Çiftçiler Sendikası (ÇİFTÇİ-SEN) Genel Başkanı Ali Bülent Erdem; fındıktaki sömürü düzeninin artık bitmesini istediklerini söyledi.
Genel Başkan Ali Bülent Erdem Tarımsal üretimin ve gıdanın, üretimi, işlenmesi, fiyatlandırılması, pazarlanması ve kontrolü şirketlere bırakılmamalıdır derken DKİB’in yaptığı son açıklamanın da Ferrero ve ona bağlı şirketlerin adeta tarım bakanlığı gibi çalıştığını, tüm fındık tarımı üzerinde bu şirketin egemenlik kurduğunu kanıtlar niteliktedir dedi
Genel Başkan Erdem ;
2000 li yılların başlarında Türkiye’de, IMF ve Dünya Bankası dayatmalarıyla, neoliberal politikalar hızla uygulamaya konuldu. Bu politikaları uygulamaya koymak için de, “Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı” olarak da Dünya Bankası Ortadoğu ve Kuzey Afrika’dan sorumlu başkan yardımcısı Kemal Derviş atandı. IMF ve Dünya Bankası’nın önerisiyle “15 günde 15 Yasa” adıyla çıkartılan yasaların önemli bir kısmı tarımsal üretim sistemini değiştirmeye, tarımsal üretimde şirket kontrolünü arttırmaya dönük yasalardı. Haliyle bu yasalardan en olumsuz etkilenenler de küçük çiftçiler oldu. Taban fiyat uygulamaları ve destekleme alımlarımdan vazgeçildi; tarımsal KİT’ler özelleştirilme sürecine girdi; Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri işlevsizleştirilmeye ve işletmeleri tasfiye edilmeye başlandı. Şirket alternatifi olarak kurulan örgütlenmeler (kooperatifler); “Birliklerin bu Kanunun yayımı tarihi itibariyle sahip oldukları iktisadî işletmeleri, üç yıl içerisinde anonim şirket haline” dönüştürmeleri istenerek yasa ile şirket olmaya zorlandı. Bu süreci hızlandırmak için de yasa ile “Yeniden Yapılandırma Kurulu” adı altında bir kurul kuruldu. Bu kurul Tarım Satış Kooperatifleri Birliklerini yönetmeye başladı. Bugünkü kayyumlar gibi bu Kurul’un kooperatif üyelerine karşı hiçbir sorumluluğu yoktu, sadece Sanayi ve Ticaret Bakanına karşı sorumluydu. Bu kurulun hemen hemen bütün üyelerini Hükümet, dolayısıyla IMF Ve Dünya Bankası belirliyordu, sadece “Birlik Temsilcisi” adı altındaki bir üyeyi birlik yönetimi belirliyordu. Böylelikle de üreticiler şirketlerin insafına bırakılmaya, gıda ve tarımsal üretim hızla şirketlerin kontrolüne geçmeye başladı.
Bu süreçten en fazla etkilenen ürünlerin başında da fındık üretimi ve üreticileri gelir. Fiskobirlik de bu süreçte piyasadan tasfiye edilmeye başlanmış, “Oltan Gıda” adı altındaki fındık ihracatçısı şirket hızla daha da büyümüş ve 2014 yılına gelindiğinde de İtalyan şirketi Ferrero Oltan Gıda’yı satın alarak Türkiye’deki ve Dünya’daki fındık üretimi ve piyasasını tek başına belirler hale gelmiştir.
Tarım ve Orman Bakanlığı 2020 yılı fındık hasat döneminde fındık üreticilerini desteklemek ve piyasayı dengelemek için TMO’ya fındık aldıracağını söyledi, ancak alım fiyatını 22.50 TL olarak piyasa fiyatının bile altında belirledi. Tüccarlar da 22.50 TL den almaya başladı lakin bu fiyat “maliyet + kâr” hesaplamasının çok altında bir fiyattı. Fındık üreticisinin yaşamını ve üretimini devam ettirebilmesi için yeterli bir fiyat olmadığı ve piyasayı üreticiler lehine değil, şirketler lehine dengeleyen bir fiyat olduğu kısa sürede açığa çıktı, piyasadaki fındık fiyatları 27.00 TL ye kadar yükseldi. Bu nedenle TMO hedeflediği fındığı bile satın alamadı.
Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) ise piyasa fiyatlarının TMO nun belirlediği
fındık fiyatlarının üzerine çıkmasından, piyasadan fındık toplayarak depolayan, fiyatların yükselmesine neden olan küçük sermaye gruplarından (komisyoncular,tüccarlar vb.) ve onların Ferrero’ya dönük “fındık fiyatlarını bilerek düşürüyor” tarzındaki eleştirilerinden rahatsız. Bu rahatsızlığını da Ferrero’nun “ verimlilik çalışmaları yaptığını, teknik ve lojistik destekler sunduğunu, sahada girilmedik köy bırakmadığını, her köye örnek bahçeler tesis ettiğini ve çikolata sanayinde fındık için bir marka oluşturmaya çabaladığını, Karadeniz insanına iş, aş sağladığını” söyleyerek “bu değerli firmaya saygılı olmaya davet ediyoruz” diyerek dile getirmiştir. Dolayısıyla, DKİB’in açıklaması Ferrero ve ona bağlı şirketlerin adeta tarım bakanlığı gibi çalıştığını, tüm fındık tarımı üzerinde bu şirketin egemenlik kurduğunu kanıtlar niteliktedir.
Küçük çiftçiler olarak, üretime devam edebilmek, ürettiğimiz ürün üzerinde söz sahibi olmak, ürün fiyatlarımızı şirketlerin değil kendimiz belirleyebilmek, başta Ferrero olmak üzere fındık üreticileri üzerinde şirketlerin kontrolünü ve sömürüye son vermek için örgütleneceğiz. Kooperatifçilik yasasını demokratikleştirmek ve örgütlenmemiz önündeki engelleri aşarak, gıda egemenliğimizi tesis etmek için mücadele etmeye devam edeceğiz.
Çiftçi-Sen olarak Ekonomiden sorumlu Bakanlıklara ,Tarım ve Orman Bakanlığı ile Sanayi ve Ticaret Bakanlıklarına Piyasayı şirketler lehine değil üreticiler lehine düzenlemeleri gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz; Tarımsal üretimin ve gıdanın, üretimi, işlenmesi, fiyatlandırılması, pazarlanması ve kontrolü şirketlere bırakılmamalıdır dedi.