Bir musibet, müsait misiniz, yatacak yeriniz var mı? Misafir Kabul eder misiniz? Sormadan, selamsız gecenin bir vakti girdi içeriye, başköşeye oturdu.
Soramadık dahi pozitif mi geldin?
Zar zor geçinerek yaşadığımız iki öğün yiyebildiğimiz lüks saydığımız, soframızdaki sahanda yumurtamıza çöktü. Günler, haftaları, haftalar ayları kovaladı. Hep sustuk, ona karşı fısıldayamadık.
Sanki dersin çok spor yapıyorduk. Onu da kıskandı. Evde Kal çıkma diye sıkı sıkı tembihledi.
Az okuyan bir millet olduğumuzu belli ki biliyordu. Kitap okuyalım diye evde etrafına toplayıp mahpusluk yaşattı.
Çocukların, kadınların sesine kulak verdi. Kendine görev edindi. Aile bağlarımızı güçlendirmek için olmadık hokkabazlıklar yaptırdı. Erkekler yeri geldi yemek yaptı, yeri geldi, camları sildi. Can sıkıntısından bir ara yerleri dahi paspas yaptılar.
Sanki hiçbir şey üretmiyoruz, proje yapmıyormuşuz gibi, hayal dünyamızı daha da genişletti. Bir sürü slogan ürettik.
Günün akşamına kadar el yıkamıyorduk. Bize tekrar el yıkamayı baştan öğretti. Yıkamaktan derimiz değişti. Haberin yok. El kremi satışları tavan yaptı. Borsa da işlem hacmi büyüdü. Krem firma sahipleri bildiğin kilo aldı.
Yüzüne bakmadığımız 0.10 kuruşluk maskeler tanesi 15 Tl’ye çıkınca aksesuarımız oldu. Artık onsuz yapamaz olduk. Donsuz geziyoruz velakin maskesiz olmaz der olduk.
Yanımızda, altımız da karşımızda üstümüzde oturan komşumuzu tanımazken komşuluk değerlerini tekrar hatırlattı.
Müziksiz yapamayız. Ancak komşumuzun kapı gıcırtısından rahatsız oluruz. Gece gündüz bangır bangır volümü yükselttik. Kimseden tık yok. Anlayışlı olmakta çıtayı yükseltik. Balkonlar da çatılarda mutfak camlarında konserler verdik. Şikâyetçi olmayı bırakın alkışlarla eşlik ettik. Kah duygulandık, kah yıllardır unuttuğumuz “bu dansı bana lütfeder misin” teklifimizi hatırladık eşlerimizle dans ettik, tango bile yaptık.
Polis zabıta asker halay çekti daha ötesi mi var. Koca koca doktor adamlar- kadınlar gam gam dansı yaptılar.
Ne trafik kazası, ne cinayet, ne kadına tecavüz, ne de çocuk istismarı duymadık.
Çalışması gerekenler insanüstü çalıştılar, diğerleri rahat etsin diye gıkları çıkmadı.
Geldi hayatımıza girdi. Sohbet edince baktık ki çok da kötü birisi değil, arkadaş olduk. Hatta özel sırlarımızı açtık dost olduk.
Aramızdan ayrılanlara cenaze töreni yapamadığımız da bunlar senin yüzünden diye acımızdan haykırdığımız da “onların vakti gelmişti. Ben sadece sebep gösteriliyorum” dedi.
Bunlar olurken sağ olsun devletimiz de bizlere sahip çıktı. Borçlarımız arttı. Bizi düşündü krediler açtı. Faizle ödüllendirdi. Biz duygusal ve yardım sever halkız. Devletimiz zorda kalmasın diye elimizde avucumuzda ne varsa IBAN’a yatırdık. Aman devletimize zeval gelmesin.
Bak geldin çöktün devletimiz ne hale geldi diye sorduğumuzda, “olur mu ekonominiz çok iyi durumda enflasyonu artık konuşmuyorsunuz” diyerek bir de kahkaha attı.
Bir ara gittik sandık. Doluştuk kuaförlere, güzellik merkezlerine, sahillere, piknik alanlarına, baktın ki her yerdeyiz. Aldın yandaşlarını savurdun nerden öğrendinse “bize her yer Trabzon” diye attın naranı “burdayım” dedin.
Biz de hemen sustuk, aman sinirlenmesin diye Summer Cem’den “easy easy” ile sakinleştirdik.
Bizimle kafa mı yapıyorsun diye soranlara, “niye böyle bir şey yapayım, etrafına bak, ikinci el araç piyasası tavan yaptı. Yurt dışından araç gelmiyor, ÖTV ödemiyorsunuz daha ne istiyorsunuz sizde amma nankörsünüz “demez mi?
Sokakları, avm’leri, sinemaları, sahilleri, tiyatroları, konserler alanlarını, spor salonlarını, sahaları boşalttık. Sen aldın yanına yandaşlarını delikanlı gibi gezdin. Asarım keserim diye Naralar attın. Yetmedi, hava fişek yasak diye ormanları ateşe verip eğlendin.
Korkumuzdan sesimiz çıkmadı.
Bazıları sana inanmadı, yalansın diye eylem yaptılar. Sen “yav he” diyerek geçiştirdin.
Ama yeter artık.
Misafir dediğin bir gün, hadi iki gün bilemedin 1 hafta kalır.
Amacın ne, kime uşaklık ediyorsun. Ne bulaşık bir şey misin? Ne pis varlıksın.
Senin ki misafirliği geçti delikanlı covid-19 yeter artık git.