İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, TBMM’de yeni yasama yılının ilk grup toplantısını gerçekleştirdi.Gup toplantısına Aralarında Aytun Çıray, Ayhan Erel, Ümit Özdağ, İsmail Koncuk’un da bulunduğu 13 muhalif isim, toplantıya katılmadı. Muhalif olarak bilinen Durmuş Yılmaz ve Aylin Cesur ise toplantıda yer aldı. Covit-19 testi pozitif çıkan Fahrettin Yokuş ve Aslan Kabukçuoğlu da karantinada oldukları için toplantıya katılmadı. Muhalif isimlerin, liste krizinden sorumlu tuttukları Teşkilat Başkanı Koray Aydın’ın, Başkanlık Divanı’nda görevine devam etmesine tepki olarak grup toplantısına katılmadığı belirtildi.
Grup toplantsında konuşma yapan Meral Akşener katılmayanlarla ilgil bir açıklama yapmadı Genel Başkan Akşenerin konuşmasında :İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, bugün yaptıkları toplantının herhangi bir toplantı olmadığını, bu toplantının, milletin, uzun yıllar sonra, güneşin doğuşuna tanıklık edeceği, yeni bir dönemin işareti olduğunu vurguladı.
20 Eylül Pazar günü yaptıkları 2. Olağan Kurultayın görkemi ve etkilerinin, iktidar yürüyüşlerini bir kez daha ilan ettiğini anlatan Akşener, “Bu vesileyle, bir kez de Gazi Meclisimizin çatısı altında, tüm dava arkadaşlarımı kutluyor, ve tekrar ediyorum ki; hazır olun, millet bizi çağırıyor. Hayallerimizle, planlarımızla, projelerimizle, zengin, mutlu ve güçlü bir Türkiye’yi inşa etmek için, milletimizin çağrısına, milletimizin emrine, baş-göz üstüne diyoruz. Yolumuz açık olsun. Bu kutlu yolda, Allah yar ve yardımcımız olsun.” diye konuştu.
Türk tarihinin; kutlu çağrıların, kutlu mücadelelerin tarihi olduğunun altını çizen Akşener, “Türk Milleti, herkesin ‘bitti’ dediği anlardaki dirilişin adıdır. Bugün, Türk tarihi yeni bir mücadeleye, yeni bir dirilişe sahne oluyor. Bugün, gözümüz gönlümüz, Can Azerbaycan’dan gelecek haberlerde. Ve bugün, ‘İki devlet, tek millet’ diyebilen tüm yürekler birlikte.” değerlendirmesinde bulundu.
Yüreklerinin Azerbaycan’da attığını belirten Akşener, “İki gün önce yeni bir muştu geldi. Dediler ki, koca yürekli Mübariz İbrahimov’un şehit olduğu karakolda, artık ay-yıldızlı bayrak dalgalanıyor. Yüce Allah’tan niyaz ediyorum ki, o kutlu bayrak bir gün Karabağ’da da dalgalansın. Ve çırpınsın Karadeniz, bakıp Türk’ün bayrağına.” ifadelerini kullandı.
Bahtiyar Vahapzade’nin “Azerbaycan-Türkiye” şiirinin dizelerini okuyan Akşener, “Bakü’ye selam olsun. Hazar rüzgarıyla dalgalanan ay-yıldıza selam olsun. Kelbecer’e, Fuzuli’ye, Hankendi’ne, Şuşa’ya, Gence’ye selam olsun. Türk’ün askerine selam olsun. Türk’ün bayrağına selam olsun.” dedi.
İYİ Partili bir grup milletvekilinin desteklerini ifade etmek üzere Azerbaycan’a gitmek için Azerbaycan Büyükelçiliğinden talepte bulunduklarını aktaran Akşener, “Bunu bizzat ben takip edeceğim. Aynı zamanda sayın İlham Aliyev’in çok yoğun olduğunu düşünerek, ikinci başkan sayın Mehriban Aliyeva hanımefendiyi ben aradım. Fakat Azerbaycan’daki internetin çökmüş olması, kendisinin birinci yardımcısıyla Azerbaycan’da bulunan kardeşlerimizin, Azerbaycan’ın yanında olduğumuzu ifade ettik. Bu milletvekili arkadaşlarımızın Azerbaycan’ı ziyaret etmeleri ile ilgili talebimizi oraya da ilettik.” bilgisini verdi.
“İktidar, Azerbaycan’a destek konusunda doğru bir duruş sergiliyor. Bu duruşu destekliyoruz.” diyen İYİ Parti Genel Başkanı Akşener şöyle devam etti:
“Umarım ki, bu vesileyle gözlerini, gönüllerini ve akıllarını, ihvan coğrafyasından alıp, Türk Dünyası’na çevirirler. Umarım ki, geçmişimizin ve geleceğimizin bu kutlu coğrafyasının, ne anlama geldiğini anlarlar. Ve umarım ki; geçmişte attıkları, kardeşliğimizin ruhuna aykırı adımları, bir daha tekrarlamazlar. Desteğimizle birlikte, aynı zamanda iktidarı uyarmak istiyorum: Bu konuda, tek bir devletle değil, taraf olabilecek tüm devletler ve kuruluşlarla diplomasi yürütülmeli. Aklı devreye sokmak ve sonuç alacak adımlar atabilmek çok önemli. Azerbaycan’ın haklılığı en büyük gücümüz. Bu gerçeği, doğru zaman ve zeminlerde ortaya koyabildiğimiz takdirde sonuç alabiliriz. Ermenistan’ın işgalci olduğu gerçeği, Azerbaycan topraklarının 5’te birinin işgal altında olduğu gerçeği, elimizdeki en önemli kozdur. Bu kozu akıllıca kullanmalı, Ortadoğu politikalarındaki beceriksizliği tekrar etmemeliyiz.”
Şehitlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyen Akşener, “Bir kere yükselen bayrak, bir daha inmez. Tanrı Türk’e yar olsun, Azerbaycan var olsun.” dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Anayasa Mahkemesinin yapısı değiştirilmeli” dediğini anlatan Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da Meclis açılışında, Anayasa Mahkemesi ile ilgili bir değişiklik önerisi gelirse, ‘evet’ diyebileceğini ima ettiğini söyledi.
Anayasa Mahkemesinin demokrasi ile yönetilen bir devletin en önemli güvencelerinden biri olduğunun altını çizen Akşener, hukuk sisteminde, kuvvetler ayrılığı ilkesinin olmazsa olmaz unsuru ve hukuki gücü olduğunu dile getirdi.
Anayasa Mahkemesinin hukuka ve adalete aykırı çıkarılan kanunların, yanlış verilen mahkeme kararlarının, vatandaşın yenilen, gasp edilen hakkının, dönüp dolaşıp geldiği ve çarptığı duvar olduğunu belirten Akşener, güçlü bir Anayasa Mahkemesi’nin, ülkenin ve milletin teminatı olduğunu vurguladı.
Anayasa Mahkemesinin, kendisinin de onaylamadığı birçok karara imza attığını aktaran Akşener, ancak bu kararlara uyduklarını ifade etti.
Anayasanın bir toplumsal sözleşme olduğuna dikkati çeken Akşener, “Anayasa Mahkemesi de, o sözleşmeyi korumakla mükellef, anayasal bir kurumdur. Dolayısıyla, mevcut anayasa kapsamında verdiği kararlar üzerinden, böyle bir kurumun iktidar tarafından tehditkar bir dille tartışmaya açılması, hukuk sistemimize vurulacak çok büyük ve yeni bir darbedir.” değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye’nin tez zamanda kuvvetler ayrılığına dayanan yeni bir sisteme ihtiyacı olduğunu belirten Meral Akşener, şunları kaydetti:
“Biz bunu söylüyoruz. Küçük ortaksa, üyelerinin büyük çoğunluğunu iktidarın atıyor olmasıyla yetinmeyip, burayı nasıl ‘Partili Anayasa Mahkemesine’ dönüştürürüz, bunun peşinde. Neymiş, Anayasa Mahkemesi başkanlık sistemine göre yeniden düzenlenmeliymiş. Beyefendiyi, doların 8 liraya dayanması rahatsız etmiyor. İflas eden şirketler rahatsız etmiyor. İşsizliğin artması, gençlerin umudunu kaybetmesi rahatsız etmiyor. Ama bir tek Anayasa Mahkemesi rahatsız ediyor. Neden? Çünkü verdiği yüzlerce karar arasından birkaç tanesi, iktidarın ve küçük ortağın dediğine tersmiş, işte ondan.
İnsana sorarlar, Türkiye’nin ekonomisini uçuşa geçirdiniz de Anayasa Mahkemesi mi engelledi? Türkiye’de işsizlik sorununu çözdünüz de Anayasa Mahkemesi mi engelledi? Vatandaş sizden, işsizliğe, hayat pahalılığına çözüm bulmanızı bekliyor. Bu kadar yetkiyle bile Türkiye’nin sorunlarını çözemiyorsanız, suçluyu başka yerde aramayın. Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni getiren siz, yasayı yazan siz, şikayet eden yine siz. Anayasa Mahkemesi, sizin referanduma götürdüğünüz anayasayı, uygulamakla görevli. Kendi yazdığınız anayasaya bile uymak, bu kadar zor mu geliyor? Hukuka uymak, sizi bu kadar mı rahatsız ediyor? Beyler, Türk devleti sizin oyuncağınız değildir. Türk milliyetçileri de saray bahçesine dikilecek lale değildir. Siyasi menfaat hesabıyla, ya da sırf canınız öyle istiyor diye, Türk devletinin temelleriyle daha fazla oynatmayın. Yönettiğiniz yer, oyun bahçesi değil, devlet yönetiyorsunuz, devlet.”
Akşener, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda hükümetin ekonomi politikalarını eleştirdi.
Akşener, OECD ülkelerinin büyük çoğunluğunun parasının dolar karşısında değer kazandığını, 37 OECD ülkesi arasında değeri en çok düşen paranın Türk Lirası olduğunu söyledi.
Gelişmekte olan ülkelerin ortalamasına göre Türk Lirası’nın bugün 6 lira 20 kuruş olması gerektiğini savunan Akşener, şöyle devam etti:
“Bakın Türk Lirası’nı gelişmiş ülkelerin para birimleriyle değil, gelişmekte olan ülkelerin para birimleriyle karşılaştırıyorum. Avrupa ülkeleriyle değil, Kenya’yla karşılaştırıyorum, Sisi’nin yönettiği Mısır’la karşılaştırıyorum. Türkiye’nin performansı maalesef onların bile altında. Türk Lirası dünya liginde kiminle yarışıyor biliyor musunuz? İflas eden Arjantin’le yarışıyor. 9 yıldır iç savaşla boğuşan Suriye’yle yarışıyor. Damat bakanı tebrik edebiliriz. Bir ülkede iç savaşın ekonomik yıkımıyla, bizdeki damadın ekonomik yıkımı aynı.
Kendine gel Sayın Erdoğan. Bu işi layıkıyla yapacak yüzlerce aday dururken, hazineyi damadına emanet edersen olacağı bu. Türk ekonomisi, damadının mıncıklayacağı oyun hamuru değil. Türkiye Cumhuriyeti de sizin deneme tahtanız değil. Türk Lirası, 83 milyonun alın teridir. Türk Lirası değerliyse Türk milletinin emeği değer bulur. Türk Lirası değerliyse Türk milletinin alım gücü artar. Ne söz verdiniz, nereye geldik?”
Akşener, izlenen yanlış politikalar nedeniyle doların sürekli arttığını iddia ederek, “Damat bakan, 2020’de doları 6,91 lira, 2021’de ise 7,68 lira öngörmüş. Evet yanlış duymadınız. Bir sene sonra dolar ortalama 7,68 lira olacakmış. Güler misin, ağlar mısın? Arkadaşlar dolar daha dün 7,76 liraydı. Bu aymazlık yetmezmiş gibi bir de gazeteciler döviz kurunu sorduğunda, dönüp ‘ben işin orasına bakmıyorum’ diyor. Bunu bu ülkenin Hazine ve Maliye Bakanı söylüyor.” dedi.
Akşener, dövizin artmasıyla süt ürünlerinden teknolojik ürünlere, araçların yakıt giderlerinden yol ve köprü geçiş ücretlerine kadar her alanda fiyat artışının görüldüğünü dile getirdi.
Yeni ekonomi programının, 2020-2023 dönemindeki bütçe açığının, son 10 yıldan daha yüksek olacağını gösterdiğini vurgulayan Akşener, şöyle konuştu:
“İktidara geldiklerinde yüzde 18 olan özel sektör dış borcunun milli gelire oranı tam iki katına çıkmış. Türkiye’nin dış borcunun milli gelire oranı, 2001 krizi seviyesinin bile üstünde. Ama belli ki damat bakan, memleketi döviz cinsinden ne kadar borçlandırdığına da bakmıyor.
Allah aşkına söyler misin damat bey, sen nereye bakıyorsun? Hamdolsun, enflasyonda da 15 sene öncesinin gerisine gidiyoruz. Damat bakan, enflasyonun bu sene sonunda yüzde 10,8 olacağını söyledi. Yahu senin güya tarafsız Merkez Bankan bile bunu daha yüksek beklediğini senden 10 gün önce söyledi. Nitekim dün, türlü oyunlara rağmen enflasyon yüzde 11,75 çıktı. Ama belli ki damat bakan, kendi Merkez Bankası’nın enflasyon açıklamalarına da bakmıyor. Allah aşkına söyler misin damat bey, sen nereye bakıyorsun?”
Ekonomik sorunların çözümü için zikzak yapmaktan vazgeçilmesi gerektiğini belirten Meral Akşener, acele kararların alınmasından ve piyasaların güvenini sarsacak açıklamalardan kaçınılmasını istedi.
Yapılacak ilk işin ekonomi yönetimindeki koordinasyonsuzluğun kaldırılması olduğunu ifade eden Akşener, “Hazine ve Maliye Bakanı, yasal olmayan bir şekilde, ekonomiden sorumlu bakan gibi davranıyor. Ama ne bunu yapacak bir hukuki altyapı var ne de kendisinin bu işi görecek kurumsal altyapısı var. Derhal ekonomiden sorumlu bir cumhurbaşkanı yardımcısı atayın. Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nı güçlendirin ve makro perspektifi yeniden yakalayarak, atanacak cumhurbaşkanı yardımcısına bağlayın. Bir ülkeyi ayakta tutacak olan kurumlarıdır. Kurumları daha fazla itibarsız hale getirmek yerine çalıştırın.” değerlendirmesinde bulundu.
Meral Akşener, önümüzdeki aylarda koronavirüs salgınının artma riskine karşı gelir kaybına uğrayan küçük esnaf, sanatkar ve işini kaybeden çalışanlara borçla değil doğrudan nakit yardımı yapılması gerektiğini dile getirdi.
Öncelikli olmayan harcama programlarının iptal edilmesi gerektiğini savunan Akşener, “Devletin bütçesini, salgından olumsuz etkilenen vatandaşlarımızı destekleyecek şekilde yeniden düzenleyin. 2021 yılını, ‘israfla mücadele yılı’ ilan edin diyeceğim ama o size zor gelir. En azından ‘devlette tasarruf yılı’ ilan edin. Kamu hizmet bina yapımlarını durdurun. Kırtasiye, mobilya, taşıt kiralama, temsil ağırlama giderlerini kısın.” diye konuştu.
Akşener, ekonomik sorunların çözümü için ekonomide güveni tesis edecek adımların atılması, yapısal reformların yapılması ve Varlık Fonu’nun kapatılması gerektiğini belirtti.
İyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş için gerekli adımların da atılması gerektiğine dikkati çeken İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, “2002 senesinde milletin dertlerini, isteklerini önceleyen bir Ak Parti vardı. Bugünse, elindeki medya gücüyle her türlü başarısızlığı örtmeye çalışan bir anlayış var. Hizmet üretmek yerine yalan üreten, palavra satan bir anlayış var.” dedi.
Akşener, iktidarın milletin alın terini ve gençlerin geleceğini çaldığını, ekonomide yaşattığı felaketleri adeta bir zafer olarak sunduğunu, bütün bunları da partili cumhurbaşkanlığı sistemi sayesinde yaptığını öne sürdü.
Yasama, yürütme, yargı, denetim ve medyanın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinde olduğunu öne süren Akşener, şunları söyledi:
“Bu sistem, her türlü yanlışa, her türlü yolsuzluğa davet çıkarıyor. Yasamanın da yürütmenin de yargının da denetimin de medyanın da bağımsız olmasını istiyoruz. Denetim kurumları lüks harcamaları, usulsüz ihaleleri, akraba kayırmacılığını denetlesin istiyoruz. Haramzadelerin şiddetinden korkan bir medya değil, harama el uzatanların korkacağı bir medya istiyoruz. Talimat bekleyen değil, hukukun emrinde hakim ve savcılar yetişsin istiyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisini, milletin ortak aklı olarak görmek istiyoruz. Meclisin zıtlaşmayı değil, toplumsal uzlaşmayı temsil etmesini istiyoruz. Fakir ve zorluklarla boğuşan bir ülke yerine zengin, mutlu ve güçlü bir Türkiye istiyoruz. Bunun için de kuvvetler ayrılığına dayalı yeni bir anayasa ile iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem diyoruz.”