Haberin Yıldızı-
Yıllardır inşaat sektöründe faaliyet gösteren ve birçok büyük projede hem yönetim, hem de uygulamada görev yapmış olan İnşaat Mühendisi Cemal Doğan, kentsel dönüşüm hakkında açıklamalarda bulundu. Doğan, doğru bir dönüşüm hamlesinin siyasi çekişmelerin üstünde, yaşamsal bir sorun olarak ele alınması gerektiğini vurguladı.
Deprem gerçeğine sırtımızı dönemeyiz
Özellikle 1999 yılından önce yapılmış binaların detaylı olarak incelenmesi gerektiğini belirten Doğan, “Türkiye’nin genel röntgeni çekilmeli. Özellikle 1999’dan önce yapılmış binalar kesinlikle incelenmeli. Bu yapılırsa, mekânsal yenileme, kentsel dönüşüm gibi yeniden imar ve inşa süreci hızlandırılabilir. Eğer bir bölgede zemin ile ilgili sıkıntılar varsa, yerleşim yeri daha sağlam zemine sahip bir bölgeye aktarılabilir. TBMM Araştırma Komisyonu Raporu’na göre, 17 Ağustos depreminde 112.735 bina yıkıldı veya ağır hasarlandı. 124.131 bina orta, 128.042 bina ise az hasarlı olarak etkilendi. Gözümüzün önünde yaşanmış bu tablo varken, İstanbul gibi ülke ekonomisinin kalbi olan bir büyük kentte tüm planlamalarımızı deprem merkezli yapmak zorundayız. Bu mesele herkesi ilgilendirir. Bu gerçeğe sırtımızı dönemeyiz. Önümüzdeki bu gerçek bizleri doğru, sürdürülebilir ve yönetilebilir bir kentsel dönüşüm sürecini hızla başlatmaya mecbur kılıyor” dedi.
Kentsel dönüşüme mecburuz!
Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik şartlarda dönüşümün mümkün olup olmadığının ötesinde mecburiyetin daha önemli olduğunu belirten Cemal Doğan, sözlerine şöyle devam etti: “Deprem gerçeğinin gölgesinde kentlerin ve kentlinin yaşam refahının artırılması, otopark, sosyal alan, kültürel alan, eğitim alanları gibi ihtiyaçların giderilmesi ancak doğru bir kentsel dönüşüm ve planlamayla mümkündür. İnşaat, ekonomik değeri yüksek bir sektördür. Her dönüşüm, günün sonunda binaların eder değerinde artış sağlayacak. Yani ekonomik şartlara bakıp umutsuzluğa kapılmak yerine yaratacağı artı değeri görüp harekete geçmek gerekiyor.”
Nasıl bir kentsel dönüşüm modeli olmalı?
Kentsel dönüşümde sistem ve yasalara dikkat çeken Doğan, “Konuya sadece binayı yıkıp yeniden yapmak olarak bakarsak sistem kilitlenir. Şahısların bireysel ekonomisine inen bir sonuç karşımıza çıkar ki bu durumda dönüşüm gerçekleşmez, gerçekleşmiyor da zaten. Öncelikle tamamen ticari kaygılara ve bireyselliğe dayalı, altyapı, trafik, otopark vb. hiçbir detayın dikkate alınmadığı yık-yap anlayışına son vermemiz gerekiyor. Kişilere rant sağlayan anlayış yerine ada bazlı, bölgesel çalışmalar planlanmalı. Bölgenin sosyal ve yaşamsal tüm ihtiyaçları hesaba katılmalı. Altyapı, bağlantı yolları, otoparklar, yeşil alanlar, kent meydanları gibi değer katacak alanlar oluşturulmalı. Ancak bu şekilde yapılırsa, dönüşüm kendi maliyetini içinde barındıran bir ekonomik yapı kazanır” dedi.
En büyük engel kişisel rant hırsı
İnşaat Mühendisi Cemal Doğan, İstanbul’da binaların büyük çoğunluğunun 35-60 yıllık yapılar olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “1999 depreminden sonra istenseydi bu dönüşüm şimdiye bitirilmiş olurdu. Aradan geçen 20 yılda kentin boş alanları, askeri alanlar ranta kurban edildi. Kentsel dönüşüm büyük bir istek ile başlasa da maalesef, yönetimsel sebepler ve kişisel çıkar ve menfaat ilişkileri nedeniyle bu gerçekleşmedi. Kentsel dönüşüm ise tamamen ticari kaygı içinde yapılıyor. Kadıköy Fikirtepe, Bakırköy Ataköy sahili, Başakşehir gecekondu bölgeleri, Bağcılar’ın belli bölgeleri ve buna benzer birçok ilçede bu ticari kaygıyı görüyoruz. Bundan sonra yapılacak şey belli. Dönüşüm isteniyorsa bölgelerde mastır plan doğrultusunda bina dönüşümünden ziyade mekânsal kalitenin arttığı projelere ağırlık verilmeli. Deprem odaklı dönüşüm içerisine alınacak bölgelerde eski ve yeni bina arasındaki değer takası belirlenmeli. Metrekare tartışmaları son bulmalı.”
Dönüşümün üç temel ayağı var
Kentsel dönüşümde vatandaşa belediyelere ve hükümete düşen görevler olduğunu belirterek Doğan, “Kentsel dönüşüm projelerinde bir üçgen var. Üçgenin tepe noktasını hükümet, alt noktalarını ise belediyeler ve halk oluşturur. Bu üç grubun çok uyumlu çalışması gerekir. Türkiye’de maalesef bu üçgen arasında doğru bir bağ kurulamadı. Bu kadar önemli bir konu siyasi çekişmelere kurban edildi. Kentsel dönüşümde yük vatandaşın sırtına yıkıldı. Yapı riskli ilan ediliyorsa zaman kaybetmeden ve vatandaşa mali yönden yüklenmeden proje onayını verip sağlıklı bir yapılaşmanın önü açılmalıdır. Bakanlık ve belediyelerin, konuya daha koordineli ve bilimsel yaklaşması gerekir” dedi.
“Avcılar Modeli” dikkat çekiyor
Avcılar’da başlayan kentsel dönüşüm sürecini de değerlendiren Cemal Doğan, sözlerini şöyle noktaladı: “Bugün İstanbul’a dönüşüm konusunda yıldızı parlayan ilçemiz Avcılardır. Avcılar Modeli ismi verilen sistemile dönüşüme başlandı. Avcılar’da yenilenmesi gereken 50 bin konutun şu ana kadar 6 binden fazlası yenilendi. 2021’de gerçekleştirilecek yenilemelerle rakamın 15 bini aşacağı belirtiliyor. Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli, 2029’a kadar Avcılar’da, şu an plansız olan alanlar dahil, insanların ölüm ve yaralanmalarına neden olacak riskli bina kalmayacağını belirtiyor. Bu modelle Avcılar’da dönüşümde yerinde, gönüllü ve uzlaşmaya dayalı bir sistem geliştirildi. Avcılar Modeli, ülke genelinde uyarlanarak örnek olabilir. Göreve gelir gelmez kentin en önemli sorununu siyasetin bütün mekanizmaları ile uzlaşmacı bir şekilde geliştiren ve çözüme giden Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli’yi kutluyorum.”