Bütçe, yani para…
Üstüne, TÜRKİYE CUMHURİYET MERKEZ BANKASI yazılı farklı renlerdeki banknotlar..
Toplantı yeri: TÜRKİYE CUMHURİYETİ BÜYÜK MILLET MECLİSİ
Bütçeyi seçilmiş olan değil, atanmış olan sunup, savununca ilk günden yumruklara tanık olduk.
Önce atanmışların, sonra vekillerin hakaretlerini duyduk.
Beyinler savaşacak diye beklerken, silahlarının da olmadığını gördük.
Yurttaşın eylem yapmasının bir sebebinin de, seçilenlerin haklarını savunamadığından olduğunu anladık. Siyaset ise programlı şekilde yalan söylendiği için sevilmediği, güvenirliğinin kalmadığını daha iyi öğrendik. Geçtiğimiz zorlu günlerde milletçe burnumuzdan soluyoruz. Sokakta kavga, mecliste kavga… Hakaret, küfür, şiddet… Bilginin silah olduğunu, şiddet ise kılıf olduğunu unuttuk. Yönetenler gerçeklerden uzaklaştıkça, gerçeği söyleyenlerden nefret ederler. Nefret öfkeyi büyütür, şiddet baş gösterir. O an bütçe değil, başka konular tartışılır. Dış güçlerin istedikleri de tam da budur.
“Merkez Bankası’nın rezervleri son dönemde nerede, nasıl eridi yerine nasıl düzelir diye tartışılması yerinde olacakken, konuyu başka mecralara çekip hakaretler etmek bu milletin maddi ve manevi değerlerini hiçe saymaktır. Muhalefet sakin olup, gündemi saptırmaya izin vermemeli, ısrarla konu başlıklarına devam etmelidir. Seçilmişler onlara verilen yetkiyi o zaman hak etmiş olacaklardır.
Bütçeyi savunamayacaksın. Üstüne gitmeyeceksin. Yurttaşın parasıyla egonu tatmin edeceksin. Seçim zamanı oy diye sevimlilik yapacaksın.
Bu şekilde yurttaş kimseyle helalleşmez.
Beklentiyi yüksek tutup mitinglere gelenleri sayıp rakamları açıklamak yerine bütçe çalışmasında rakamların sırrı açıklamalıdır.
Türk Lirası’ndaki değer kaybı, yeni ekonomi politikası ve yüksek enflasyona dair çözümleri görüşülmelidir.
Edepli, bilgi, belge ve akılla bunlar tartışılmalıdır.
Mesela tüm istatistikleri düzenleyen, onun verileri üzerinde hareket edilen TUİK ‘in bütçesi konuşulmalıdır. Eğitim bütçesi derinden araştırılmalıdır. Tarım için nefes nasıl olunacak bu icraata geçirilmelidir. Sağlıkçıların emeklerine ücretleriyle teşekkür edilmelidir. Elzem konular dururken daha ilk günden sözlü, bedensel kavgalar kimseye fayda getirmez. Mantıklı açıklamaları, seviyesiz polemiklerle, kavga dövüşle havada bırakılmamalıdır. Orta sınıfa, emekçiye darbeler vurulmamalıdır. istihdam yaratılmalıdır. Kaosa ve ondan beslenenlere izin verilmemelidir.
Konutlar, yollar, köprüler, gökdelenler her şey yapabilirsiniz. İnsanların harcayabilecekleri bütçeleri yoksa neye yarar.
Ne o, ihracat artıyormuş. ihracat, ithalattan bağımsız değil. Hammadde, ara malda dışa bağımlı olmadan ekonomiyi işletebilirseniz, kazançlı olursun.
Orta ve yüksek teknoloji gerektiren malzemeyi ihraç ediyorsan, geçmiş olsun. Sadece tekstil gibi ürünleri hedefliyorsan yanlış yoldasın. Giysi satarak zenginleşen ülke yoktur. Nitelikli büyüyemiyorsan, istihdam yaratamıyorsan, üstelik bunu dert bile etmiyorsan. O zaman bütçe görüşmeleri kime yarayacak. Türk Lirasıyla toplayıp, dolarla yol köprü ihalelerini açmakla Türk lirasının itibarı korunamaz. Yani bütçe görüşmelerinde bilgi olan silahlar konuşmalıdır. Diğerleri her gün 3. sayfalarda, ekranlarda ve hatta her an görüyor, yaşıyoruz. Ve de bir il değil ülkenin sorunları konuşulmalı, çözüm sunulup hayata geçirilmelidir. Kıssadan hisse. Yaralı iken sedye örtüsü kirlenmesin diye çamurlu ayakkabısı çıkartan işçi gibi,84 yaşındaki hasta, raporlu ilacını yazdırmak için doktora gider, “1 kutu yaz”
Doktor sorar. “Bu ilaçlar raporlu, neden 3 kutu yazdırmıyorsun da 1 kutu yazdırlyorsunuz?”
-“Oğlum 84 yaşındayım, ne zaman öleceğim belli değil, ilaç israf olmasın.” Bütçe görüşmelerine katılan tüm hazirun okumuş kişilerdir. Bir annenin bıraktığı şu notu acaba nasıl okuyacaklar.
“Aç yattık, evde sadece bir kanepemiz var. Battaniyemiz var ama yere serdiğimiz için üzerimize ödemedik”
Pardon da, halen neyin görüşmeleri yapılıyor.
Sebep belli, sonuç istiyoruz. Maç bitti, uzatmalarda bitiyor.