Ekim Ay daha bitmedi!!!
Ekim geldi. Geçiyor.
Çok da geç kalınmış sayılmaz. Hatta tam zamanı bile diyebiliriz. Uzun gecelerin, hoş sohbetlerin, yağmurun cama vurduğu ses eşliğinde, tavla oynarken çay ve kahvenin en güzel anıdır.
Lüferin, İstavritin, Elmanın, Narın, hele ki Ispanağın zamanıdır.
Limonlu ıhlamurların, ansızın bastıran yağmurların, buğulanan camların, camlara çizilen umutların vaktidir.
Ekim ayını beklemek bir başka güzeldir. Gelecek olanı beklemenin mutluluğu ise sığırcıkların gökyüzündeki dansları gibidir.
Dışardaki soğuktan bihaber, gönülden, sıcacık mutlulukların yaşandığıdır. Bir olmanın tam da zamanıdır.
Nazım Hikmet, biz olmayı Ekim’de yazdığı şiirinde şöyle anlatır;
“Bir elmanın yarısı biz yarısı bu koskoca dünya. Bir elmanın yarısı biz yarısı insanlarımız. Bir elmanın yarısı sen yarısı ben ikimiz…”
Ekim, insanları birleştiren “Biz” yapan, bereketli aydır. İslam Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) Dünya’ya bu güzel ayda teşrif etmiştir.
Böylesine bir ayda siz, “Dolar almış başını gidiyor, her şeye zam üstüne zam, benzin, motorin, doğalgaz, elektrik fiyatları arttı diyebilirsiniz.
Ancak, ben, Mustafa Kemal Atatürk’ün Ekim ayında “Efendiler yarın Cumhuriyet’i kuruyoruz.” cümlesinde ki bereketi hiçbir şeye değişmem.
Lale, Sümbül, Çiğdem, ve de Kardelen çiçeklerinin doğduğu aydır. Çiçekleri bilmem ama bu ay doğanlar fütursuzca kıskanç olurlar. Kızamam onlara böyle yaratılmışlardır.
Ülkemde ilklerin yaşandığı Ekim ayında yaşamamış olmayı kıskanmıyorum dersem, yalan olur.
Mesela, İlk yerli otomobil ‘Devrim’, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’e armağan edildiğinde orada olmayı düşünsene, muhteşem olurdu. İlk yerli yapım F-16 uçağını, Cumhuriyet Bayramı törenlerinde semalarda gördüğünü hayal et.
Kayseri’de ilk uçak fabrikasının açılışında olduğunu hatta Boğaz Köprümüzün üzerinde ilk yürüyensin.
Biliyor musun? İstanbul Sözleşmesinin temelleri, Türk kadınlarına muhtar seçme ve seçilme hakkı tanınmasının temeli Ekim ayında atıldı.
Ankara’nın başkent olmasına ilişkin önergenin Büyük Millet Meclisi’nce kabul edilmesi Ekim 1923 tarihini gösterir.
Atatürk tarihi “Nutuk” unu 15 Ekim’de okumaya başladığını biliyorsundur..
Ve CUMHURİYET…
Kardelen çiçeğinin toprağı delerek çıktığı Ekim ayında ilan edildi.
Güzellikleri, bereketini yazmakla bitmez.
Günümüz Ekim ayında ise, “Vatandaş 20 yıldır bir şey kaybetmedi” denildi.
Aslında yurttaş çok şey kaybetti.
Fakat çıkarı için, yalan söyleyerek kendini satanlara inat, onurunu, haysiyetini, kişiliğini kaybetmedi.
Çiftçi traktörünü, köylü tarlasını, esnaf iş yerini, sanatçı enstrümanını kaybetti. Lakin edebini korudu.
Elbette, yurttaş kredilerle, açlıkla, enflasyonla mücadeleye, toprağına, namusuna leke getirmemek için direniyor. İnanıyorum, bir daha ki Ekim’de yüzünde Lale açacak.
Soruyorum. Çocuğuna vekil ayda ne kadar harçlık veriyor?
“Üniversite öğrencilerinin aldığı burs 45 liracıktı.” Diye övünerek bursları 650 TL’ye çıkardık diyenlere de şunu sormak istiyorum. O yıllarda bir alyans ne kadardı? İşçi maaşın ne kadardı?
Ne kadar harçlık verdiğini bilemem ama alyansın fiyatını cevaplayabilirim.
Cevabı bildiğimize göre, şimdi bir öneri de bulanabilirim.
Atatürk Havalimanımızın bir bölümünü öğrencilerimize yurt yapabiliriz.
Çok geç kalınmadı. Daha Ekim ayındayız.
Ne dersiniz, hiç de fena olmaz… Değil mi?