YENİDEN YAZMAK!
Su istemem, her harf dudaklarımı ıslatır.
Yemek istemem, her kelime doyurur.
Dertleşmek istemem, cümleler dost olur.
Ağlıyorum, gülüyorum, düşünüyorum, doyuyorum yazarken. Böylesine bir dostum varken, hiçbir şeye ihtiyacım olmuyor. Yazabilmek için okuyorum, araştırıyorum. Hatta şehirleri geziyorum. Kendimi Atatürk’ün Anadolu’yu Demir ağlarla ördüğü, dolaştığı anlara benzetiyorum.
Birileri beğensin diye değil. Belki okurken bir bilgi aktarırım diye yazıyorum. Yazdıkça, anlattıkça daha fazlasını istiyorum. Doyumsuzum.
Sevgimi, özlemimi, aşkımı, oğlumu, kardeşlerimi, sevgilimi, Beylikdüzü ’nü, İstanbul’u, doğayı, hayvanları ve en çok da denizi, arada bir de birilerinin bam teline dokunmayı yazmak hoşuma gidiyor. Cumhuriyet’imin oluşumunda tarihe ismini yazdıran şehirlerimden Amasya, Ankara, Erzurum, Sivas, Trabzon, Kars, Edirne, Hatay illa da Samsun, Atatürk’ün Samsun’unu yeniden yazmak istiyorum.
Yazmak istediklerinizi hak eden veya etmeyenlere o kadar çok anlatırsınız ki, yazacak bir şey bulamadığınızı düşünürsün. Ve işte o anlarda yazmak istediğiniz kaybolabilir. Galiba bende geçmiş de bu oldu.
Yeniden yazabilmek, nefes almak, kana kana su içmek, memleketimin Akçaabat köftesi, kıymalısı, hamsisi, fındığı tadında oldu.
Karadeniz’e yol gözüktü.
Yazmak,özlemleri yeniden yaşamayı arzulatıyor. 19 Mayıs’ta Samsun’da Güneş gibi doğmayı, Karaya çekilmiş Bandırma Vapurunu seyrederken, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün hangi zorluklarla oraya nasıl geldiğini hatırlatıyor. Ramazan ayının son iftar top sesini Trabzon’da duymak isteği uyandırıyor.
Ve Samsun’dan ufka bakıp, Başkomutan Atatürk’ün “Arkadaşlar!” diyerek başladığı şu konuşmasını;
“Bugün memleketin yönetim sorumluluğunu taşıyan heyet, bence ideal ve amaç bakımından bütün millet için adı Halk Partisi olan cumhuriyet partisidir. Bu partinin gerçek dayanağı, memleket ve milletin gerçek kurtuluş ve mutluluğunu sağlamaya çalışmaktır ve amaca ulaştıran yol bence budur ve bellidir. O da cumhuriyeti destek ve sağlamlık ile beraberlik fikri ve sosyal inkılâpta, uygarlık ve yenilenme yolunda milletin kararlılık ve başarıyla yürümesini sağlamaya işarettir.
Bu belli olan ve fakat şüphesiz yorucu ve uzun olan yolun yolcuları, başlangıçtan sona kadar bir sırada ve aynı zamanda, aynı yorgunluk derecesiyle yürümeyebilir ve bu durumda dikkat ve önlemleri arasında fark olabilir. Fakat yoldan sapmamaları, genel hedeften dikkatlerini ayırmamaları, gerçek amacı bozmamaları gerekir.
Bugün bilinen yolun başlangıcında bulunuyoruz. Henüz düşüncelere etki yapacak kadar yol kat edilmemiştir. Dikkatler gereği derecede açıklık ve tutarlılık kazanmalıdır. Ondan önce ayrılık fikri basbayağı particiliktir ki, memleket ve milletin huzur ve güven şartları henüz böyle bir ayrılığa yol açmaya uygun değildir.”
Yazmak, Atatürk’ün sesinden düşüncelerini duyma heyecanı demek. Vatanı kurtarırken verdiği mücadele, Dünya’ya Türk’ün gücünü göstermek, bir çocuğu güldürmek. Köylüye, öğretmene, bilim adamına gösterdiği saygıdır. Aklı ile kralların önünde saygıyla eğilmesini sağlamaktır. Onun hazır cevaplılığı ile verdiği dersleri, yaptığı şakaları ile gülmektir.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ’ni kurmasını, gençlere verdiği değeri ve o günlerde 19 MAYIS gününü gençlere bayram olarak ilan etmesini hatırlamaktır.
“Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.”
Sözünü iliklerine kadar hissedip okuduğunda, duyduğunda her defasında aynı duyguyla ürperip gözlerinin dolmasıdır.
Bu duygular içinde 19 MAYIS GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI KUTLU OLSUN