Haberin Yıldızı-
15 Temmuz 2016 gecesi uzun asırlar boyunca milli hafızalardan çıkmayacak vahim hadiselere, vandal saldırılara, vahşet dolu teşebbüs ve tertiplere sahne olmuştur.Tam dört yıl önce, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içine sirayet etmiş ipotek ve icazet altındaki dar bir kadro devleti işgal, iç barış ve huzur ortamını imha etmek için harekete geçmiştir.15 Temmuz’da Fetullahçı Terör Örgütü zalimlerin tetikçiliğini alenen üstlenip cani ve hain yüzünü hayâsız ve hunhar şekilde göstermiştir.Türkiye üzerinde hesap yapan, aziz millet varlığının birliğine, dirliğine ve tarihsel sürekliliğine kanlı cephe açan iç ve dış işgal güçleri FETÖ’yü kullanıp silahlandırarak emellerine ulaşmak istemişlerdir.15 Temmuz darbe ve istila teşebbüsü Gezi Parkı kalkışmasının bir devamı, 6-8 Ekim olaylarının bir etabı, bazı il ve ilçelerimizde yaşanan barikat ve hendek terörünün menfur ayağıdır.Türkiye’miz bilhassa son on yıldır pek çok felakete maruz kalmıştır.içerden hem de dışardan siyasi, ekonomik ve diplomatik dayatmalar kanalıyla ağır operasyonlara uğrayan ülkemizin 15 Temmuz’da iç kargaşa ve kaosa düşmesi, hatta bölünerek devrilmesi amaçlanmıştır.Zorlu bir coğrafyada yaşadığımız malum ve mazbut bir gerçektir.
Geçmişten tevarüs edilen husumet ve huzursuzlukların bugünkü zaman diliminde farklı yol ve yöntemlerle tedavülde bulunması devamlı surette tetikte ve teyakkuz halinde olmamızı gerektirmektedir.Fetihlerimizin intikamını, zaferlerimizin rövanşını almak için kuyruğa giren Türk düşmanlarının hiç boş durmadığı, ya doğrudan ya da devşirdikleri hainlerle rehavetimizi kollayıp müsait bir ortam yokladıkları bilinen bir husustur.Çağlar değişip tarih nehri hızla aksa da karanlık senaryoların hep aynı, değişenin ise sadece zulüm figüranları olduğu bellidir, milli bellekte bütünüyle mahfuzdur.Gelişmelere tarih şuuruyla bakıldığında her meseleyi kolaylıkla tasnif ve tefrik etmek elbette mümkün ve mutlaktır.15 Temmuz her şeyden önce terörist darbe kalkışmasıdır.Sevk ve idare merkezi Pensilvanya, emir ve komuta zinciri de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hiyerarşik yapısının dışındadır.
FETÖ on yıllar boyunca devlete sızarak yerleşmiş, stratejik ve kritik mevkilere takiye ile yığınak yapmıştır.Devlet ve toplum hayatının hücrelerine kadar nüfuz eden bu hain örgüt Türkiye’nin yıkımı için yıllarca hazırlık içinde olmuştur.TSK, emniyet, yargı, bürokrasi, medya, iş dünyası, üniversite ve diğer eğitim kurumlarıyla birlikte siyasete yuvalanan FETÖ, Türkiye’yi tıpkı bir ahtapot gibi sarmıştır.Melanet Gülen çetesi 15 Temmuz’da Türk milletine silah çekmiş, son şansını denemiş, son kozunu oynamıştır.Darbe kisveli işgal girişimine direnen büyük Türk milleti 15 Temmuz’da destan destan büyümüş, bağımsızlık onuruna, bekasına ve kutlu varlığına şehadeti göze alarak leke düşürmemiştir.Darbecilerin gasp ettiği tanklar altında ezilseler de teslim olmayan, korsan savaş uçaklarının sortileri ve sonik patlamalarına boyun eğmeyen, helikopterlerden açılan ateşlere hedef olsa da korkmayan, meydanlarda, yollarda, köprülerde direne direne devleşen aziz millet evlatlarıyla ne kadar övünsek azdır.15 Temmuz’da ihanet imanı yenememiştir.15 Temmuz’da batıl Hakk’ı alt edememiştir.Milli birlik ve dayanışma ruhu şerefsiz akını yerle bir etmiştir.Türk milleti vatanında Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’ndan sonra ilk kez namus ve haysiyet müdafaası yapmıştır.
O gece okunan selalar Türk milletinin istiklal sancağının manevi ve maşeri temsili olmuştur.görünümlü kardinalin ve terör örgütünün silahlı suikastları bizzat milletin muazzam ve insanüstü mücadele azmiyle boşa çıkarılmıştır.FETÖ ve benzeri yapılanmaların devletin ve milletin güvenliğine, geleceğine, tarihi gerçeklerine ne kadar zararlı oldukları sarsıcı ve somut tecrübelerle sabitleşmiştir.Türk devlet nizamının muhtevasında hukukun tanımadığı ve tanımladığı örtülü hiyerarşik ilişki ağlarının hangi badire ve belalara yol açtığı herkesçe görülmelidir.Aidiyet ve tabiiyeti doğrudan hukuksal çerçeveye bağlı olmayanların eninde sonunda devleti ele geçirme sapkınlığına heveslendikleri açıktır.Bu illetten kurtulmak hakikaten bir varoluş meselesidir.Aynı zamanda yaşanan acıklı tramvalar bir ibret vesikasıdır.devlet geleneğinin iki mühim ve müessir özelliğinden birisi adalet ise, diğeri akıldır.Bu iki esasa müteveccihen devlet yönetimi millete hizmetle mükellef ve mesuldür.Bizim ne kaybedecek vatanımız, ne bölünecek milletimiz, ne de yıkılacak bir devletimiz vardır.Milletin kaderi devletle bir ve aynıdır.Ecdadımızın zamanlar üstü çağrısı da bu ilkesel kararlılığa dayanmaktadır.
Üç tarafı denizlerle, dört tarafı düşmanca hedeflerle çevrilmiş Türkiye’nin milli birlik ve kardeşlik bağlarını güçlendirmekten, sanal anlaşmazlıkları zayıflatmaktan, tehlikeli kutuplaşmaları bertaraf etmekten başka seçeneği yoktur. milli kucaklaşmanın her zemine taşınması ve bunun tecellisidir.FETÖ, PKK, DEAŞ, DHKP-C ve diğer terör örgütlerinin dış destekçileri olduğu kadar iç zaaf ve cepheleşmelerden beslendikleri de inkar edilemez bir durumdur.Devamlı kriz siyasetine oynayan, demokrasi maskesiyle millet ve devlet aleyhine ilişki ve irtibat hatları kuran CHP’nin, İP’in, HDP’nin ve diğer yedeklerin bu çarpıcı gerçekleri gözardı etmesi fahiş bir savrulmadır.Kılıçdaroğlu’nun bugünkü grup konuşmasında seviyesizliğin ve yüzsüzlüğün girdabına düşerek partimizi suçlayıcı ifadeler kullanması bu savrulmayı denetimsiz sürüklenmeye çevirmiştir.CHP Genel Başkanı bir kez daha yaş tahtaya basmış, utanmadan sıkılmadan fitneyi pusula haline getirmiştir.Hiçbir milli meselede adam gibi duramayan, dik duruş gösteremeyen Kılıçdaroğlu tutsaktır, sarsaktır.FETÖ’ye, PKK’ya bakışı da tamamıyla köksüzlüğün alametidir.15 Temmuz’a kontrollü darbe ya da tiyatro demek işbirlikçiliktir, ihanet ortakçılığıdır.Nitekim yanlıştır, muhataplarını tarih ve millet önünde mahcup edecektir.Dört yıldır FETÖ’yle tavsama ve taviz kabul etmeyen iradeli bir mücadele süreci devrededir.Ancak bu terör örgütünün kökü henüz kazınmış ve kurutulmuş değildir.Çünkü FETÖ’ye umut bağlayan, FETÖ’yle iltisak içinde bulunan, FETÖ’nün zehirli gayeleriyle birleşen siyasetten sivil toplum örgütlerine kadar billurlaşmış iç işgal cephesinin mevcudiyeti tartışmasız şekilde ortadadır.Mücadeleyi sorgulayanlar FETÖ’nün değirmenine su taşıyan gafillerdir.
FETÖ’ye çıtını çıkarmayan, sürekli devlet ve hükümeti töhmet altında bırakan kifayetsiz muhterislerin hüviyetleri geldiğimiz bu aşamada arafta değil açıktadır. istiklal için birlik, istikbal için dirlik, kazanın da Türkiye olması isteniyorsa köhne ve kirli siyasetçilerin FETÖ ve PKK’yla aralarına aşılması imkansız mesafeler koyması mecburiyettir.Bu olmadığı takdirde Türkiye ve Türk vatanı siyasi ihtiras ve ayak oyunlarıyla tahrip edilecek, gelecek hedeflerimiz riske girecektir.Muhalefet demek vatana ve millete muhalefet etmek değildir.Muhalefet demek Türkiye’nin hak ve çıkarlarını kötülemek, kötü göstermek hiç değildir.
Bu vesileyle 15 Temmuz şehidi 251 vatan evladımıza, terörle mücadele esnasında şehit olan kahramanlarımıza, Ermenilerin saldırıları sonucunda şehit düşen Azerbaycanlı askerlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, gazilerimize sağlık, sıhhat, şifa ve uzun bir ömür diliyorum.
Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün kıyamete kadar baki kalacağını, bu konuda aziz milletimizin her şeyi göze alacağını ikazla paylaşmak ve herkese de duyurmak istiyorum.