Haberin Yıldızı-
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM Grup toplantısındaki konuşmasında, Şubat ayından bu yana, dünyayı saran pandemiyle ilgili iktidarı uyardıklarını dile getirerek, “Pandeminin ikinci dalgası Türkiye’ye pahalıya mal oldu. Bu süreçte, laf kalabalığıyla günü geçiştirmek yerine, somut adımlar atılması gerekiyor.” dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, konuşmasına, Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybeden İYİ Parti Muş İl Başkanı Ramazan Aşık’a Allah’tan rahmet, sevenlerine ve camiasına başsağlığı dileyerek başladı.
Aşık’ın, Muş’ta, iyilerin, cesurların bayrağını taşıdığını, hem il başkanlarının hem de herkesin ağabeyi olduğunu söyleyen Akşener, “Biz kendisinden razıyız, Allah da ondan razı olsun. Bu vesileyle, Ramazan başkanımın şahsında, Kovid-19 sebebiyle yitirdiğimiz tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine, sevenlerine başsağlığı diliyorum. Ruhları şad, mekanları cennet olsun.” ifadesine yer verdi.
Akşener, Şubat ayından bu yana, dünyayı saran pandemiyle ilgili iktidarı uyardıklarını dile getirdi.
Salgının ikinci dalgasının ayak sesleri geldiğinde, uyarı ve önerilerini tekrarladıklarını, pandeminin başından bu yana gayretli gördükleri Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı da uyardığını ifade eden Akşener, “Maalesef, Sayın Erdoğan, ekonomiden teknolojiye, hukuktan tarihe, sanayiden sağlığa, her konuyu en iyi bilen olduğu için, yaptığımız hiçbir uyarıyı, hiçbir önerimizi dinlemedi. Aylarca vaka sayılarını saklayıp, sadece hasta sayılarını açıklayarak, herkesi kandırabileceklerini sandılar. O da olmadı. Sadece kendilerini kandırdılar.” diye konuştu.
Pandemi nedeniyle dünyadaki duruma işaret edilerek her yerde tablonun vahim olduğunun söylendiğini aktaran Akşener, şöyle konuştu:
“Dünyada durumu kötü olan ülkeler var. Ama ikinci dalgaya karşı, kendini koruyabilmiş ülkeler de var. Sizin işiniz, kötü olan ülkeleri göstermek değil, Türkiye’yi durumu iyi olan ülkeler arasına sokmaktı. Ama söz konusu olan vatandaşlarımızın canıyken bile siyaset iletişimiyle, algı yönetimiyle, propagandayla sorumluluktan kaçabileceğinizi sandınız. Canı yanan milletimizin, yaşadığı gerçek ortadayken, yalanların yatsıya kadar süreceğini, gerçeğin kapımızı çalacağını görmediniz. Artık yüzlerinizde, milletine yalan söylemiş bir iktidarın kapkara lekesi var. İlk seçimde milletimizin karşısına bu lekeyle çıkmak zorunda kalacaksınız.”
İktidarın görevinin, bütün vatandaşları koruyacak önlemleri almak olduğunu söyleyen Akşener, “Hayatı paradan puldan, yönetmeyi de eşi dostu zengin etmekten ibaret sanan bir zihniyetin, ülkemize faturası ağır oluyor. Bakıyorsunuz, yine ellerini yıkamışlar, yine hiçbir suçları yok. Yok öyle yağma Sayın Erdoğan. Ekonomiyi damadının, pandemiyi de vatandaşın üzerine yıkıp bu işten elini yıkayıp çıkamazsın. Madem tek adam düzenini kurdun, o zaman tek sorumlu var, o da sensin. Madem siyasi rantın kırıntısını görünce üzerine atlıyorsun, başarısızlıkları da bir zahmet üstleneceksin.” şeklinde konuştu.
“Pandeminin ikinci dalgası Türkiye’ye pahalıya mal oldu. Bu süreçte, laf kalabalığıyla günü geçiştirmek yerine, somut adımlar atılması gerekiyor.” diyen Akşener, İYİ Parti milletvekillerinin salgının başından beri süreci yakından takip ettiğini, bu kapsamda Meclis’te önergeler ve kanun teklifleri verdiğini, bunların Cumhur İttifakı oylarıyla reddedildiğini ifade etti.
Akşener, “Milletvekillerimiz mesela dediler ki, ‘Türkiye’ye getirilecek aşılar, tüm vatandaşlarımıza ücretsiz yapılsın.’ Hepimizin sağlığı için yaptığımız bu öneri, Cumhur İttifakı’nın oylarıyla reddedildi. İktidarın vekilleri reddetti ama Sayın Erdoğan dün akşam çıkıp, ‘Aşılar ücretsiz yapılacak’ dedi. Güler misin, ağlar mısın?” diye konuştu.
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, şunları kaydetti:
“Milletimiz için istedik, esnafımız için önerdik Cumhur İttifakı reddetti. Oysa, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, milletine ücretsiz aşı yapabilecek, zordaki esnafına aylık 2 bin lira destek verebilecek bir ülkedir. Ama maalesef Türkiye’yi yöneten bu iktidar, milletimizi önemsemiyor, esnafımızı önemsemiyor. Millet namına iyi olan ne varsa, küçük ortağıyla birlikte parmak kaldırıp engel oluyorlar. Tek dertleri var, o da koltukları.”
Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın pandeminin yaşandığı bu dönemde bile milletin birliğini parçalayarak ötekileştirme ve kamplaştırma peşinde olduğunu ileri sürdü.
Devletin böyle yönetilemeyeceğini dile getiren Akşener, günün, siyaset yapma günü değil, topyekun mücadele etme günü olduğuna dikkati çekti.
Felaketin kapıya dayandığını iddia eden Akşener, “Yaraları sarmak yerine, kafa göz yarmak, devlet insanlığına sığmaz. Sana düşen millete örnek olmak, rehber olmak, bu cendereden en az hasarla çıkmamızı sağlamak. Sana düşen, ‘nasıl ölmeyeceğiz?’ onu anlatmak. Sana düşen ‘esnafımıza, çalışanlarımıza hangi destekleri vereceksin?’ Onu anlatmak. Sana düşen, vatandaşlarımızdan ne bekliyorsun, sen onlara ne vereceksin, bunları anlatmak. Masal anlatmayı bırak Sayın Erdoğan, bu millet tarihini de değerlerini de senden önce olduğu gibi senden sonra da korumasını bilir.” diye konuştu.
Meral Akşener, iktidarın millete verecek hiçbir şeyinin kalmadığını, ömrünü tamamladığını, millet iradesine değil sarayzadelerin keyfine teslim olduğunu ve millet için “pandemi kadar tehlikeli” bir hale geldiğini iddia etti.
Erdoğan’ın, salgın sürecini kötü yönettiğini savunan Akşener, “Tedbirlerde geç kaldığınızı artık herkes biliyor. Gerçeklerle yüzleşme vakti artık geldi de geçiyor. Derhal 14 günlük sokağa çıkma yasağını uygulayın. Bunu yaparken de vatandaşımızın mağduriyetini önleyecek önlemleri eksiksiz alın. Zararın neresinden dönersek kardır.” ifadelerini kullandı.
Türkiye ile Katar arasında yapılan ticari anlaşmalara da değinen Akşener, birçok devlet ya da şirketin yabancı borsalara ortak olarak yatırımlar yaptığını, yabancı sermayeye ve yatırımlara karşı olmadıklarını vurguladı.
Gelişmiş ülkelerde bu tür satış ya da yatırımlarla ilgili olarak kamuoyuna bilgi verildiğinin altını çizen Akşener, “Devlet, ‘ticari sır’ maskesinin ardına saklanmaz. O yüzden gizli saklı, yangından mal kaçırır gibi yapılan bu anlaşmaların akıbetini, dikkatle takip edeceğiz.” dedi.
TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen 2021 yılı bütçesine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akşener, vatandaşların taleplerini içeren öneriler yaptıklarını ancak iktidarın bu önergeleri kabul etmediğini belirtti.
Akşener, bütçeyle ilgili komisyonda muhalefetin verdiği önergelerin hiçbirisinin kabul edilmediğini ve bu durumun da demokrasiyle bağdaşmadığını dile getirdi.
Sürdürülebilir bir büyümenin ancak üretim ve istihdamla olacağına inandıklarını ifade eden Akşener, “İktidarın yanlış politikaları sonucu, vatandaşımızın borçlanmadan yaşayabilmesi imkansız hale geldi. Bu iktidar, Türk milletine zenginliği değil, yönetilebilir bir fakirliği layık gördü. Pandemide bile vatandaşına doğrudan destek olmayı aklından geçirmeyen, sadece kredilerle borçlandırmayı ve askıda ekmeği reva gören bir iktidar var.” değerlendirmesini yaptı.
Akşener, AK Parti iktidarında hane halkı borcunun milli gelire oranının10 kat artarak yüzde 17’ye, reel sektör borcunun milli gelire oranının ise 3 kat artarak yüzde 74’e ulaştığını söyledi.
Yüzleşmesi gereken gerçeklerden bir diğerinin de asgari ücret konusu olduğuna dikkati çeken Akşener, asgari ücretin, evine ekmek götürmekte zorluk çeken 10 milyondan fazla haneyi ilgilendirdiğini vurguladı.
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, konuşmasının bir bölümünde Türk Metal Sendikası Diler Demir Çelik İşyeri Baş Temsilcisi Nurdoğan Çakır’a söz vererek kürsüye çağırdı.
Çakır’ın ardından konuşmasını sürdüren Akşener, TÜİK verilerine göre bile iş bulmaktan umudunu kesmiş vatandaşların sayısının, işsiz vatandaşlardan daha fazla olduğunu, bir an önce yatırım ortamının oluşturulması gerektiğini söyledi.
Meral Akşener, şirketler üzerindeki maliyetlerin izlenen kötü politikalar sonucunda arttığını ve bunların iflasın eşliğine geldiğini ileri sürdü.
Anadolu’daki temaslarında esnafların, çalışanlarını ağlayarak işten çıkarmak zorunda kaldığına şahit olduklarını belirten Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Son altı senede kamunun genel istihdamı 1 milyon 394 bin artarken, toplam kayıtlı istihdam sadece 1 milyon 312 bin artmış. Kamunun, toplam istihdam içindeki payı yüzde 19,9’dan yüzde 26,2’ye çıkmış. Yola özel sektör odaklı, istihdam yaratan bir büyüme vaadiyle çıkan AK Parti, eskinin Doğu Bloku iktidarlarını aratmayan hantal bir partiye dönüşmüş. Partinin içine orak çekiç koyarlarsa şaşırmayın.”
Temel sorunlardan birisinin de kayıt dışı istihdam olduğuna işaret eden Akşener, Türkiye’de toplam çalışan sayısının üçte birinin herhangi bir sosyal güvencesi olmadan kayıt dışı çalıştığını, yüksek öğrenime sahip gençlerin bile kayıt dışı çalışmak zorunda kaldığını savundu.
Acilen istihdam oluşturan bir büyüme modeline geçilmesi gerektiğinin altını çizen Akşener, “Vatandaşlarını borçlandırmadan ihtiyaçlarını karşılayacak bir ekonomik modeli uygulamamız gerekiyor. İşverenlerinin daha fazla istihdam yaratmalarını sağlayacak bir yatırım iklimini oluşturmamız gerekiyor. Bunun için de herkesi memnun edecek bir asgari ücret düzenlemesini uygulamaya koymamız şart.” diye konuştu.
Akşener, hakkaniyetli bir asgari ücret modeli üzerinde çalıştıklarını belirterek şu önerilerde bulundu:
“Mevcut durumda brüt asgari ücret 2 bin 943 lira. Gelir vergisi, SGK primi ve işsizlik sigortası fonu kesintileri yapıldıktan sonra çalışanımızın eline net 2 bin 325 lira geçiyor. Diğer taraftan asgari ücretli bir çalışanı istihdam etmek için işverenimizin cebinden ise 3 bin 458 lira çıkıyor. Bu hem maaşı kuşa dönen çalışanımız açısından hem de yüksek bir maliyet üstlenen işverenimiz açısından kabul edilebilir bir durum değil.
Bizim önerimiz şudur: Brüt asgari ücreti 3 bin liraya çıkarıp asgari ücretli çalışanımıza brüt kazancının tamamını ödeyelim. Yani, işverenimiz, çalıştırdığı asgari ücretli vatandaşımızın gelir vergisini ve SGK primini devlete değil çalışanına versin. Devletimiz de çalışanımızın gelir vergisini ve SGK primini üstlensin. Böylece, asgari ücretle çalışan vatandaşımızın eline net 3 bin lira geçerken, işverene olan maliyeti ise 3 bin 458 lira olmaya devam etsin. Yani çalışanımızın eline geçen asgari ücreti 2 bin 325 liradan, 3000 liraya çıkaralım ama işverene olan maliyetini de arttırmayalım.”
Akşener, bu düzenlemenin genişletilebileceğini dile getirerek asgari ücretin üzerinde maaş alan çalışanların da asgari ücretten doğan SGK priminin ve gelir vergisinin devlet tarafından üstlenilmesini istedi. Bu düzenlemenin ülkeye çok şey kazandıracağını belirten Akşener, ekonominin sert bir şekilde daraldığı bu dönemde harcanabilir gelirin artacağını savundu.
Milletin kazancı arttığı için tüketimin de 112 milyar lira artacağını iddia eden Akşener, bu artışın milli gelire etkisinin yaklaşık 450 milyar lira olacağını söyledi.
İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, şöyle devam etti:
“Vatandaşlarımızı ve şirketlerimizi borçlandırmadan tüketim ve milli gelir artışı sağlayacağız. Bunun istihdama katkısı ise 1 milyon 550 bin yeni çalışan olacak. Üstelik bu 1 milyon 550 bin yeni istihdamın 1 milyon 164 bini kayıt dışından kayıt altına geçen vatandaşlarımız olacak. Bu model, güvencesiz çalışan 1 milyondan fazla vatandaşımıza sosyal güvenlik ve emeklilik hakkı sağlayacak. Bu model özellikle maliyetler yüksek olduğu için aile bireylerini kayıtlı çalıştıramayan aile işletmelerimize ve tarım işletmelerimize büyük destek sağlayacak. Sonuç olarak önerdiğimiz asgari ücret düzenlememiz, özel sektörün yüksek işgücü maliyetleriyle karşılaşmadan yeniden istihdam yaratacağı bir büyüme modelinin başlangıcı niteliğinde olacak.”
Akşener, asgari ücret için bütün hesapları yaptıklarına ve bu modelin bütçeye maliyetinin 71 milyar lira olduğuna işaret etti.
Bu maliyetin, bütçedeki faiz harcamalarındaki artış oranına eşit olduğunu belirten Akşener, şöyle konuştu:
“Bu maliyet, devletin önümüzdeki dönemdeki faiz harcamaları için değil, borcun faizi için ayırdığı bütçenin yüzde 40’ı bile değil. Yani, biz doğru bir borçlanma stratejisi izlersek bu kaynağı sadece faiz harcamalarından yapacağımız tasarrufla bile çıkarabiliriz. Bu maliyet eski damat bakanın dahiyane bir fikirle hazinemizi döviz cinsinden borçlandırdığı dönemde Türk lirasındaki değer kaybından dolayı karşılaştığımız maliyetin yarısı. Mevcut durumda yap-işlet-devret modeli ile Hazine garantili projelere verilen toplam taahhüt, 142 milyar 800 milyon dolar. Yılbaşından itibaren sadece döviz kurundaki artıştan dolayı, 264 milyar 137 milyon liralık bir taahhüt artışı oldu. Önerdiğimiz asgari ücret düzenlemesinin maliyeti bu artışın sadece dörtte biri kadar.”
Hükümeti eleştiren Akşener, kendilerinin dardaki vatandaşı dinlediğini hükümetin ise beş müteahhidin derdini dinlediğini iddia etti.
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, şunları kaydetti:
“Biz, dar sokaklarda, mahallelerde gezeriz, onlar saraylarda sefa sürerler. Biz, demokrasiyi amaç ediniriz, onlar araç olarak kullanırlar. Biz, gencimiz özgür olsun isteriz, onlar kontrol etmek için uğraşırlar. Biz, kuvvetler ayrılığı deriz, onlar ‘kuvvet tek olsun, bizim olsun.’ diye için her şeyi yaparlar. Biz, 21. yüzyılı temsil ederiz, onlar 19. yüzyıla takılıp kalırlar.”