Koronavirüs ilk gündeme geldiğinde tüm insanlar büyük tedirginlik duydu. Her akşam TV’lerde vaka sayısını, kaç kişinin hastalığa yakalandığını, kaç kişinin entübe ya da yoğun bakımda yattığını öğrenmek için akşam haberlerinde TV başlarında olurdu. Her ölüm, her hasta insanları mutsuz ediyor, acı duyuyordu. Sokakta ya da evde kurallara uyanlar yüzde 90’lar civarındaydı. İşlerinden açlığa mahkum yaşamaya zorunlu olanların sayısı çığ gibi büyümüştü. Yardımlaşma, dayanışma ruhunun artık geri dönülmez bir noktaya vardığı söyleniyordu. Hatta, “Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak” deniyordu.
Aradan geçen süre içinde gördük ki, hiçbir şey değişmedi. İnsanlar artık koronavirüsü ciddiye almıyorlar. Ölenlerin, vakaların yükselişinin, yoğun bakım ya da entübe haslatarın sayılarıyla hiç ilgilenmiyorlar. Ne maske, ne sosyal mesafe, hijyen umurlarında değil.. Ne işsiz ve aç kalanların sorunlarını artık dikkate bile almıyorlar. Yani her şey eskiye, Koronavirüs öncesine döndü.
İnsanın böyle bir hastalık nedeniyle büyük bir değişim yaşayacağını düşünmek ham hayalden başka bir şey değildi zaten… Çünkü köleci toplumla başlayan, feodal toplumla devam eden ve kapitalizmle on bin yıla yakın süredir şekil bulan bencil, bireyci, insan beyni, bir hastalıkla değişime uğrayamaz.
İnsan beyni ancak bir devrimle değişir. Büyük bir devrim yapılsa bile on bin yıla yaklaşan bencil insan ilişkilerinin izleri hemen silinemez. Zamanla, gerçek kültür devriminin gerçekleşmesiyle bu hayat bulabilir. Bu gerçeği sakın unutmayın ve kapitalist düzenin tüm çürümüşlüklerinde bağrında barındıran insandan umutlu olmayın… Ancak ve ancak bu kapitalizmi yıkmaya karar vermiş insandır umut olan…
Saygılarımla…