Haberin Yıldızı-
Gazi Mustafa Kemal Atatürk bir konuşmasında çevresindekile şöyle söylemişti ““Milletimiz çiftçidir. Milletin çiftçilikteki çalışma imkanlarını, asri ve iktisadi tedbirlerle en yüksek seviyeye çıkarmalıyız.” “Türkiyenin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür.” “Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı, biz bu gün dünya üzerinde olmayacaktık.”
Şimdi geldiğimiz noktada ise çiftçi sadece oy deposu olarak görülüyor yoksa Çiftçi Batsın kimsenin umrunda değil …
İYİ Parti Tarım ve Kırsal Kalkınmadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Ergin Kahveci, çiftçinin 2020 yılında enflasyon dışı elinde kalan net kazancın ne olduğunun açıklanmasını istedi. Ürün değerleri artışı üzerinden çiftçi gelirindeki artışın bir önceki yıla göre el ele baş başa bile olmadığının görüldüğünü dile getiren Kahveci, şunları kaydetti: “Normal enflasyonun %12’lerde, gıda enflasyonunun %21’ler seviyesinde, tarımsal girdiler enflasyonunun TÜİK’e göre %15-18’ler arasında, gerçek girdiler enflasyonunun ise totalde yaklaşık %50-60’lar seviyesinde olduğunu düşündüğümüzde aslında çiftçi gelirlerindeki artışın (ürün değerleri artışı üzerinden) bir önceki yıla göre “el ele baş başa” bile olmadığını görüyoruz dedi
ÇİFTÇİ GELİRLERİNDE GERİYE BİR GİDİŞ VAR
Geriye bir gidiş olduğunu ve çiftçinin rakam olarak kazandığını ama esasında bunun enflasyon ve girdi maliyetlerindeki artışlardan geldiğini açık bir şekilde görüyoruz. Hatta bazı kalemlerde açıklanan artış oranlarının girdi ve genel enflasyon artışlarının altında kaldığını ve çiftçinin kaybetmeye devam ettiğini görüyoruz” dedi.
Kahveci, konuyla ilgili olarak yazılı bir açıklama yaparak şunları kaydetti:
“1- Hayvansal ürün değeri, son bir yılda %17’lik bir artışla yaklaşık 259 milyardan yaklaşık 304 milyar TL’ye çıktı. Bu rakamı, “canlı hayvanlar değeri” ve “hayvansal ürünler değeri” birlikte oluşturuyor.
2- Bu değer içerisinde pazarlanan miktar, bir önceki yıla göre, yaklaşık %15’lik artışla 137,6 milyardan 158,9 milyara çıktı.
3- Bitkisel üretim değeri, son bir yılda %24’lük artışla yaklaşık 207 milyar TL’den yine yaklaşık 245 milyar TL’ye çıktı.
4- Bu değer içerisinde pazarlanan miktar, bir önceki yıla göre, yaklaşık %24’ük artışla 167 milyardan 197,5 milyara çıktı.
5- Toplam Tarımsal ürün brüt değeri, %17 artışla 466 milyar TL’den 549 milyar TL’ye çıktı.
6- Toplam tarımsal ürünlerden pazarlanan ürün değeri, %17’lik artışla yaklaşık 304,4 milyar TL’den 356,3 milyar TL’ye çıktı.
7- Çiftçinin brüt eline geçen miktardan, net kazancının %20’ler seviyesinde olduğunu düşündüğümüzde; Çiftçilerin toplam brüt üretim üzerinden yaklaşık 110 milyar TL, pazarlanan miktarlar üzerinden ise yaklaşık 71,5 milyar TL kazandığını görüyoruz.
8- Normal enflasyonun %12’lerde, gıda enflasyonunun %21’ler seviyesinde, tarımsal girdiler enflasyonunun TÜİK’e göre %15-18’ler arasında, gerçek girdiler enflasyonunun ise totalde yaklaşık %50-60’lar seviyesinde olduğunu düşündüğümüzde aslında çiftçi gelirlerindeki artışın (ürün değerleri artışı üzerinden) bir önceki yıla göre “el ele baş başa” bile olmadığını görüyoruz. Geriye bir gidiş olduğunu ve çiftçinin rakam olarak kazandığını ama esasında bunun enflasyon ve girdi maliyetlerindeki artışlardan geldiğini açık bir şekilde görüyoruz.
Hatta bazı kalemlerde açıklanan artış oranlarının girdi ve genel enflasyon artışlarının altında kaldığını ve çiftçinin kaybetmeye devam ettiğini görüyoruz.
Çiftçi borçlarının sürekli artması bu değerlendirmemizi doğruluyor zaten. Çiftçi kazandıklarından değil, borçla üretime devam etmek zorunda kalıyor. Bu nedenle diyoruz ki; “kazanç odaklı” bir model kurmak zorundayız ve kuracağız.
9- Rakamların geriye doğru rakamlarla düzenlilik arz etmesi ve yıllık artışların sürgit bir şekilde %15-18’ler düzeyinde gitmesi, açıklanan rakamlara tereddütle bakmamıza yol açıyor.
10- Bu durumda, çiftçilerin 2020 yılında enflasyonlar dışı elinde kalan net kazancın ne olduğunu bilme hakkımız vardır ve bunu soruyoruz: Bu değerlerden 2020 yılında çiftçi net, artı değer olarak ne kadar kazandı? Kendisine refah payı ve işletme+yatırım sermayesi olarak ne kaldı? Bu kazancın ne kadarı borçlanma dışı özkaynak olarak cebinde kalacak?
11- O halde; rakamlar mı yoksa gerçekler mi bizim gündemimiz olacak? Biz, rakamlar gerçek olsa dahi, “gerçekliğin” ne olduğunun peşindeyiz ve bunu bilmek istiyoruz? 12- Peki, bilirler mi ya da bildirirler mi? Bizce hayır; ama yanılmak isteriz.