İBB iştiraki KİPTAŞ, 50 yıldır çözülemeyen sorunu çözdü ve Eyüpsultan Yeşilpınar Mahallesi’nde kentsel dönüşümü başlattı. ‘Yeşil Pınar Evleri Temel Atma Töreninde’ konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Burada, 192 bağımsız birim ve 159 hak sahibi bulunan sürece gerçekçi, somut bir çözüm bulunulmuştur. Adil olunmuştur, şeffaf olunmuştur, katılımcı bir süreç yönetilmiştir ve yüzde 100 ikna sağlanarak, insanlarımızın imzasıyla süreç yönetilmiştir” dedi. Benzer süreçlerde ortaya farklı çıkar gruplarının çıktığını vurgulayan İmamoğlu, “Farklı çıkar grupları olacak. ‘Çıkar grubu’ veya ‘kötü niyet’ derken, burun partisi de yok; onu da söyleyeyim. O parti, bu parti, şu parti… Benim dilim, bu konuda net. Yani, ‘Benim partinden, koruyayım’ veya ‘Başka parti de var, söveyim, işte döveyim’ öyle bir anlayışım yok benim. Kötü, kötüdür; iyi, iyidir. O bakımdan, o çıkar gruplarına hiç fırsat vermedim. Vermeyeceğiz de. Bu konuda taviz yok” ifadelerini kullandı
İMAMOĞLU: “BURADA MUTSUZ OLACAK HİÇ KİMSE YOK”
Törenin son konuşmasını gerçekleştiren İmamoğlu’nun konuşmasının satır başları da şunlar oldu:
“Bu, kıymetli ve değerli bir iştir. Bu işin sonunda, burada mutsuz olacak hiç kimse yoktur. Eyüpsultan Mahallesi’nde oturan vatandaşlarımız için de örnek bir iş olacak. Belli hassasiyetleri olanlar, belli konulardaki bir takım farklı düşüncesi olan insanlara da saygı duyarak, dinleyerek, sürece çözüm üretme çabasını en hassas, en yoğun bir şekilde yöneten değerli KİPTAŞ çalışanlarına, yöneticilerine, Genel Müdür’ümüze yürekten teşekkür ediyorum. Gece gündüz, bu süreci kovaladılar; ben şahidiyim. Bu konu hassas bir şekilde ilerlerken destekte bulunan vatandaşlarımız, muhtarımız var. Belediye Başkanı’mızın bu sürece hassasiyet gösterişinin şahidiyim. Dolayısıyla, bu olgun şekilde yürüyen sürecin içine muhalif bakanlar da olacaktır. ‘Ben bunu istemiyorum, ben şunu kabul etmiyorum, ben burada şu alanın değişmesini istemiyorum’ diyenler de olacaktır. İyi niyetli ise çözeriz; hiçbir sorun yok. Çünkü yaptığımızdan adımız gibi eminiz. İyi niyetli ise, çözeriz. Tek yolu var; konuşuruz, dinleriz, anlatırlar, anlatırız ve çözüm buluruz. Ama kötü niyet var ise, bu nafile. Oradan çözüm çıkmaz.”
“BU İŞTE SİYASET OLMAZ”
“Bu handikapları bilerek, başından beri kentsel dönüşüm süreçlerine dair bu işin siyasetinin olmayacağını, bu işte siyaset yapılmayacağını, yapılmaması gerektiğini, bu işin partisinin olmayacağını her ortamda dile getirdik. Bu konuda yüksek bir mutabakat elde etmek adına, Şehircilik Bakanı’mızdan siyasi partilerin yöneticilerine varıncaya kadar bu hassasiyetimizi dile getirdim. Karşılık da buldu. Kentsel dönüşüm mevzusunda, bu konuşmayı yaptığımız yaklaşık 14-15 ay öncesinden bugüne, -başta Şehircilik Bakanlığı ve Bakanı için konuşuyorum- uyumlu bir süreç yürüttüğümüzü belirtmek isterim. Bu değerlidir. Ben, kendisini ziyarete gittiğimde şunu söyledim: ‘Size gelmeden, Genel Başkanım Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’yla kentsel dönüşüm mevzusunu şu kapsamda konuştum: Efendim, bu işi siyaset mecrasının konusu olmaktan çıkaralım. Başka türlü çözüm olmaz. Bazen iyi niyetle, bazen farklı niyetlerle biri aşağı çeker, bir, yukarıya çeker ve bu işten çözüm çıkmaz, dediğimde, kesinlikle siyasi mevzu yapılmayacak taahhüdünü verdi. Ben de Genel Başkan’ımızın bu taahhüdüyle sizi ziyarete geldim, dedim.’ O günden bugüne, her adımımızı hassas yürütüyoruz.”
“ADİL, ŞEFFAF VE KATILIMCI OLUNDU”
“Burada, 192 bağımsız birim ve 159 hak sahibi bulunan sürece gerçekçi, somut bir çözüm bulunulmuştur. Adil olunmuştur, şeffaf olunmuştur, katılımcı bir süreç yönetilmiştir ve yüzde 100 ikna sağlanarak, insanlarımızın imzasıyla süreç yönetilmiştir. Bu, çok değerli. Yüzde 100 elde edilene kadar da arkadaşlarım, sabırla süreç yönetmiştir. Bu da bizim, vatandaşımızın bu sürecine dair ne kadar değerli bir bakışla yol gördüğümüzün ispatıdır. Farklı çıkar grupları olacak. ‘Çıkar grubu’ veya ‘kötü niyet’ derken, burun partisi de yok; onu da söyleyeyim. O parti, bu parti, şu parti… Benim dilim, bu konuda net. Yani, ‘Benim partinden, koruyayım’ veya ‘Başka parti de var, söveyim, işte döveyim’ öyle bir anlayışım yok benim. Kötü, kötüdür; iyi, iyidir. O bakımdan, o çıkar gruplarına hiç fırsat vermedim. Vermeyeceğiz de. Bu konuda taviz yok.”
“200 BİN BİNA ÇOK RİSKLİ”
“Bu memlekette, yüz binlerce insanımızın hayatı söz konusu. Bu şehirde, öyle bahsedildiği gibi 40 bin-50 bin bina değil, 150 bin ile 200 bin bina arasında, ‘çok riskli’ yapı vardır. Tespitleri, benim arkadaşlarım ilçe ilçe yapıyor. 150.000 ile 200.000 bina; daire değil arkadaşlar. Bu kadar büyük sayı, milyonlarca insanı tehdit eden yapı stokunun içinde, bundan daha elzem bir işimiz olamaz. Bu bir belediyenin, bir bakanlığın, hatta ve hatta, sadece bir devletin dahi kendi bütçesinden çözemeyeceği kadar yüksek oranlı bir yapıdır. Sürekli sübvanse edilerek çözüme kavuşması da mümkün değildir. Katılımcı modeller, paylaşımcı modeller, gerektiğinde vatandaşın da hakkını ödediği ama sağlıklı borçlanabileceği, sıfır faizle bile borçlanabildiği, uzun sürede karşılığını ödeyebildiği, hak sahibi olmanın orada karşılığını görebildiği modellerle çözüm oluşturulmalıdır. Yüz milyarlarca liralık büyük bir maliyete sahip İstanbul dönüşümünde.”
“GEÇMİŞTEKİ HIZLA GİDERSEK 100 YIL”
“Geçmişte hiçbir şey yapılmamıştır, denebilir mi? Mümkün değil; çok şey yapılmıştır. İyi niyetle iyi şeyler yapılmak istenmiştir. Ama bakınız, 1999 yılı depreminden bugüne, yaklaşık 20 yılda, İstanbul’da kentsel dönüşüm için yapılan hızla hareket edersek, İstanbul’un dönüşümünü 100 yılda bitiremeyiz. Bunu ben söylemiyorum, sayılar söylüyor. Bu olmaz, bu iş bizi yorar. Onun için bu sürecin çözüme kavuşması, müşterek bir seferberlik ile çözülebilir. Vatandaş işin içinde olacak. İş hayatı, işin içinde olacak. İnşaat sektörü, finans sektörü işin içinde olacak. Ülkenin ekonomik değerleri buna müsait olacak; faizi, enflasyonu…
Bu kapsamda tabii ki ilçe belediyesi, büyükşehir belediyesi, bakanlık devrede olacak.
Gerektiğinde makul sübvansiyonlar olabilir. Ama bu iş böyle yapılırsa, bize göre 15 ila 20 yıl içerisinde İstanbul’da muazzam bir dönüşüm elde edilir.”
“İNSANLARIMIZIN GÖZÜNDE UMUT GÖRÜYORUM”
“Burada çok değerli bir işe imza atıyoruz. Burada insanlarımızın gözlerinde, ben, umut görüyorum. Ama hafif de ‘Ya acaba ne zaman bitecek, ne zaman evimize gireceğiz’ telaşını da gözlerinden okuyorum. Ben, binlerce konut yapmış birisiyim. Ben, o gözlerden onu görürüm. İster özel sektör olsun, ister başka bir alan olsun; görürüm, hissederim. Onun için bu işi hızlı bitireceksiniz arkadaşlar. Yüklenicimize, onun çalışanlarına Allah, güç kuvvet versin. Bizim çalışma arkadaşlarımızın sıkı denetim ile hem kaliteli hem hızlı bir iş istiyoruz. Takvimini gün gün takip edeceğim. Gelip de burada sık sık da denetleyeceğim. Allah’ın izniyle sizi hızlıca evlerinize buluşturacağız.”
Konuşmaların ardından, İmamoğlu, hak sahipleri Hayrullah Türkoğlu, İrfan Turhan ve Halime Çalış ile birlikte butonlara bastı ve 50 yıllık sorunu çözüme kavuşturacak ilk harcı temele döktü.