Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli “Aday Belli, Karar Net” mitinglerinin Konya durağında idi binlerce ülkücünün katıldığı mitingde Devlet Bahçeli sözlerine Amasradaki maden faciasındaki üzüntülerini bildirerek başladı Devlet Bahçeli ” Konuşmamın başında hepimizin yüreklerini kavuran Bartın’ın Amasra ilçesinde meydana gelen maden ocağı faciasından duyduğum derin üzüntüyü özellikle ifade etmek istiyorum.Biz bir avuç kömür için bir ömür veren, her türlü risk ve tehlikeye açık halde çalışan fedakâr ve cefakar kardeşlerimizle birlikte ailelerinin de yanındayız, yanında olacağız.Hayatını kaybeden maden işçisi kardeşlerimize bir kez daha Cenab-ı Allah’tan rahmetler, tedavisi devam eden kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum.
Acılı ailelerin ve büyük Türk milletinin başı sağı olsun diyorum.” dedi
Devlet Bahçeli konuşmasında;
Bizim adayımız belli, kararımız nettir.Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Hedefimiz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın açık ara farkla tekrar Cumhurbaşkanı seçilmesi, TBMM’de milletvekili sayısı ve siyasal destek itibariyle çok güçlü bir Milliyetçi Hareket Partisi grubunun ve Cumhur İttifakı’nın tezahür etmesidir.
Samimi ve kesintisiz mücadelemizin gayesi bu amaçlara ulaşmaktır.
Zillet ittifakı baştan ayağa yanlıştadır ve bu ittifak Türkiye’nin önüne koyulmuş takoz partilerden mürekkeptir.
Bunların geçim kapıları yalandır, dedikodudur, iftiradır, fesattır.
Türkiye’nin önünü kesmek istiyorlar. Bunu görünüz.
Türkiye’nin büyümesinden rahatsızlık duyuyorlar. Bunu biliniz.
Söz dinleyen değil sözü dinlenen, sesi kesilen değil sesi yükselen, önü alınan değil ön alan bir Türkiye gerçeğini hazmedemiyorlar.
Balmumumdan kanat takmışlar güneşe uçmaya çalışıyorlar.
Türkiye’ye muhalefet ederek siyaset yaptıklarını zannediyorlar.
Bu yüzden zillete düştüklerini, ziyan olduklarını göremeyecek kadar körleşmiş ve gaflete kapılmış haldeler.
Dillerinden çıkan kalplerinden geçenlerle bağdaşmıyor.
Biz Hz. Mevlana’dan dolayı biliyoruz ki, “kalp bir deniz, dil ise kıyıdır. Denizde ne varsa kıyıya vuran odur.”
Konya, İznik’ten sonra Anadolu Selçuklu Devleti’nin aralıksız 180 yıl başkenti olmuştur.
Bu meydana adını veren büyük Hakanımız Kılıçarslan’ın 921 yıl önce başını ezdiği ve Anadolu’nun muhtelif yerlerinde mahvı perişan ettiği Haçlıların bugünkü uzantıları Kılıçdaroğlu’yla ve diğer zillet ortaklarıyla aynı yolun yolcusu, aynı senaryonun figüranlarıdır.
Birbirleriyle can ciğer kuzu sarmasıdırlar.
Rahmet ve hürmetle yad ettiğimiz Hünkarımızın kemikleri sızlamaktadır.
Ecdadımızın emanetlerini yağma peşinde koşan Ehl-i Salip zihniyet Kılıçdaroğlu’nu kafese sokmuş, ele geçirmiş, boyunduruk altına almıştır.
Atatürk’ün kurduğu parti teslim alınmış, rehin edilmiştir.
CHP, kuruluş tarihi olan 9 Eylül 1923 çizgisinden bütünüyle kopmuş ve uzaklaşmıştır.
Kılıçdaroğlu CHP’yi tanınmaz hale getirmiştir.
Kılıçdaroğlu’nun ABD ziyareti şaibelidir, A’dan Z’ye şüphelidir.
Hangi sözleri aldığı, hangi sözleri verdiği, Cumhurbaşkanı adaylığı için kimlerle dirsek teması içinde olduğu, izin ve icazet maksadıyla hangi kapıları aşındırdığı az çok malumumuzdur.
Bu Kılıçdaroğlu zalimlerin içimize sızdırdığı Truva atıdır.
Bu Kılıçdaroğlu ve zilletin diğer partileri emperyalizmin maşasıdır.
Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi gayri milli, gayri ahlaki, gayri meşru bir savrulmanın tam göbeğindedir.
Rusya-Ukrayna savaşı karşısında ABD’nin telkin ve tembihlerine aynen riayet edip “Ukrayna’dan yana olmalıyız” diyen bir Kılıçdaroğlu’na, bir muhalefet zihniyetine, bir ittifak anlayışına milli demek mümkün müdür?
Yerli demek mümkün müdür?
Akıl ve ahlak sahibi olduğunu iddia etmek söz konusu mudur?
Kılıçdaroğlu ABD’de, “Batı uygarlığının bir parçası olmak istiyoruz” demiş.
Sayın Kılıçdaroğlu sorarım sana, uygarlıktan anladığın nedir?
Uygarlığın senin kitabındaki tarifi nasıl yapılmıştır?
Türk-İslam uygarlığını nereye koyacaksın?
Türküm ve Müslümanım diyen medeniyet timsallerini ne yapacaksın?
Zillet ittifakı itiraf edemese de, biz büyük bir uygarlığın varisleriyiz.
Konya Türk-İslam uygarlığının kemer taşı, mazisi çok eskiye dayanan ana omurgasıdır.
Konya, yaşanmış Türk-İslam asırlarının canlı şahididir.
Türk olmak, Müslüman olmak en kutlu, en yüksek, en göz kamaştırıcı uygarlıktır.
Kılıçdaroğlu’nun uygarlık mantığı uyduluktur, uyuzluktur, uyuklamaktır, uyuşukluktur.
Biz bu topraklarda devletler kurarken, yaktığımız medeniyet meşalesi cihana ışıklar salarken, bugünün uygar geçinen mihraklarının dedeleri Müslüman Türk kanını dökmek için her fırsatı kullanıyordu.
Kılıçdaroğlu bunu göremediğinden dolayı zillet içindedir.
Zaafları kendisinin bile taşımayacağı çok ciddi bir kambur haline gelmiştir.
Bu tabloya bakarak Konya’dan diyorum ki, zillet ittifakının Türkiye’nin geleceğinde yeri olamaz, sözü olamaz, payı olamaz.
Bu ittifakın adayı kim olursa olsun Türk milletine sökmez, milli iradeden geçer notu elde edemez.
Hamd olsun bizim adayımız belli, kararımız nettir.
Cumhur İttifakı’nın tarihsel yürüyüşü kesintiye uğramamalıdır.
Dik baş, tok karın, mutlu yarın için Türkiye’nin dibi karanlık zillet kuyusuna düşmemesi şarttır.
Yol kazasına uğramamamız bekamız, birliğimiz ve bereketimiz için vazgeçilmez önemdedir.
Demokrasi diyenlerin meselesi başkadır.
Parlamenter Sisteme geri dönme çağrısı yapanların planı başkadır.
Her yapılanı yıkmaya çalışanların senaryosu bambaşkadır.
Nitekim zillet ittifakının inandırıcılığı yoktur, samimiyeti sıfırdır.
İtibar ve iradesi suyunu çoktan çekmiştir.
Türkiye imrenilecek kazanımlarını heba edemez.
Türkiye münafık ve müptezel niyetlere teslim edilemez.
Terörle mücadeleye bakınız, sınır ötesinde ve yurt içinde hainler kaçacak delik aramaktadır.
Teröristler ya teslim olacak ya olacaktır, aksi halde alayı birden imha edilecektir. Başka çare yoktur, diğer tüm yollar kapalıdır.
Kıbrıs’ta, Doğu Akdeniz’de, Ege’de, Libya’da, Karabağ’da Türkiye’nin haklı, meşru ve hukuki gücü tedavüldedir.
Hiçbir hakkımıza dudak bükülmemektedir.
Nerede bir sorun alanı varsa Türkiye oradadır.
Artık Tanzanya’da bile demir yolları yapan bir Türkiye vardır.
Şu anda Türkiye’de beş bin şantiye gece gündüz faal haldedir ve 700 bin kardeşimiz çalışmaktadır.
Yollar, köprüler, tüp geçitler, hızlı trenler, tüneller, havalimanları ülkemizin dört bir yanını sarmıştır.
İstihdam, yatırım, ihracat, üretim seferberliği güven vermektedir.
Diyeceğim şudur ki, Cumhur İttifakı istikbalin mimarı, istiklalin mihmandarı olmaya sonuna kadar vardır ve bunda da kararlıdır.
Çağlar üstüne sıçrayan, bir cazibe mihveri haline gelen, çekim gücü gittikçe genişleyen ve güçlenen bir Türkiye’ye ulaşmaya ramak kalmıştır.
İnanıyorum ki, Lider ülke Türkiye hedefi gerçekleşecektir.