İYİ Parti TBMM Grup Başkanı Tatlıoğlu,Merkez Bankasının 128 milyar dolarlık rezervine ilişkin tartışmalara yönelik, “Bu satış, dünya merkez bankacılığının geleneksel politikaları içerisinde olan doğrudan müdahale ve ihale yaparak tarzının dışında yapılmıştır.” dedi.
Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu ile Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın açıklamalarına işaret eden Tatlıoğlu, “Merkez Bankasının 128 milyar dolar olarak simgeleşen ama 140 milyar doları bulan bir döviz rezerv satışı söz konusudur. Bu satış, dünya merkez bankacılığının geleneksel politikaları içerisinde olan doğrudan müdahale ve ihale yaparak satış tarzının dışında yapılmıştır.” diye konuştu.
Tatlıoğlu, Merkez Bankasının kullandığı satış yönteminin, normal değil, istisnai bir yöntem olduğunu, niçin böyle bir yöntem kullanıldığına ilişkin açıklamanın da yapılmadığını savundu.
Merkez Bankasındaki döviz işlemlerinin, piyasadaki döviz ve faiz istikrarını sağlamak için yapıldığını belirten Tatlıoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Geldiğimiz noktada kamu bankaları dahil 140 milyar dolar civarında döviz erimesine karşılık son bir yıl içinde faiz yüzde 130, döviz ise yüzde 40’lar civarında arttı. Bu kadar döviz erimesine rağmen istikrarsızlık olmuştur. Merkez Bankasının döviz rezervlerinin Hazine üzerinden satıldığı açıklamasına rağmen ilgili dönemde Merkez Bankasının Hazine hesaplarında böyle bir işlem görülmemektedir. Bunun olması için Merkez Bankasının Hazine hesabındaki işlemler yer almalıdır. Merkez Bankasının Hazine işlemi hesabında, borç-alacak ilişkisi doğarak oradan kamu bankalarına yönlendirmeleri söz konusu olmalı. Ancak Merkez Bankasının Hazine hesabında böyle bir işlem yok. Dolayısıyla 2017’de yapılan sıra dışı bir protokole dayalı olarak, Merkez Bankasının bu paraları kamu bankalarının yurt dışı hesaplarına çıkardığı ve kamu bankalarının buradan bu dövizi sattığı anlaşılmaktadır. Niçin böyle bir yöntem kullandınız? Bu dövizleri hangi amaca hizmet etmek için ve hangi tarihlerde, kaç liraya sattınız?”
Elindeki Merkez Bankasına ait aylık döviz alım-satım işlemlerinin yer aldığı listeyi gösteren Tatlıoğlu, “Buradan anlaşılıyor ki ihaleyle ilgili bilgiler Nisan 2016’dan itibaren yer bulmuyor. Yani Merkez Bankası hesaplarında Nisan 2016’dan itibaren bir ihale işlemi yer almıyor. Doğrudan müdahale de Ocak 2014’ten itibaren yer almıyor. Bizim Sayın Erdoğan ve Merkez Bankasından istediğimiz şey, bu listenin Nisan 2021’e getirilmesi ve bilgilerin kamuoyuyla paylaşımıdır.” ifadelerini kullandı.
Siyasetçilerin Merkez Bankasının rezervlerini takip etmekten daha önemli bir görevlerinin olmadığını kaydeden Tatlıoğlu, Merkez Bankasının Hazine hesabında görülmeyen döviz işlemlerinin acilen açıklanmasını istedi.
Tatlıoğlu, “Merkez Bankası normal işlemelerini yapmak yerine, bu tür yan yola sapmasının nedeni Türkiye Varlık Fonunun denetimden yoksun olması mıdır? Türkiye Varlık Fonu, her türlü denetimden yoksundur. İşlem yapılan kamu bankaları bu fon içerisinde olduğu için bu dövizlerin önce denetlenemeyen bir alana çıkartılıp orada satış işlemleri gerçekleştiği görülmektedir.” dedi.
İYİ Parti Grup Başkanı Tatlıoğlu, Merkez Bankasının döviz rezervinin bugün itibarıyla eksi 64 milyar dolar, altın rezervinin ise 40 milyar dolar olduğunu ileri sürdü.
Malatya Yeşilyurt Belediyesinde hizmet pasaportu konusunda usulsüzlük yapıldığı iddialarını değerlendiren Tatlıoğlu, “Biz aynı fotoğrafı Sovyetlerin Boris Yeltsin döneminde görürdük. Sovyetler heyeti, uluslararası etkinlikler çerçevesinde yurt dışına çıktığında heyette bulunanların önemli bir kısmı, gittikleri ülkelerde kalırdı. Türkiye’deki durum da Sovyetleri andırıyor.” şeklinde konuştu.
Türkiye’deki siyasi ve ekonomik şartlar nedeniyle yurt dışına gitmek isteyen vatandaşların sayısında büyük artışı olduğunu öne süren Tatlıoğlu, “Yapılan araştırmalarda, gençlerin yüzde 70’inin yurt dışına çıkmak istediğini biliyorduk. Şimdi ise yetişkin vatandaşların bile rüşvetle, kamu birimlerinin akıl almaz dolandırıcılık ve gayri resmi organizasyon becerileriyle yurt dışına gitmek istediklerini görüyoruz. İçişleri Bakanlığı ise aradan uzun süre geçtikten sonra soruşturma açıyor. Mahallede hırsızlığı önleyen yok ama hırsızın peşine düşmüşler. Devletin görevi hırsızlığı önlemektir. ” ifadelerini kullandı.
Kovid-19 salgını ve aşı çalışmalarına işaret eden Tatlıoğlu, Türkiye’de ikinci doz aşı yapılanların oranının, nüfusun yüzde 10’unu bulmadığını belirtti.
AK Parti kongrelerini hatırlatan Tatlıoğlu, “Beklerdik ki bir savcı şikayete rağmen bir işlem yapsın, Genel kurul ve kurultaylarla ilgili bir dosya açsın. Bir kantinde ’10 öğrenci kahve içti’ diye on binlerce ceza yazanlar, Türkiye’de bir kongre ve toplantı için bir dosya açma cesaretine sahip olamamışlardır. Bu, Türkiye’de yargının, denetimin ve kamunun ne durumda olduğunun gösteriyor.” değerlendirmesinde bulundu.