Haberin Yıldızı-
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoy ile Yalova Milletvekili Özcan Özel, CHP’den istifa etti.
Çelebi, Aksoy ile Özel, Mecliste ortak basın toplantısı düzenledi.
Üç milletvekili, ayrı ayrı açıklamalarda bulunup, gerekçelerini sıralayarak partilerinden istifa ettiklerini açıkladı.
Çelebi, Aksoy ile Özel’in istifası ile CHP’nin Meclisteki sandalye sayısı 138’den 135’e düştü.
CHP’den istifa eden İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, istifasını açıklarken “Hem ‘PKK terör örgütüdür.’ demeyenlerle iş tutma hem Çelebi olmaz.” sözlerini sarf etti.
Siyasi yaşamının, Cumhuriyete kurulmuş siyasi bir kumpas davası olan Ergenekon’da, 2008’de başladığını, FETÖ kumpaslarına karşı Silivri’de bir subay ve Atatürk genci olarak büyük Türk milleti adına amansız mücadele verdiğini ve 41 ay tutuklu kaldığını anımsatarak, “Asıl milletimizin vekilliğini o zor şartlarda, FETÖ’cülerin yüzlerine ‘Beni Cumhuriyet devrimlerinin neferi olma suçundan ıslah edemezsiniz.’ diyerek o zaman yaptığıma inanıyorum.” dedi.
Çelebi, CHP’nin topluma hızlı veri aktarmak için kurmuş olduğu ve 24 Haziran 2018 seçim gecesi çöken Adil Seçim Platformu sisteminden sorumlu olanların istifasını istediğini anımsatarak, ancak gereğinin yapılmadığını ilgililerin ne istifa ettiğini, ne de görevden alındığını, el üstünde tutularak üst yönetimde görev almaya devam ettiğini belirtti. Bunun, kendisi için ilk ciddi kırılma anı olduğunu, halka verilmesi gereken hesabın verilmediğini, bedel ödenmediğini savunan Çelebi, “CHP yönetimindeki bu keyfiyet kan kusup kızılcık şerbeti içmemize neden olmuştur.” ifadesini kullandı.
Mehmet Ali Çelebi, Temmuz 2018’de, milletvekili olmasından 1 ay sonra partide gördüğü sorunlara dair bir bildiriyi, şahsi twitter hesabımdan yayınlayarak, 20 Temmuz 2018’de partide ilkesel değişim için imza verdiğini, kurultaya gidilerek partinin dinamik bir dönüşümden geçmesi adına tartışma yapılmasını doğru bulduğunu anlattı.
Verdiği imzanın, şahıslarla ilgili değil ilkelere dair olduğunu ancak kasıtlı olarak şahıslara indirgenip ötekileştirme aracı olarak kullanıldığını ileri süren Çelebi, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yetmedi, imza sürecinde kraldan çok kralcı mevcut bir milletvekili tarafından İzmir’e sokulmamakla tehdit edildim. Yine kan kusup kızılcık şerbeti içtim. Parti içi demokrasi istediğim ve partimizin ilerlemesi adına düşündüğüm ilkeleri talep ettiğim için Eylül 2018 Abant milletvekili kampı dahil sonrasındaki 1,5 senelik süreçte mobinge varan ötekileştirme (imzacılar, darbeciler söylemleriyle taciz, selam vermeme, uzak durma, aba altından sopa gösterme, beraber itiraz ettiğimiz vekillerden koparmaya çalışma vb.) artan bir şiddetle devam etti. Yel kayadan ne koparırsa sonuç o olmuştur. Silivri’de yıllarca cezaevinde çürütülme tehdidine meydan okumuş Çelebi’ye bunlar işlememiştir. İktidara yürümek için çözülmesi elzem olan yapısal sorunları sürekli gündemde tutmaya devam ettim.”
Mehmet Ali Çelebi, 2 yıl boyunca onlarca itiraz ve birçok görüşmeden sonra son çağrılarını 10 Aralık 2020’de CHP yönetimine ve milletvekillerine gönderdikleri mektupla yaptıklarını ifade ederek, 26-27 Ocak 2021 tarihlerinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ile yaptıkları görüşmelerde, “partide birlik için adım atılmalı” diye ısrar ederek, 3 vekil imzalı görüşlerini sunduklarını ancak çabalarının sonuçsuz kaldığını söyledi.
Çelebi, Meclis’teki çalışmalarıyla, kendisini Türk siyasetine sokan Kılıçdaroğlu’nu yanıltmadığını düşündüğünü ifade ederek, “Siyaset biter kendisine saygım asla bitmez.” ifadesini kullandı.
CHP yöneticilerinin, yanlışları düzeltmektense kendisinde “bozguncu bir ruh” görmeyi tercih ettiğini, susturmak, bastırmak, yok saymak istediğini öne süren Çelebi, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben yaşadım ve gördüm ki; bu CHP, o CHP değil. CHP, CHP’den sürgün edilmiş. Nereden nereye geldik. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinden doğmuş özgüveni yüksek CHP’den, AKP’nin ve saray rejiminin miadı dolmuşken, kendi değerleri ve mücadelesiyle 1. parti olmaya çabalamayan, başka partileri parlatan ve siyasi sebil gibi besleyen, iktidar çöplüğünde yeni dostlar ararken partinin başarılı evlatlarını dışlayan CHP’ye geldik. Emperyalizme diz çöktürmüş CHP’den, S-400, Mavi Vatan, Kıbrıs, Libya, Azerbaycan, Suriye gibi milli konularda kekeleyen yöneticilere, ‘Hangi istiklal vardır ki yabancıların planlarıyla yabancıların nasihatlarıyla yükselebilsin. Tarih böyle bir olay kaydetmemiştir.’ diyen Mustafa Kemal Atatürk’ten, yabancılardan demokrasi dilenen yöneticilere, Atatürk demekten imtina edenleri sahiplenen ve el üstünde tutan CHP’ye geldik. Kuldan yurttaş yaratan CHP’den; ülkeye hem demokrasi vadedip hem parti içinde AKP tipi demokrasiyi yani ‘itaat et rahat et.’ anlayışını hakim kılanlara, Parti Meclisi üyelerine, milletvekillerine, il-ilçe başkanlarına tuzluk muamelesi yapan anlayışa, ‘Işığımız Öcalan’ diyen kumpas tetikçilerini CHP için şans görebilen yöneticilere, Atatürk’ü alenen soykırımcı olarak niteleyen HDP yönetimine ses çıkaramayan yöneticilere, kadınlara seçme seçilme hakkı veren CHP’den, grup başkanvekili seçimlerinde milletvekillerinin dahi seçme seçilme hakkını yok sayan, grup başkanvekillerini dahi atayan CHP’ye geldik.”
Çelebi, CHP’yi, “örgütünün kararlarına değer veren anlayıştan, belediye başkanlıklarını, belediye meclis üyeliklerini parselleyen anlayışa, örgütünün emrinde olan belediye başkanlarından parti meclisi şekillendirip ‘Ben seni seçeyim, sen beni seç.’ kirli organizasyonuna dahil olanlara ve partinin ve ülkenin rotasını dizayn eden kurultaylardan, gizli liste dolaştırarak türlü oyunlar çevrilen, kumpaslarla dizayn edilmiş kurultaylara” sahip olmakla eleştirdi.
CHP’nin “ayrıştıran ve bölen siyasete tepki koyamayan, etnisite/mezhep üzerinden sorun tarifi yapan; HDP’nin gölgesinde, dostların dizinin dibinde, AKP’nin hurdalığında iktidarın güneşini aradığını” da söyleyen Çelebi, “Anadilde eğitim tartışmalarına net tavır koyamayan, ‘yerel yönetimlere özerklik’ adı altında bölgesel yönetimleri 2018 Anayasa ilkeleri görüşmelerinde tartışabilen, ‘eşit yurttaşlık’ adı altında farklı etnisitelerin veya grupların eşitliğini ikame etmeye çalışan anlayışa prim veren CHP’ye geldik.” sözlerini sarf eti.
Mehmet Ali Çelebi, bir tercih yapmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“Hem kurucu felsefeye aykırı tercihler hem Çelebi olmaz. Hem Ahmet Altan hem Çelebi olmaz. Hem Abdullah Gül ve türevleri hem Çelebi olmaz. Hem ‘PKK terör örgütüdür.’ demeyenlerle iş tutma hem Çelebi olmaz. Hem Cumhuriyet yıkıcılarla ve kumpasçılarla dostluk hem Çelebi olmaz. Hem özgüvensizlik, hem ürkeklik, hem liyakatsizlik hem Çelebi olmaz. Silivri’de teslim olmamıştım, şimdi de teslim olmuyorum. Müebbet hapisler karşısında tehditlere boyun eğmemiştim, şimdi de eğmiyorum. Atatürk, Cumhuriyet ve Halk için boynumu kaldırıyorum.”
CHP içerisinde çok güzel insanlar tanıdığını ve çok şey öğrendiğini belirten Çelebi, “CHP’nin altı okunu, Cumhuriyet’in ateşini, Anadolu’nun ücra köşelerinde imkansızlıklar içerisinde taşımaya çalışan nice onurlu insanlara dokundum. Bunca kirlenmişlik içerisinde o duru ve namuslu yüzleri görmek beni her şeye rağmen evimde, yuvamda hissettirdi. Sonsuza dek saklayacağım hatıralar için teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.
Çelebi, kendisini, “Silivri’de tanınan Atatürk Cumhuriyeti’nin evladı Teğmen Çelebi” olarak nitelendirerek, “Ateş parçasıdır, şahsi çıkarı ve ikbali için sönmüş mum olamaz. Sen yanmasan, ben yanmasam, biz yanmasak nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?” diye konuştu.
CHP’den istifa eden Karabük Milletvekili Hüseyin Avni Aksoy, CHP’nin Atatürk’ün gösterdiği istikametten saptığını söyledi.
Aksoy, kendisi gibi CHP’den istifa eden İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi ve Yalova Milletvekili Özcan Özel ile Meclis’te basın toplantısı düzenledi.
2018 seçimlerinde Karabük’ten milletvekili seçildiğini anımsatan Aksoy, seçim sürecinde ve öncesinde Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkeleri doğrultusunda “Önce vatan, önce bayrak.” diyerek göreve başladığını ifade etti.
Hüseyin Avni Aksoy, daha önce “CHP’nin Atatürk’ten uzaklaşmasının ve terörle arasına mesafe koymayan HDP yönetimiyle arasına mesafe koyamamasının, milli unsurları ötekileştiren yaklaşımının ve yamuk ittifak politikalarının partiye zarar vereceğini” belirttiğini, önce CHP’nin öz evlatlarının ve partinin birliğinin düşünülmesi gerektiğini ısrarla anlattığını söyledi. Aksoy, şöyle konuştu:
“Ancak düşüncelerimiz hiç ciddiye alınmadı. Partimizin öz evlatları ve tabanımızda bize gönül vermiş seçmenlerimizden ziyade yamuk ittifak halindeki eski ve yeni dostlar tercih edildi. Nihayet 8 Aralık 2020’de TBMM’nin onurlu kürsüsünde HDP hariç tüm grupların alkışladığı tarihi bir konuşma yaparak Türk milletini ve partimizi uyardım. Atatürk’e ‘Atatürk’ demekten imtina edenleri ve milli ordumuza dil uzatanları TBMM’nin onurlu kürsüsünden ‘Ne pahasına olursa olsun iktidarda kalmak ya da ne pahasına olursa olsun iktidarı alabilmek için değil, memleketi karpuz gibi ikiye bölmeden, icat çıkarmadan tek çıkar yol Türk milleti ittifakıdır.’ dedim.”
Aksoy, CHP’nin politikalarında değişiklik olmaması üzerine bütün milletvekillerine 10 Aralık 2020’de mektup yazarak görüşlerini ilettiklerini dile getirdi.
Mondros Mütarekesi’nden 2 hafta sonra 13 Kasım 1918’de emperyalist güçler tarafından Osmanlı’nın başkenti İstanbul’un işgal edildiğini anımsatan Aksoy, şöyle devam etti:
“İşgal kuvvetlerine karşı ilk kez 14 Mart 1919’da özgürlük için baş kaldıran Tıbbiyeli Hikmet ve zamanın güçlü Osmanlı Paşası Harbiyeli Mustafa Kemal Paşa ve de bu işgale karşı isyan edip Kuvayımilliye’ye katılan Atatürk’ün yakın düşünce ve yol arkadaşı Cumhuriyet muallimi Mustafa Necati emperyalistlere karşı Ulusal Kurtuluş Savaşı yürüterek Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuşlardır. Tam bu noktada tarih tekerrür etmektedir. Kaderin cilvesi yine bir yurtsever ‘tıbbiyeli’, bir kahraman ‘harbiyeli’ ve vatansever bir ‘Cumhuriyet muallimi’ olarak tarihin sahnesine çıkıyoruz.
100 yıl sonra bugün Atatürk’ün 2 büyük eserinden biri olan Cumhuriyet Halk Partisi Atatürk’ün gösterdiği istikametten sapmıştır. CHP’den Atatürk’ün yoluna dönene kadar istifa ediyoruz. Türkiye seçeneksiz değildir. Analar ne yiğitler doğuruyor. Memleketimizde güneşli güzel günler yakındır. Zihninizi boşaltınız, inat ve düşmanlaştırma üzerine kurulmuş bu ittifakları ve birbirinizi alt etme politikalarını terk ediniz.”
Aksoy, “milleti kamplara bölerek ve birbirlerine neredeyse düşman ederek yapılacak siyasetten medet ummanın millete yararı olmayacağına” işaret ederek, artık milletin tümünü kucaklayarak, kamplara bölünmeye çalışılan halkı barıştırarak ve yeni bir yol açarak siyaset yapılmasının Türkiye için yegane çıkış yolu olduğunu vurguladı.
Yalova Milletvekili Özcan Özel ise 1995’te CHP’ye katıldığını, partinin baraja takıldığı ve yönetici listesine yedek üye bulunmadığı yıllarda eski CHP Milletvekili Muharrem İnce ile sahalarda olduklarını söyledi.
Bugün partiyi yönetenlerin bir kısmının, o dönemde başka partinin üyesi olduğunu ve CHP aleyhine propaganda yaptıklarını anlatan Özel, partiye ilginin en aza indiği 1999’da Yalova’da parti yönetiminde yer aldığını kaydetti.
CHP’den, Muharrem İnce ile birlikte milletvekili seçildiklerini anımsatan Özel, uzun yıllar sonra kazanılan Yalova Belediyesinin bugün kaybedilmesinde, olumsuz tüm bilgileri CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na vermelerine rağmen bunları dikkate almayan CHP Genel Merkezinin sorumlu olduğunu savundu.
Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanı adayı olması üzerine, kendisinin Yalova’da ilk sıradan milletvekili seçildiğini anımsatan Özel, Olağanüstü Kurultay için imza toplanmaya başlanınca İnce’nin yanında yer aldığını anlattı.
Özel, “Milletvekilliği görevimiz devam ediyordu ama hem Grupta hem Genel Merkez nezdinde yalnızlaştırıldık, dışlandık.” diye konuştu.
CHP lideri Kılıçdaroğlu ile görüştüklerini aktaran Özel, “Yüzde kaç oy alacağı belli olmayan partilere gösterilen ilginin çeyreğinin, partimizin ötekileştirilmiş önderlerine gösterilmemesi bizleri yaraladı. Muharrem İnce ile partinin tüm ötekileştirilmiş evlatlarıyla görüşülüp birlik ve beraberliğin sağlanması adına yapılan çağrılara yanıt verilmedi.” ifadelerini kullandı.
Özel, önerilerinin yer aldığı mektuplarını, Kılıçdaroğlu ve CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel’e sunduklarını dile getirerek, önerilerine hiçbir yanıt gelmediğini kaydetti.
Atatürk’ün yolunda yürümeye devam edeceğini söyleyen Özel, “Israrlarımıza rağmen birli