Mevsimler normal seyrinde dönüşlerini tamamlıyor olsa da yurttaş, önümüzdeki günlerde artık kış olmasını istemiyor.
Değişim için Dünyada rüzgârlar değişti. Bizde inatla aynı yerden devam ediliyor.
Nasılsın sorusuna cevap veremez oldum. Tesellim, Ülkemi ilk günkü gibi seviyor olmamdır.
Dünya ekonomisindeki likidite bolluğunda dış kredi sağlamak ve içeride para basıp iktidara en yakın kesimlerden başlayarak kredi dağıtmak, temel iktisat politikası haline geldi.
Buda canımı fazlasıyla yakıyor.
İnşaat gibi iktidara yakın kesimlere en uygun gelen sektörler ve gösterişli altyapı projeleri tercih edilmesi ile bu sektör dışındaki yatırımlar gerilerken verimlilik son on yılda yerinde saydı.
Benim hedefim ise daha ileriye gidip muasır medeniyet seviyesini aşmak iken yerimi dahi koruyamadım.
Dünyada rüzgârların değiştiği, merkez bankalarının faizleri yükseltme eğilimine girdikleri bir dönemde, para basıp kredi dağıtma politikasında ısrar, hatta inat ediliyor.
Çin, uzun yıllardır uygulanan, sanayileşme, teknoloji ve eğitim politikalarıyla desteklendiği için düşük faizle birlikte başarılı oldu.
Bizde böyle bir durum söz konusu olmadığı için Şehir hastaneleri gibi ekonomideki Çin modeli de tutmadı.
İçeriği zayıf,
Derinliği sığ,
İçi boş olunca ülke deneğe döndü.
Israr edilirse artan belirsizlikler ve döviz kurundaki dalgalanmalar ekonomiyi olumsuz etkilemeye devam edecektir.
Enflasyon giderek büyüyecek.
Bütçe ve genel olarak kamu kesiminin dengeleri daha da bozulacaktır.
Yapılan yanlışlar ve artan belirsizlik karşısında toplumsal destek azalacak, izlenen politikaların sürdürülmesi güçleşecektir.
Ekonomide yaratılan hasarı tamir etmek uzun zaman alacaktır.
Daha önce olduğu gibi, Ülkem er ya da geç bu zor günleri de geride bırakacaktır.
Bugünden ileriye doğru bakarken, yapılan yanlışlardan, ödenen bedellerden dersler çıkarılacağını ummak istiyorum.
Ağır sorunların aşılması ve daha güçlü, istikrarlı bir ekonomiye geçiş ancak siyasette olumlu gelişmelerle mümkün olacaktır.
Yani çıkar çatışmalarına ve yarışlarına girilmemelidir.
Onlar yapmıştı, şimdi bizde sıra denmemelidir.
siyasi koşullar elverişli olmalı,
eğitime daha fazla önem verilmeli,
ileri teknolojiler kullanılmalıdır.
Yüksek verimlilikle üretmeli,
gelirler eşit paylaşılmalı,
çevreye daha saygılı bir ekonomi kurmakla mümkün olacaktır.
İstikrar olmadan üretim,
üretimsiz büyüme,
yatırımsız ihracatta olmaz.
Bunları yapabilmek için ekonomist olmaya da gerek yok.
Akılla, bilimle, liyakatle, inançla ve de adalette yapılması pek mümkündür.
Müslüman olarak, yapılan onca yanlış uygulamaları görmeyip halen açılmayan yol için yandaşa geçiş garantisi ödettirilmezse,
kamu hastanesinde hemşirelik yapan, İl sağlık müdür yardımcısı olarak atanmaz,
sadece akrabalar, yandaşlar korunmaz ise güzel günler görürüz.
Parasını verdiği evini teslim almadan, içini görmesine izin verildiğinde,
Kuyumcu, günde elli kere fiyatlara bakmadığında,
Hastalar ilaçları karaborsandan almadığında,
Çılgınca projeler üretildiğinde,
Paramızın değerini yükselmeye başladığında,
Dövizi ya da satacak altını olmayanlar da eti tükettiğinde,
Ucuz diye Halk ekmek kuyruklarına girilmediğinde,
tatile gidebileceğiz.
Aksi durumda hangi hükümet olursa olsun, ekonomik ilerleme sözleri giderek hiçbir yurttaşta etki yaratmayacağı gibi,
Seçimi değil 2023’te, 2033’te de yapsanız hiçbir icraatınız etkili olmayacaktır.
Yurttaş, artık tedbir paketlerini değil, icraata geçilmiş maddeleri yaşayıp,
Nefes almak istiyor.
Gelmekte olana duyurulur.