sağlık sistemleri üzerinde olumsuz etkileri olacaktır. Omikron’un oluşturduğu tehdit büyüktür, önemlidir” diye konuştu.
DİKKATE ALMAK ZORUNDAYIZ
Omikron varyantının şimdiye kadar ki varyantlardan daha bulaşıcı olduğuna dikkat çeken Usluer, “Diğer varyantlarla karşılaştırıldığında 1-5 yaş arası çocuklarda daha sık görülmekte. Aşısız veya bağışıklığı yeterli olmayan kişilerde, diğer varyantlara benzer şekilde hastaneye yatışa ve ölüme yol açabilmekte. Başta sağlık çalışanları olmak üzere kritik hizmet sektörlerinde oluşturduğu iş gücü kayıpları, bu hizmetleri durma noktasına getirebilmektedir. Pandeminin omikron etkisi ile hala son hızla devam ettiğini kabul etmek ve dikkate almak zorundayız” dedi.
YAYILIMI ÖNLEYİCİ ÖNLEMLERE İHTİYAÇ VAR
Her zamankinden daha fazla önleme ihtiyaç olduğunun altını çizen Usluer, “Hastaneye yatışları ve ölümleri azaltmak, artan hasta yükü nedeniyle sağlık sisteminin tıkanmasını ve insanların tedavisiz kalmasını ve diğer kritik hizmet, üretim sektörlerinin durma noktasına gelmesini önlemek için, yayılımı önleyici önlemlere her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Salgını baskılayamazsak, aşılama hızımızı artırmaz, aşılamaya kesintisiz devam etmezsek yeni ve daha tehlikeli varyantlar kaçınılmaz olarak ortaya çıkacaktır” uyarısında bulundu.
TARAMA TESTLERİNİN KALDIRILMASI BİLİMSEL DEĞİL
Usluer sözlerine şu şekilde devam etti: “Özellikle, kapalı ve kalabalık ortamlarda (okullar, toplu seyahat araçları, sinema, tiyatro, spor salonları ve konserler gibi) bulunabilecek çok sayıda kişiyi infekte etme olasılığı olan pozitif vakaların tespit edilmesi için bu ortamlara girecek kişilerin uygun testlerle SARS-CoV-2 varlığı açısından taranması hayati önem taşımaktadır. Sadece PCR testi değil, duyarlı hızlı tanı testlerinin acilen kullanılmaya başlanması gerekmektedir. İç İşleri Bakanlığı’nın yayımladığı bir genelge ile Sağlık Bakanlığı tarafından bu tür tarama testleri kaldırmış olması bilimsel değildir. Kabul edilemez. Böyle bir uygulama için henüz hiçbir bilimsel dayanak yoktur ve bu durum salgında kontrolün tamamen kaybedilmesine yol açabilir. Sağlık Bakanlığını, testlerle ilgili aldığı son kararları gözden geçirmeye davet ediyoruz.”
BİLİMİN YOLUNDAN AYRILMAYIN
Usluer, “Omikron dalgasının toplumda kontrol altına alınabilmesi için tarama testleri, hızlı ve güvenilir testler de eklenerek yapılmalıdır. Uçaklarda yeniden test zorunluluğu (aşısızlarda) doğru bir karardır. Ancak eksiktir. Otobüs ve tren yolculuklarında da tarama testleri aşısızlar için zorunlu olmalıdır. Toplumsal hareketliliği azaltmaya yönelik ek önlem seçeneklerini de uygulamaya sokmaya bir kez daha davet ediyoruz. Ek olarak başta sağlık çalışanları olmak üzere kritik hizmet sektörlerinde yarattığı iş gücü kayıpları, bu hizmetleri durma noktasına getirebilmektedir. Sayın yetkililer; gece 24 sonrası müzik yasaklamasının salgın biliminde yeri yoktur. Sizleri bilime, bilim insanlarına saygıya ve bilimin yolundan ayrılmamaya davet ediyoruz. Salgınla mücadele ancak bilimsel yöntemlerle mümkündür” diye konuştu.