Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal, özel bir tv kanalında katıldığı bir programda canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadeleye ilişkin bir soru üzerine Ünal, “Türkiye korona ile mücadelede diğer ülkelerle kıyaslandığında hem sağlık sistemi hem de bilişim altyapısından üretim yeteneğine kadar adeta destan yazdı.” diye konuştu.
Ünal, koronavirüs sonrasına ilişkin soru üzerine, “Üretim yeteneği güçlü ülkeler bu kriz sonrasında, hani kriz sonrası bir ‘L’ modeli dediğimiz, ‘U’ modeli dediğimiz ve ‘V’ modeli dediğimiz gelişim süreçleri vardır. Türkiye’den bir ‘V’ modeli sıçrama bekliyorum ben kovid sonrası. Diğer ülkeler oturup sistemlerindeki bu iyileştirmeleri düşünürken, Türkiye zaten üretim yeteneği, krizi yönetme becerisi ve yüksek potansiyeli ile ciddi anlamda bir sıçrama gerçekleştirecek.” değerlendirmesinde bulundu.
“Bu bir farkındalık çalışması”
Geçen günlerde açıklanan “Sosyal Medya Etik Kuralları”na ilişkin soru üzerine ise Mahir Ünal, şunları kaydetti:
“Bu bir gönüllülük çalışmasıydı aslında, bunun işte ABD’de, Avrupa Birliği’nde de örnekleri var. Yani dezenformasyon uygulama kodu denilen, aslında dezenformasyonla mücadele çerçevesinde yürütülen ve aynı zamanda da birtakım etik kurallara dikkat çeken bir çalışmanın benzerini Türkiye’de yapmalıyız diye düşündük. Bu oluşturduğumuz komisyon, yaklaşık 3 ay çalıştıktan sonra insan etkileşiminin temel ahlaki dinamikleri olan 12 madde üzerinde mutabık kaldı ve Genel Başkanımız, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın onayıyla da AK Parti olarak bunları yayınladık.”
Ünal, “Sosyal Medya Etik Kuralları”nın nasıl denetleneceğine ilişkin, “Bu bir farkındalık çalışması, gönüllülük çalışması ve bu amacına ulaştı. Tıpkı Almanya’nın ve Fransa’nın yaptığı gibi bu dezenformasyonun önüne geçmek için bunun bir yasal altyapısının hazırlanması, bu konuda da bir çalışmanın olması gerekir.” dedi.
“Bu ruhun yaşadığı yer CHP’dir”
Darbe tartışmalarına ilişkin bir soru üzerine de Ünal, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Cumhuriyet Halk Partisi kendisini her zaman bu ülkede rejimin, sistemin, cumhuriyetin, devletin ve milletin sahibi olarak görmüştür. Her zaman da millet üzerinde bir minnet oluşturmuştur. CHP sözcülerinin, CHP’li yetkililerin diline, söylemine baktığınızda şunu görürsünüz, bugün bu milletin yüzde 52 ile seçtiği Cumhurbaşkanı’na ve ‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine hala meşru değil’ diyen ve ‘saray rejimi yıkılacak’ diye tehdit eden bir ruhla karşı karşıyayız.
Bu ruhun yaşadığı yer neresidir? Bu ruhun yaşadığı yer CHP’dir. Yani her türlü yönetmediği, hakim olmadığı her yapıyı gayrimeşru ilan eden bir CHP ruhu var. Şimdi bu darbeci anlayış CHP’nin içerisinde hep vardı ve var olmaya devam ediyor. Bu ruhun kalbini de 27 Mayıs oluşturuyor.”