Görünen Köy Kılavuz İstemez Atasözüdür. Ancak öylesine sırlar taşır ki gidince, yaşayınca, orada nefes alınca içinde neler olduğunun farkına varırsınız.
Bizler, Türkiye’nin geleceğini, Uğur Mumcu’lardan, Aziz Nesin’ler ve diğerlerinin yazdıklarını okuduklarımızdan ve tanık olduklarımızdan 25 – 30 yıl önce görmüştük.
Terörü, Fetö’yü, adaleti, hakkı, talanı, kimlerin zenginleşeceğini, haksızlıkların nasıl yapılacağını, devletin kalbine kadar kimlerin gireceğini, kimlerin makam sahibi olacakları tahmin edebiliyorduk.
Şairleri, yazarları, ozanları, sanatçıları, gazetecileri yasaklayanların yıllar içinde, o kişilere ait şiirleri dillerinden düşürmediklerini, başkalarına yazdırarak yazarlığa soyunduklarını, hatta gazeteci kimliğine büründüklerini de gördük.
Gidişatın doğru olmadığını her platforma söylediğimizde, dinsizlikte, inançsızlıkla, bilgisizlikle, suçlanıp hakaret ve dahi küfür duysak da vaz geçmedik. Kötü söz sahibinin edebiyle sustuk
Yıllar su gibi geçti. Gördük ki, dediklerimiz aynen oldu, oluyor. Bize inanmayan, küfreden o kişiler şimdi bizden çok feryat figan ediyorlar. Allah dururken onun can verdiğini kula biat etmenin ne vahim bir sonuç doğurduğunu acaba fark ettiler mi?
İyilik, adalet, güzel bir Ülke olması için çaba sarf edenlerin, çıkarcı, yanlış yola sapmışlar tarafından canlarından olmalarının iyilik neresinde vardır?
İftira, haksız yere zülm edilenleri, bolluk içinde yaşayanları, servetine servet katmak için insanları katledilenleri bizler gördük. Bir bez ile örtünüp geldikleri toprağa gideceklerini ve hesap vereceklerini unuttular. Yüzlerce, binlerce çocuk, eş, ana, baba, kardeş, akraba, dostun içine ateş düşeceğini, beddua edeceğini göremediler.
Allah’tan başka kimseye biat edilmeyeceğini bilerek, inanarak hiçbir davamızdan, Adaletten vaz geçmedik. Sözüne inandığımızın yolunda Allah için çalışmaktan yılmadığımız kişilerin, Sırrı-nı asla açıklamadık. Bunu yaparken bir lütufta bulunmadık. Adaletli, inanan fert olarak olması gerekeni yaptık.
Ne hakkındaki dedikodulara inandık. Ne de küfür edenlere cevap verdik. Lakin yanlış içinde olduğunda, yakınımız olsa da yanlışını dillendirdik. Verdiklerini görevi de tüm suçlamalara, dedikodulara, haksızlıklara rağmen yerine getirmeye çalıştık.
Kendileri iktidarda olmadığında tüm olumsuzlukların Allah’ın onları istemediğinden bu şekilde cezalandırıldığını söylerken, geçici yetki sahibi olduklarında bilmezler mi? Her şeyi O’dandır da, Zülüm etmeye cesaret ederler.
Yaratanın projeleri bitmez. Nefes aldığımız Dünyayı yaratması, hem de direksiz! Ve gönderdiği Peygamberleri, kitapları, kurtarıcıları bitmez. O güne kadar da bitmeyecektir. Biz bunlara inanıyor, görüyoruz.
Yıllarca çeşitli liderlere şahit olduk. Yaratan hiçbir kuluna kaldıramayacağı yük, taşıyamayacağı bilgi, sabır ve hoş görüyle sınamaz.
Ülkemiz, her yönden olumsuzluk içindedir. Cezaevleri haksız insanlarla, hastaneler çaresizlik içinde şifa bekleyenlerle doldu. Ekonomi, siyaset, işsizlik, çaresizlik dibi buldu. Para için, bedenini satanlar, uyuşturucu satanlar, can alanlar oldu.
19 Haziran 2021 Cumartesi günkü Damga gazetesinin birinci sayfasının orta yerinde “Tam on yıl önce bugünleri gördü” manşetiyle gazeteci Mehmet MERT yıllar önce şuan ki İBB başkanı Ekrem İmamoğlu ile yaptığı söyleşiyi haber yapmış. Haberin içeriğini okuyup Sayın İmamoğlu’nun tespitlerinin doğru olduğunu anlayamamak için bu ülke de yaşamamış veya hiçbir şey görmemiş bilgi sahibi olmamış olmalısınız.
Üniversite bitirmiş, dernekler de spor kulüplerinde üst düzey görevler almış, ticaret yapmış, malı mülkü, bilgisi, rahatı yerinde olan bir insan sizce neden içinde her türlü olumlu – olumsuz, faydalı-faydasız olan bir işe girişsin. Eşine, ailesine vakit ayırmamayı, çocuklarının büyüdüğü görmemeyi kim ister.
Sayın Mert, “10 yıl önce gördü” diye haber yaptı. Bu satırların yazarı ise 21 yıl önce İmamoğlu’nun öngörüsünü gördü. Her platformda, her sohbette bunu dillendirdi. Bu Allah’ın kendisine verdiği bir lütuftu.
Gördüğümüz şudur ki;
Olumsuz yönlendirmelere kanmadıkça, doğru adaletli yoldan ayrılmayacaktır. Gösterilen hedefe yürüyecektir.
Yaptığı ve yapacağı projelerle – işlerle kendisine lütfedilen yolda, aklına-kalbine koyulan çizgiden ayrılmadığı takdirde bu topraklar huzur ve adalete kavuşacaktır.
Ekrem İmamoğlu’nun rakipleri, “Geldi, kuraklık başladı” dediğinden beri barajlardaki su oranı yağan rahmet yağmurları sayesinde yüzde 80’lere ulaştı.
Sizce de artık görünen köye kılavuzsuz gidilmez mi?