Haberin Yıldızı-
Cumhur Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleşen Kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı açıklamada Başta Giresun olmak üzere Karadeniz’de bazı illeri etkileyen afette hayatlarını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, yaralananlara da acil şifa dileyerek konuşmasına başlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâlen arama çalışmaları süren vatandaşlarımızdan bir an önce mutlu haberler almayı temenni ediyoruz. Afetin duyulduğu andan itibaren, devletimiz tüm kurumları ve imkânlarıyla, halkımızın yanında yer almıştır” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi: “Vatandaşlarımızın yükünü daha da hafifletmek amacıyla, Giresun’daki vergi mükelleflerimizi, 22 Ağustos 2020’den 30 Kasım 2020 tarihine kadar mücbir sebep hâli kapsamına alıyoruz. Bu tarihler arasında verilmesi gereken beyanname ve bildirimlerin süresini 15 Aralık 2020’ye, yine bu bildirimlere istinaden tahakkuk eden vergilerin ödeme süresini de 31 Aralık 2020’ye kadar uzatıyoruz. 22 Ağustos tarihi öncesinde tahakkuk etmiş olup vadesi bu tarihten sonrasına rastlayan ya da resen veya idarece tarh edilen her türlü vergi, ceza, geçici veya gecikme faizinin ödeme sürelerini de 31 Aralık 2020’ye erteliyoruz. Sigortalıların mücbir sebep dönemine ilişkin prime esas kazanç ve hizmet bilgilerinin muhtasar ve prim hizmet beyannamesi ile bildirilmesinin zorunlu olması durumunda, bu beyannamelerin vergi kesintilerine ilişkin kısmının beyan ve sürelerini de uzatıyoruz. 2020 yılı 3’üncü geçici vergi dönemine ilişkin geçici vergi beyannamelerinin de alınmamasını kararlaştırdık. Yine mücbir sebep hâli kapsamındaki amme borçlularından 29 Ocak 2021 tarihine kadar başvuruda bulunanların, her türlü amme alacaklarını faizsiz bir şekilde 24 ay süreyle erteliyoruz.” dedi
Cumhur başkanı konuşmasına Akdenizdeki gerginliğe dikkat çekerek : Doğu Akdeniz’deki çalışmalarımızı engellemek isteyenlere gerek zor kullanarak hakkımızı savunacağımızı gösterdik. Ege’de de Akdeniz’in en uzun kıyısına sahip ülke olarak, ülkemizin hakkını hukukunu çıkarlarımızın gereğini yerine getirdik.
9. sondajımızda ülkemizin bugüne kadar tespit ettiği rezervi bularak emeklerimizin karşılığını aldık. Karadeniz’de Sakarya Gaz sahası adını verdiğimiz bölgede 320 milyar metreküp rezerve sahip doğalgaz kaynağı keşfettik.
Ülkemizin geleceği açısından bu müjdeyi geçtiğimiz Cuma günü paylaştık. İnşallah bu müjdenin devamı gelecek.tek kuyu değil 2-3-4 devam edecek. Bu kuyuların fazla oluşu umutlarımızı çok daha arttırıyor. Gazın çıkarılması 2023’ü bulacaktır. Akdeniz’de de güzel haberler alacağımıza inanıyorum.
Yıllardır dışarıya oluk oluk akıttığımız kaynaklarımızı kendi ülkemizin kalkınması, hedeflerimizin gerçekleşmesi, milletimizin zenginleşmesi için kullanacağız. Savunma sanayinden ticari kullanımlara kadar her alanda Türkiye’yi hak ettiği seviyeye çıkartacak çalışmaları destekliyor, teşvik ediyoruz. Kazandığımız her başarı milletimizin özgüvenini yükseltmektedir.
Yıllarca bu milletin önünü kesen araçların tümünü yerle yeksan ediyoruz. Yapılamaz denen, cesaret edilemez denen ne varsa yaptık. İzin vermezler denilen ne verse izin istemeden yapılabileceğini gösterdik.
Bize yıkılmaz kaleler olarak gösterilen sırça köşkleri harekatlarımızla tuzla buz ettik. Aşılmaz bentler olarak gösterilen kilden duvarları cesaretimiz, atılganlığımızla yıktık geçtik.
Yaptırım tehditlerini sağlam duruşumuzla birer birer boşa çıkarttık. Maruz kaldığımız çifte standart, çiğnenen temüllere rağmen girdiğimiz yoldan geri dönmedik. Siyaset, ekonomi, askeri alanda kendi kararlarını kendi alan, kendi hedeflerini belirleyen, projelerini kendi uygulayan bir Türkiye inşa ettik.
İnşallah en zorlu dönemi geride bıraktık. Ektiğimiz tohumların hasadını toplamanın, verdiğimiz emeklerin karşılığını görmenin vaktidir. Bu zorlu mücadelede ülkemizin ve milletimizin yanında yer alan herkesten Allah razı olsun diyorum.
Kendi halkın safında olmak yerine gavurun kılıcını çalmayı tercih edenleri de milletimize havale ediyoruz. Teröriste terörist, darbeye darbe diyemeyen, düşmana düşman diyemeyen Rabbim bizi böyle mankurtlardan eylemesin diliyorum.
Kin, nefret, husumet çukurunda boğulanları kendi akıbetleriyle baş başa bırakıyoruz. Biz 83 milyonla daha güçlü, büyük, huzurlu, müreffeh bir geleceğe doğru başlattığımız bu kutlu yürüyüşü sürdüreceğiz.
Bize destek olan bizimle yürüyen herkesten Allah razı olsun. Diğer alanlarda ülkemize diş geçiremeyenler yine ekonomimize saldırıyorlar. Klasik hale gelen döviz kuru, faiz, enflasyon, şer üçgenini bir kez daha başımıza musallat etmek için tüm güçleriyle yükleniyorlar.
Merkez Bankamızın 45,4 milyar doları dövizdir. 2016 yılında altın rezervimiz sadece 14 milyar dolar seviyesindeydi. Yurt dışındaki altınımızı ülkemize getirerek, ülkemizde çıkan altını Türk Lirası üzerinden alarak altın rezervimizi yaklaşık üç kat arttırdık.
Türkiye döviz ve altın kıymetleri tarafından önemli güce sahiptir. En büyük rezervi de Karadeniz’in altında bulduğumuzu tekrar hatırlatmak isterim. Türkiye çok yakında doğalgazda dünyanın en büyük rezervlerinden birine inşallah sahip olacaktır.
Buradan elde edilen her kuruşluk kazanç milletimizin hayat seviyesini yükseltecek çalışmalara gidecektir. Her alanda milletimizin cebine ilave kaynak girişi sağlayacağız.
Bu hakikate rağmen ülkemizle ilgili olumsuz hava pompalayanların bir kısmı bunu zaten doğrusuna, yanlışına bakmaksızın taammüden yapıyor. Amaçları siyasi sonuç almaktır.
Ekonomiyi araç olarak kullanıyorlar. Dünyanın salgınla en başarılı mücadelesini yürüten ülkelerinden birini en kötüleri arasına koyanların içerideki akıldanelerinin kim olduğunu gayet iyi bildiğimiz yeminli Tayyip Erdoğan ve AK Parti düşmanlarıdır.
Ekonomi notumuzu olumsuza dönüştürenlerin bu aklı nereden aldıklarını görebiliyoruz. Tüm dünyanın borç batağına sürüklendiği dönemde Türkiye kendi dengeleri üzerinde yoluna kararlılıkla devam ediyor. Türkiye kamu borç yükünün milli gelire oranında yüzde 35,6 ile gerçekten çok iyi bir yerde duruyor.
Maruz kaldığımız saldırılara rağmen dimdik ayakta kalmamızı hazmedemeyenlerin yeni oyunlar, tuzaklar, senaryolar peşinde koşmaları şaşırtıcı olmaz.
Dışarıdaki senaryolara içeride figüranlık yapanlar önümüze engeller düzenler istedikleri kadar uğraşsınlar başaramayacaktır. Herkesin bir hesabı vardır ama hiç şüphesiz en büyük hesap sahibi Allah’tır. Biz Rabbimizin hesabına ram olduk.
BM’ye deklare edilen kıta sahanlığı sınırları içinde Oruç Reis tarafından yürütülen sismik araştırmalarımızla ilgili seyir durumumuzun süresini 27 Ağustos’a kadar uzatmıştık. Nokta mı, virgül mü? Buraya ben şimdi bir virgül koyuyorum.
Yunanistan yetkisiz şekilde ve şımarıkça bir edayla kendi NAVTEX mesajını yayınlamıştır. Yunanistan’ın böyle bir ilana hakkı yoktur.
* Bölgede bulunan tüm gemilerin kıyı ve seyrini tehlikeye atan bir şımarıklıktır. Komşuluk ilişkilerine aykırı bu tutumuyla Yunanistan kendi kendini içinden çıkamayacağı bir kaosun içine atmıştır.
Yunanistan’ı Türk donanmasının önüne atanların yarın yaşanacak sıkıntıda ortada görünmeyeceklerini Yunanlı komşularımızın bilmesini mülahaza ediyoruz. Bu bölgede hakkını ve hukukunu korumak konusunda çok daha kararlı hareket edecektir.
Bundan sonra ortaya çıkacak sonuçlara katlanmaya çalışanlar NAVTEX’te karşımıza çıkacaklardır.
Türkiye 200 yıldır insan hakları, hukuk devleti gibi evrensel değerler haline dönüşen çizginin takipçisidir. Yaşadığımız kayıplara, acılara rağmen bu değerleri sonuna kadar korumayı ve yaşatmayı başarmış bir milletiz. Biz dost ve kardeş olarak gördüğümüz halkların güvenliği ve esenliği için kendi canımızı feda ediyoruz.
Bu sağlam maya günümüzde aynı şekilde bize yön vermekte, istikamet çizmektedir. Bu erdemli duruş batının kurduğu demokratik ve ekonomik sistemin dünya çapında egemen olduğu gerçeğini ortadan kaldırmıyor.
Biz de Osmanlı’dan itibaren aşama aşama bu sistemin içinde yer almanın gayreti içinde olduk. Biz bu tercihi yaptık ama batının bize hiçbir zaman aynı hüsnüniyetle yaklaşmadığını da kabul etmek durumdayız.
Hangi adımları atarsak atalım batı bizi hiçbir zaman kendisi gibi görmedi. Bu gerçeği AB tam üyelik sürecinde bizzat yaşamış bir kişiyim.
18 yıldır ülkede Başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı yaptım. AB ile olan görüşmelerin hep içinde oldum. Ama AB liderlerinin hep tutarsızlıklarıyla karşı karşıya olduk.
Hiçbir zaman dürüst olmadılar, sözlerinin arkasında durmadılar. Ülkemizin tam üyeliği için hangi şartları önümüze getirdilerse tamam dedik, ne istedilerse yaptık, fakat sonuçta ortaya çıktığı gibi AB’nin bizi tam üyeliği yapmak gibi ta başından itibaren niyeti yoktur.
“ÜLKEMİZE KARŞI TERÖRİSTLERİ DESTEKLİYORLAR”
AB’nin bir değerler bütünü değil bir grup ülkenin saplantısının esiri bir yapı olduğunu gördük. Ülkemize karşı teröristleri destekliyor.
Yunanistan’dan FETÖ, PKK giriyor, gittiği yer neresi? Almanya. Bir diğer kısmı Fransa’ya gidiyor. Onlara ev sahipliği yapıyorlar. Dostluk bu mu? Bunlarla oturduğumuzda maalesef inkar ediyorlar. Her türlü sapkınlığı destekliyorlar.
Türkiye’ye karşı sergilediği ikiyüzlü tavır AB’nin sonunun da ilanı olmuştur. Artık dünyada hiç kimse buna bir değerler manzumesi olarak bakmıyor. Bu ülke yıllarca NATO ittifakının doğu kanadının en önemli ülkesi olan Türkiye’yi terör örgütleriyle mücadelesinde yalnız bırakmıştır.
Ne yazık ki bir terör devleti kurulmasının da önünü açtılar. Bu terör devletinin kurulmasıyla ilgili olarak her türlü silah desteğini binlerce kamyonlarla Fırat’ın doğusuna yığdılar.
“BU HASTALIKLI ZİHNİYET AMERİKAN SİYASETİNİ ESİR ALMIŞTIR”
Bunları konuştuğumuzda ‘yok böyle bir şey’ dediler. Hepsi kayıtlarımızda, istihbari bilgilerimizde var. PKK, YPG terör örgütüyle bir olup ülkemize karşı pozisyon almışlardır.
Bu hastalıklı zihniyet Amerikan siyasetini esir almıştır. Ülkemiz terör örgütlerinin saldırılarına uğradığında kafasını çeviren, darbeye maruz kaldığında heyecanla neticeyi bekleyen bu zihniyet demokrasinin yüz karasıdır.
JOE BIDEN’IN SÖZLERİNE TEPKİ
Amerika’daki politikacıların Türkiye ile ilgili faşist planlarını gizleme gereği duymadan ifşa edilmesidir. Türkiye’de darbe ile yapamadıklarını, muhalefeti destekleyerek gerçekleştirmek istediklerini kameralar önünde söylemekten de çekinmiyorlar.
Ya dostluğumuz var be. Oturup konuşmuşluğumuz var ya. Böyle bir ifadeyi bizim için nasıl kullanırsın. Ama kullandılar. Buna cevap vermesi gereken bizden önce muhalefet olmalıdır. Dikkat ederseniz ben cevap vermedim.
Maalesef ülkemiz muhalefeti bu ağır ithama tüm şiddetiyle tepkisini koymak yerine konunun aylar sonra gündeme geldiği gibi bir zırvanın arkasına sığınmayı tercih etmiştir.
“HARBİ OLUN, MERT OLUN, DELİKANLI OLUN”
Bu siyasi anlayış Türkiye’nin en büyük ayıbı ve kaybıdır. Seçimlerde delikanlıca milletin karşısına çıkıp, yarışmaya bile cesaret edemiyorlar. Şeytana bile pabucunu ters giydirmek için binbir alavare dalavere ile siyaset mühendisliği oynuyorlar.
Biz harbi olun, hasbi olun, mert olun, delikanlı olun, yenileceksiniz, öyleyse şerefinizle yenilin, bunu söylüyoruz.
“TEK KARAR MERCİ MİLLETTİR”
Kin, husumet ve bağnazlıkla kararan gönüller gözleri de kör ediyor. Kimlerle yürüdüklerine, kimlerden destek aldıklarına dahi bakmıyorlar. Türkiye siyasetinin tek mottosunun Tayyip Erdoğan gitsin de nasıl giderse gitsin haline dönüşmüş olması gerçekten yüreğimizi acıtıyor.
Sandıkla geldik, gidecekse öyle gideriz. Bunun kararını terör örgütleri, marjinal sapkın gruplar ne Amerika ve oradaki odaklar verebilir. Tek karar merci millettir.
KORONA VİRÜSÜ SALGINI UYARISI
Salgında maalesef son dönemde olumsuz bir görünümle karşı karşıyayız. Milletimizden bir kez daha tamam diye ifade ettiğimiz temizlik maske mesafe kurallarına sıkı bir şekilde riayet etmelerini istiyoruz.
Milletimden bir kez daha rica ediyorum. Türkiye şu illeti yenene kadar lütfen kurallara uyalım uymayanları ikaz edelim. Lütfen şu sigaralarını özellikle artık çöpe atın.
Biliniz ki en büyük tehdit unsurlarından bir tanesi de o sigaralarınızdır. Kendi kendinize adeta ölüm fermanınızı imzalıyorsunuz. Her türlü toplu etkinliğe bu sırada ara verelim.
Dünya ile birlikte ülkemizi de etkisi altına alan corona virüsüyle mücadelemiz sürüyor. Maalesef son dönemde olumsuz bir görünümle karşı karşıyayız. Düğün, cenaze, taziye, tatil gibi toplu etkinlikler virüsün yayılma alanı haline dönüştü.
Hele hele plajlar, buralar ayrı felaket. Can kaybında küçük de olsa bir artış yaşanıyor. Bundan dolayı üzüntülüyüz. Milletimizden bir kez daha tamam diye ifade ettiğimiz temizlik, maske, mesafe kurallarına sıkı bir şekilde riayet etmesini istiyoruz.
Her bir kuralın gerisinde çok büyük tecrübe, emek, bedel ve acı vardır. Temizliğe dikkat etmeyen, maske takmayan, fiziki mesafeye uymayan her kişi, temas ettiği herkes için sonu ölüme kadar tehdit kaynağı haline dönüştüğünü unutmamalıdır.
Bazıları taşıyıcı olduğu için hastalığın ağır etkilerini hissetmiyor olabilirler ama bu kişiler virüsü bulaştırdıkları kişinin hayatını kaybetmesine, çok büyük acılar çektirmesini hiçbir zaman aklından çıkarmamalıdır.
“BİR KEZ DAHA RİCA EDİYORUM”
Milletimden bir kez daha rica ediyorum. Türkiye şu illeti yenene kadar lütfen kurallara uyalım. Uymayanları ikaz edelim. Tamam; yani temizlik, maske, mesafe. Ama bir de bir gün bir şey daha hatırlatacağım. Lütfen şu sigaralarınızı özellikle artık çöpe atın. Biliniz ki en büyük tehdit unsurlarından bir tanesi de işte o sigaradır.
Kendi kendinize adeta ölüm fermanını imzalıyorsunuz o sigaranın dumanıyla. Bunu da bir kenara koymanız lazım. Her türlü toplu etkinliğe işte bu sürede ara verelim. Düğünlerimizi az sayıda katılımla, kısa sürede yapmanın bize hiçbir maliyeti olmaz.
Çok çok sevdiklerimin dahi düğünlerine gitmedim, gitmiyorum. Kendilerini makamıma davet ediyorum, kendileriyle görüşüyorum, hediyelerimi de makamımda veriyorum ve bir şekilde uğurluyorum. Taziyelerimizi telefonla bildirmek, Fatihamızı uzaktan okumak aynı sonucu verir.
Türkiye’nin üretimde, istihdamda, ihracatta hedeflerine ulaşabilmesinin yolu da salgının seyrini düşürmesinden geçiyor. Geniş bir alanda tarihi mücadele yürüten bir ülke olarak gücümüze, dikkatimize, enerjimize sahada ihtiyaç var.
Denizi geçtiğimiz yerde derede boğulmamak için hep birlikte dikkatli, dirayetli hareket edelim. Bir kez daha sizlere sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum, hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Kalın sağlıcakla, teşekkür ediyorum.